Bir değil iki, iki değil üç, üç değil dört!

Dört günlük kamp dönemi 4 Ocak’ta sona erdi.

Bu dört günde neler yaşandı neler?

Dostum ve Maço ile başladı her şey.

Onların çevremi sarıp da sevgilerini dışa vuran davranışları doyurdu beni.

Günler boyu sevgi sarhoşu olup kanatsız uçmanın keyfini toprakla buluşmamızda anlattım oto, ağaca, çere çöpe.

Sarıldım, sarıldık!

Yeni yılı karşılama gecesinde Berkan ile Afra sürpriz yaptı ki, doyumsuz bir hazine.

Masumlar Apartmanı ile de tanıştık. Kitapta yazılanlar diziye dönüştürülünce çok farklı bir ürün çıkmış ortaya ama olsun. Topluma güzel mesajlar veriyor ki, elbette anlayana!

Ruh sağlığımızın önemi yaşam alfabesinin ilk sırasında aslında.

Davranış bozukluklarının aynası bu durum.

Dört gün.

Geceler ve gündüzler çoktan karıştı.

Gün ortasında kahvaltı.

Akşam yemeği ve sonrasında da, gece atıştırmaları.

Maşallah!

Ve aile.

Aile olmanın erdeminde buluşmak ve o kapalı günleri birlikte yaşamak şans değil mi?

Günün koşuşturmacaları arasında unuttuğumuz, ötelediğimiz ve farkından vazgeçtiğimiz neler var neler.

Zorunlu kısıtlamalara korona salgınının dışında, aile olarak bakabildiğimizde, şahsen tepki gösterdiğimiz bir şey de yok.

Kendine zaman ayırmak.

Dinlemek.

Gözlemlemek.

Ve yarın/yarınlara dönük küçük de olsa umutlanmak.

İyi geldi iyi.

Bunun adı yasak değil, piyango.

*

Boşlukta kaldım,

Öylece durdum.

Benden uzaklaştım,

Kendimi buldum.

Mehmet Karabacak.1994