Önce CHP, sonra Anayasa Mahkemesi olmasa; yasaları torbaya doldurulmasıyla kabul edilen düzenlemeler Anayasaya ve hukuka aykırı olsa bile uygulanacaktı.

 

Cumhuriyet Halk Partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi süreklilik arz eden torba yasalardan 6552 numaralı Kanunun bazı maddelerini 2014/149 Karar ve 02.10.2014 sayılı kararı ile iptal etti.

 

10 Eylül 2014 kabul tarihli 6552 sayılı “İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun” Mecliste kabul edilmiş ve 11 Eylül 2014 tarihli Resmî Gazetenin 29116 sayılı (Mükerrer) nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmişti.

 

Anayasa Mahkemesi 02.10.2014 tarihli kararı ile 5651 sayılı Kanunun 3 ve 8 inci maddelerinde yapılan son değişiklikleri (iki istisna dışında) iptal etti. Gerekçeli kararının Resmi gazetede yayımlanması beklenecek…   

 

08.09.2014 tarihli Meclis oturumunda verilen önerge ile 5651 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrası “ (4) Trafik bilgisi Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından ilgili işletmecilerden temin edilir ve hâkim tarafından karar verilmesi hâlinde ilgili mercilere verilir.” şeklinde değiştirilmişti (6552 sayılı Kanunun 126 ıncı maddesi).

 

Anayasa Mahkemesi bu düzenlemenin iptali için CHP’nin başvuru sonucunda; 5651 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yapılan bu değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, AYM kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi (AYM 02.10.2014 tarih 2014/149 Karar).

 

Trafik bilgileri önceden TİB tarafından alınacak ve herhalde depolanacaktı. Neden önceden isteneceği hakkındaki bu gerekçe çok inandırıcı değildi. Yürütmeye bağlı ve bağımlı TİB, trafik verilerini neden önceden işletmelerden ister? Nasıl olur da kullanılır hale getirmek üzere ham bilgileri işler, verileri depolar ve bunu hangi kanuni yetkiyle yapar? Bu soruların yanıtlarına rağmen 6552 sayılı Kanunla düzenleme getirdiler. Kanunun 3. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenlemenin gerekçesinde “…temin edilecek genel internet trafiğine ilişkin bilgilerin” temin makamı TİB oldu. Ve eğer hâkim isterse, yani “hâkim kararı üzerine”  “ilgili mercilere verilmesi” öngörüldü. Öncelikle bir hâkim kararı olmadan neden TİB tarafından trafik bilgilerinin isteneceği hakkındaki gerekçe inandırıcı değildi. Soruşturma veya kovuşturmada hâkim kararı olmadan yapılan her türlü işlem hukuk devlet ilkelerine ve kanuna aykırıdır. Çünkü hukuk devletinde kanun yapmanın kuralları vardır. Kanunun Anayasaya aykırı olup olmadığının denetim görevi yargınındır. Hukuk devletinde yasamanın yaptığı kanunların temel insan haklarına aykırı olup olmadığını denetleme görevi olan yargı; yürütmenin keyfiliğe neden olabilecek tüm işlemlerini denetler ve gerektiğinde iptal eder, bu yargını temel görevidir. 

 

Anayasa Mahkemesi 5651 sayılı Yasanın 3. Maddesinin 4. Fıkrasını iptal etmiştir ve gerekçeli kararın resmi Gazetede yayımlanmasına kadar maddenin yürürlüğünü durdurmuştur.

TİB bu yetkilerini AYM kararının gerekçesi “henüz yayınlanmadı” zihniyetiyle kullanmaya devam edemez. AYM iptal kararını kendi internet sitesinden duyurmuştur. Bu karar nedeniyle ilgili Bakan “hukuki boşluk doğdu” gibi anlamı olmayan bir açıklama yaptığına göre; en azından duymadık, görmedik diyebilecekleri veya ortada bilmedikleri bir iptal kararı yok demektir.

 

Kanun değişikliği ile 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "yirmi dört saat" ibaresi "dört saat" şeklinde değiştirilmişti. Anayasa Mahkemesi bu değişikliği Anayasaya aykırı görmedi. Gerekçesini karar yayımlandığında öğreniriz, ama dört saat gibi bir süre “uygulanabilir” ve hakkaniyete uygun bir süre değildir. 

 

Tasarıda bulunmayan ve Meclisteki görüşmeler sırasında verilen önergelerle gerçekleştirilen Kanun değişikliği ile 5651 sayılı Kanunun 8. Maddesine eklenen fıkraya göre;  "(16) Milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden bir veya bir kaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, erişimin engellenmesi Başkanın talimatı üzerine Başkanlık tarafından yapılır. Erişim sağlayıcıları Başkanlıktan gelen erişimin engellenmesi taleplerini en geç dört saat içinde yerine getirir. Başkan tarafından verilen erişimin engellenmesi kararı, Başkanlık tarafından, yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar”.

 

Artık yürütme organı iptal kararından sonra her zaman yaptığı gibi erişimin engellenmesi suretiyle yayının durdurulması amacıyla “yayın yasağı” için yargıya başvurulabilir. Ama artık yargı organını 6552 sayılı Kanunla bypass ederek idari tedbir kararını kendi başına verip uygulayamaz. AYM’nin iptal kararından sonra TİB Başkanı “milli güvenlik”, “kamu düzeninin korunması”, “suç işlenmesinin önlenmesi” gerekçelerinden birinin var olduğu hakkındaki kendi takdirine göre erişimin engellenmesi hakkında “îdari tedbir” kararı veremez. TİB başkanının takdirine bağlı böyle bir idari kararın başında bulunduğu TİB tarafından uygulanarak dört saat içinde yerine getirilmesi de artık mümkün değildir.

 

Demek zorunda bırakıyorlar ama demiştik ki “Sansürün adı; artık kanuni sansürdür. 5651 sayılı Kanunda değişiklik yapan İş Kanunu hakkındaki(!) 6552 sayılı bu “kanuni” değişiklik de sansüre uygundur”.  Ama AYM sansürü iptal etti.

 

Anayasa Mahkemesi, kararlarını artık gerekçeleriyle birlikte açıklamalıdır.

 

Kişisel verilerin gizliliğinin korunmasının ne kadar önemli olduğu bir kez daha apaçık anlaşılmıştır. Aksine uygulamalardan vazgeçmesi gerekli olan siyasal iktidar kanunlarla dolanmak suretiyle Anayasal hakkı ortadan kaldırmak yerine Anayasa Mahkemesinin bu son kararından ders almalıdır.

 

Ama sansür kanunu imal etmekten vazgeçmeyeceklerdir…