Türkiye’de bu kez de İmamoğlu rüzgarı esiyor.

İmamoğlu şöyle, İmamoğlu böyle.

Şişirmeye devam.

Öyle bir şişirme ki!

İşi azıtanlar olayı Atatürk’e kadar taşıdılalar.

Tabi ki ülkede siyasi açlık var.

Bu açlık, sevgi dili.

Sevgiye, ötekileştirmemeye olan özlemi, ortak akıl ifadeleri beslerken, ihalelerdeki ve toplantılardaki şeffaflık bal/kaymağı oluyor.

Yıllardır her seçimde dayak yemekten başka bir duygu taşımamış olanlar için İmamoğlu’nun ittifak çerçevesinde kazandığı başarı umut oldu.

Bu umut açıkçası şaşırttı.

Şaşırmasalar, çıkıp da İmamoğlu’nu Atatürk ile özdeşleştirecek kadar sarhoş olabilirler mi?

Yağcılığın bile cıvığını çıkaran bu kesim, farkında olmadan Atatürk’e saygısızlık yaptıklarını fark edebiliyor mu?

Hey!

Mustafa Kemal’den söz ediyor iken dikkatli olun.

Ne İmamoğlu ne de bir başkası Atatürk’ün tırnağı kadar bile olamaz.

Atatürk bir dahi!

Dünya lideri.

Ve tarihteki yerini öyle almıştır ki, neleri gelip geçse de O’nun yaşayan gücünün g’sine bile gelememiştir.

Gelemez de!

Bakıyorum ki, özellikle sosyal medyada tribüne oynayıp “en çok ben yağ çekiyorum ha!” diye mesaj vermek isteyenler, bu işi sulandırdıkça sulandırdı.

İmamoğlu’nu demirci körüğü gibi şişiriyorlar.

Tamam İmamoğlu devrim yaptı.

Ezdi geçti.

Öncelikle korku imparatorluğunu temelinden salladı.

Neşe oldu, heyecan verdi.

Ama unutmayın ki, o ilk seçimi 13 bin oy farkla kazanmamış olsa idi ikinci seçim yoktu.

31 Aralık seçiminde sözüyle ve özüyle İmamoğlu’na oy verenleri unutmayın ve teşekkür edin.

Tabi ki, teşekkür etme gibi bir alışkanlığınız var ise!

Ve asla ve asla kapalı kutu İmamoğlu veya bir başkasını Atatürk ile özdeşleştirmeye  de kalkmayın.

O Atatürk!

Özgürlük ateşi.

Sevdamız!

Vallahi de billahi de çarpılırsınız!