Belediyenin başkanı “su getirdik!" Dedikçe gülüyorum.
Eski solcu başkanlık koltuğuna oturmadan önce suyu sanırım sadece çeşmede görmüştü.
Ereğli’nin su macerasını öğrenmesi için 10 tane kitap yazması gereken başkan, 20 yıllık mücadelede, en başta ANAP’ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz başka olmak üzere, dönemin Erdemir yönetimine, eski belediye başkanına, meclis üyelerine ve özellikle de eski gazetecileri çok çok çok teşekkür etmesi gerekir.
“Ben yaptım” hastalığına yakalananlar teşekkürü bilmez ki.
Su konusunu sulandırmadan son günlerde suyun neden koktuğuna gelelim.
Mustafa Sunmaz eski belediye başkan yardımcısı. Kitap yazması gerekenlerin okuması gereken Önder’in arşivindeki kitapların mimarı da Mustafa Sunmaz’dır.
Bilmiyorsan bilene soracaksın!
Biz hep sorduk şimdi masa tenisi oynayarak emekliliğin tadını çıkaran Sunmaz Abi’ye.
Hatta, Fazlı Erdoğan döneminde Kızlcapınar barajına gelen Kurtlar Suyunun çalınıp “Doğanlı suyu” adı altında Ulutan Barajına tüneller yapılarak akıtılması hırsızlığına da Mustafa Sunmaz’ın bilgilerine başvurarak kamuoyunu aydınlattık.
Ah ah!
Konuyu kısaca keseyim ve yine Sunmaz Abi’ye sordum suyun neden koktuğunu.
Dedi ki: depolar!
Depolar temizlenmiyor ise tazyikli gelen su, deponun dibine çökenleri kaldırır ve şebekeye karıştırır!
Küçük bir tespit!
Sormakta yarar var.
Sordum ve paylaştım.


**


Ne dediğini ve ne yaptığını kendisinin bile çözemediğini gözlemlediğim Ereğli’nin belediye başkanı, Halkın Hizmetkarı sorumluluğunun bilincinde değil ki, eski devlet hastanesinin bulunduğu bölgeyi askeriyenin güvenlik bölgesine aldırmak için olağanüstü gayret sarf etmiş.
Ve başarmış (!)
Aferin O’na!
Başkanın “bit yenikli” bu atağına eklediği ise “Osmantepe”.
Üniversiteye tahsisli alanı vermek için her türlü şeytanlık seviyesine tavan yaptırmayı nasıl da biliyor.
Allah Allah!
Bir söz var; “on dönem bostan yan gel yat Osman!” diye.
 
Eski devlet hastane alanından vazgeçmenin karşılığındaki sözü aklımdan geçirsem de buraya yazmam/yazamam.
Hele bir de dam üstünde saksağan gibi Osmantepe’den söz edenlere bir şey demem!
Arkadaşlar;
Zonguldak’ın Ereğli’ye bakışını lütfen gözden kaçırmayalım. Zonguldak’tan Ereğli’ye bakarsanız, Ereğli’nin adı madı yok!
Bu bakıştır ki, 1992 yılında Kandilli’deki TTK sosyal tesislerinin fakülte olmasını engellemiştir.
Bu bakıştır ki, bugüne kadar Ereğli’deki öğrenci sayısının artmamasıdır.
Bu bakıştır ki, bugün bile Erdemir eğitim müdürlüğü ve bekar lojmanlarında yeni bir fakülte kurulmasının önüne geçmiştir.
Bu bakıştır ki, eski devlet hastanesi binalarının yıkılmasına sebeptir.
Bu bakıştır ki….
Devamı var!
 
Şimdi eski Devlet Hastanesi alanında bu tür tartışmaları tetikleyip, Osmanlıtepe’den söz etmek ve de “Üniversite kuralım” demek, yangına benzin dökmektir.
Biz önce bu alanı askeri güvenlik bölgesinden çıkarttırarak kampüsü kurdurmalıyız.
Üniversite işi sonradan kendiliğinden gelir zaten.
Ha, vakıf üniversitesinden söz edenler 25 yıl önce Ereğli’de hem de eğitim için bir vakfın kurulduğundan herhalde haberdar değiller.
Ereğli’de üniversite ve fakülte konusu çeyrek yüzyıldan bu yana gündemde ve hep tartışılıyor.
Nasıl kuruldu Eğitim Fakültesi?
Denizcilik işletmesi?
 
Sonuç olarak, Osmantepe hayaldir. Elbette insanların hayali olmalı ve ileriye dönük projeler bugünden konuşulmalıdır.
Ama…
Siz gidin eski devlet hastanesinin alanının peşini bırakın ve Osman da Osman derseniz, Ereğli’ye başkaları gibi yanlış yaparsınız.
Önümüzde tek hedef olmalı.
O da kampüsü kurdurmaktır.
 
İşi sulandırmaya ne gerek var ki?
 
Not: İnsanlar çok sevdiğini kırmamalı, incitmemeli ve korumalıdır. Hele ki, bir de ayrıca yüklendiği sorumluluk var ise gözünden daha çok dikkat etmeli. Ereğli’ye olan sevgi hizmet ile olur. Bakacağız Çarşamba günkü belediyenin meclis oturumuna. Kim çıkıp da, o alanın askeri güvenlik bölgesine alınması için İMAR KOMİSYONUNUN verdiği hayır kararına evet diyecek? Kim “hayır”ı basacak?
Ha şimdiden söyleyeyim; belediye başkanı askeri güvenlik bölgesine alınması için evet diyecek.
Belki belki kamuoyu baskısıyla çekimser kalır.

Ereğli bunları hiç hak etmiyor!