Belediye ilçede tamamen içinden çıkılmaz trafik keşmekeşini acil önlem planları ile çözümleyebilmek için üniversite ile işbirliği yaptı.
Çözüm noktasında konunun uzmanlarının görevlendirilmesi çok güzel.
Akılcı.
Ve de doğru.
Üniversite ile ulaştırma müdürlüğünün birlikte hazırladığı söyleyen projenin belediye meclis üyelerine anlatımını izleme şansı buldum diğer meslektaşlarım gibi.
Simülasyon ile tanıtımı da yapılan projede gerçekten pratik  çözümlere ulaşıldığını ifade ettiler.
Neden olmasın.
Tabi ki bu işin uzmanlarının değerlendirmesi çok önemli.
Yaşayanlar bilir.
Ve de bazı alınan önlemler veya uygulamalar yaşandıkça  anlaşılır ve öğreti olarak öne çıkar.
Kışla sanayisi girişindeki çözüm önerisi “hah böyle” dedirtti gerçekten.
Neden olmasın.
Ve diğerleri.
O diğerleri biraz karışık ve zor gibi.
Çözüm noktasında, var olan sıkıntılara yenileri eklenir gibi geldi.
Oradan buradan sağına soluna dokunularak yapılacak düzenlemelerin tümünde, var olan yollar kullanılıyor.
Yani yeni bir yol yok.
Bu nedenle “yolsuzlukta yol” başlığını kullandım yazımda.
Bir kenti taşıyamayan yol ağına yeni yollar kazandıramaz iseniz, tüm yaptıklarınız boşa gitmez mi?
Çözüme bakışta, tabi ki viyadükler, alt ve üst geçitler de olacak.
Olmalı da!
Ayrıca, toplu taşımacılıkta neden alternatifler gündeme gelmez.
Örnek mi, metro ve demiryolu.
Ha denilecek ki, var olan Ereğli-Kandillli arasındaki 17 kilometrelik demiryolu çatır çatır söküldü, tarihi lokomotifi de kesilip hurdaya gönderildi.  (Aman dikkat, o dönem kim milletvekili ve kim belediye başkanıydı. Bu isimleri tarihe bir not düşmeyi de unutmayın.)
Bitti mi şimdi  demiryolu işi.
Yeniden düşünülmüyor mu?
Ya metro?
Bugün evet deseniz, 10 yıl sürer yapımı.
Bir de şu var:
Kentin trafik sorununa en ağrı darbeyi vuranların kargocular olduğunu aklına getiren var mı? Şehir içindeki bu sektör neden şehir dışına çıkarılmaz? Dev gibi kamyonların özellikle de İbrahim Efe Caddesini nasıl geçit vermez duruma düşürdüğünü kör olan gözlerin bile görmesi gerekmez mi?
Acil çözüm isteyenler öncelikle şu kargocuları merkezden uzaklaştırmalıdırlar.
 
Konuyla ilgili söylenecek elbette çok şey var.
Ama…
Kime söyleyeceksin?
Kime anlatacaksın?
Kime okutacaksın?
Okumayan, okuduğunu bile farklı bir  sürümle özünden uzaklaştırıp değiştirenlerin dans ettiği bir kentte, havanda su dövmekten öteye gidilemiyor ki.
 
Mecliste çalıştaydan söz edildi.
Çok güzel.
Umarım düzenleyip gerçekleştirirler de,  tüm önyargılardan arındırılmış bir samimiyet ortamında çözüme odaklanılabilir.
Tek sözüm, inşallah !