İSTANBUL (AA) - AİŞE HÜMEYRA AKGÜN - Batı Karadeniz'de yer alan Düzce, zengin kültürel mirası, doğal güzellikleri ve coğrafyasıyla ziyaretçilerine tarih ile doğayı iç içe yaşatan bir şehir olarak öne çıkıyor.
Tarihi milattan önce 1390'lı yıllara giden ve Roma ile Bizans döneminde önemli merkezlere ev sahipliği yapan şehir, Konuralp Antik Kenti'nden Efteni Gölü'ne, yaylalardan şelalelere uzanan doğal ve tarihi dokusuyla dört mevsim keşfedilmeye değer bir rota sunuyor.
Cumhuriyet döneminde hızla gelişen Düzce, 1999'da yaşanan depremin ardından il statüsü alarak, yeniden inşa sürecinde doğayla uyumlu bir şehir kimliğine sahip oldu.
- Samandere Şelalesi Tabiat Anıtı
Kent merkezine yaklaşık 26 kilometre uzaklıktaki Samandere Şelalesi Tabiat Anıtı, Türkiye'nin 'tabiat anıtı' olarak tescillenen ilk doğal alanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Orman Genel Müdürlüğünce 1988'de koruma altına alınan bölge, eşsiz jeolojik yapısı, zengin bitki örtüsü ve etkileyici su oluşumlarıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Yaklaşık 10 hektarlık bir alanı kapsayan tabiat anıtı, 'büyük şelale, doğal köprü ve cadı kazanı' olarak adlandırılan üç ana jeolojik oluşumdan meydana geliyor. Özellikle kayaların arasından dökülen suyun oluşturduğu çağlayanlar, mevsimlere göre değişen yeşil tonlarıyla doğa fotoğrafçılarının gözde mekanları arasında yer alıyor.
Şelalenin bulunduğu vadi boyunca yürüyüş parkurları, seyir terasları ve piknik alanları bulunuyor.
- Güzeldere Şelalesi Tabiat Parkı
Şehrin en çok ziyaret edilen doğal alanlarından biri olan Efteni Gölü'nün güneyindeki Güzeldere Şelalesi Tabiat Parkı, özellikle bahar ve yaz aylarında bölgenin doğa turizmine canlılık kazandırıyor.
Yaklaşık 135 metre yükseklikten dökülen Güzeldere Şelalesi, Türkiye'nin en yüksek şelalelerinden biri olarak biliniyor. 1993'te tabiat parkı ilan edilen bölge, 23 hektarlık bir alana yayılıyor. Şelale, son yıllarda fotoğraf tutkunları, kampçılar ve doğa sporcuları için de popüler rota haline geldi.
- Efteni Gölü
Zengin bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla göçmen kuşların göç yolundaki ender merkezlerden biri olan Efteni Gölü ve çevresi, sazlık alanlar, açık su yüzeyleri, bataklıklar ve çamur düzlükleri gibi farklı ekolojik habitatlara sahip.
Yaklaşık 150 çeşit kuşa ev sahipliği yapan gölde, leylekler, yaban ördekleri, tepeli beyaz balıkçıllar, kırmızı baraka ve kuğular kolaylıkla görülebiliyor. Göl ve çevresi doğa fotoğrafçılığı ve kuş gözlemciliği için de oldukça elverişli ortam sunuyor.
- Balıklı Yaylası
Düzce'nin Kaynaşlı ilçesi sınırlarında yer alan Balıklı Yaylası, ilin en gözde yüksek rakımlı doğa alanlarından biri olarak öne çıkıyor. Şehir merkezine yaklaşık 38 kilometre uzaklıktaki yayla, yaklaşık 1400 metre rakımı ve çevresini saran gür ormanlarıyla dört mevsim ziyaretçileri cezbediyor.
Adını, ortasında yer alan balıklarla dolu doğal göletten alan yayla, sakin atmosferi, serin havası ve doğasıyla özellikle yaz aylarında kampçıların, karavanseverlerin ve doğa fotoğrafçılarının uğrak noktası.
Yaylada yaz aylarında düzenlenen yayla şenlikleri, bölge halkının geleneksel kültürünü yaşattığı, yerel lezzetlerin ve halk oyunlarının sergilendiği etkinliklere sahne oluyor. Bu yönüyle Balıklı Yaylası, sadece doğal değil, kültürel bir çekim merkezi olma özelliği de taşıyor.
Doğa yürüyüşü, off-road, bisiklet ve fotoğraf turları için uygun rotalar barındıran yayla, Pürenli Yaylası, Topuk Yaylası ve Kardüz Yaylası gibi diğer yaylalarla bağlantılı rotalarıyla da bölgesel turizmin önemli bir halkasını oluşturuyor.
- Akçakoca Merkez Cami
Akçakoca Merkez Cami, çağdaş mimarisiyle dikkati çekiyor. Türk ve modern mimari sentezlerinin uygulandığı caminin en belirgin özelliği, klasik tek çatı sistemi yerine Selçuklu Mimarisi'nde de kullanılan sekizgen köşelerin üzerine oturtulmuş Türk otağ çadırından esinlenen bir çatı sistemine sahip olması.
- Akçakoca Ceneviz Kalesi
Roma ve Doğu Roma dönemlerinden bugüne ulaşan Akçakoca Ceneviz Kalesi, arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescil edildi. UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi'nde de bulunan kalenin, doğusunda ve batısında iki ayrı sahil ve özel kuma sahip plaj bulunuyor. Kale, kendisini çevreleyen yemyeşil doğası, deniz manzarası ve fiyortları andıran doğal yapısıyla ziyaretçilerini ağırlıyor.
- Akçakoca tarihi evleri
Akçakoca ve köyleri, sivil mimarinin güzel örneklerine sahip. Yaklaşık 150-200 yıllık geçmişi olan Akçakoca tarihi evleri, inşa edildikleri dönemlere göre farklı mimari özellikler taşıyor.
Tarihi evlerin çoğu, Akçakoca'nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Yukarı Mahallesi'nde bulunuyor. 160 tarihi evin tescillendiği mahallede, evlerin en büyüğü ve en popüler olanı ise 28 odadan oluşan Mehmet Arif Bey Konağı.
Yukarı Mahalle'de tarihi evler arasında kurulan Akçakoca Yöresel Çarşısı'nda ise yerel üreticiler ve kadın kooperatifleri tarafından hazırlanan ürünler ziyaretçilere sunuluyor. El yapımı ahşap eşyalar, yöresel dokumalar, seramik süs eşyaları ve Karadeniz'in karakteristik lezzetlerinden mancarlı pide, melengücceği tatlısı, fındık ezmesi, kestane balı ve reçel çeşitleri, çarşının ilgi gören ürünleri arasında yer alıyor.
- Hemşin Köyü Cami
Akçakoca'da bulunan Hemşin Köyü Cami, çantı tipi (çivi çakılmadan inşa edilen yapı tipi) camilerin en iyi örneklerden birisi. Cami, 1877'de Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Artvin'den gelen Hemşinliler tarafından yapıldı.
Birinci katında taş işçiliği, ikinci katında ise çantı tekniği kullanılarak inşa edilen cami, 150 yıla yaklaşan bir geçmişe sahip. Minaresi ahşap olan caminin mihrap ve minberi kadar tavan işçiliği de dikkati çekiyor.
- Prusias ad Hypium (Konuralp Antik Kenti)
Roma döneminin önemli yerleşimlerinden biri olan Prusias ad Hypium (Konuralp Antik Kenti), tiyatrosu, sur kalıntıları ve sütunlu caddesiyle kentin tarihine ışık tutuyor. Antik kentte yürütülen kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılan eserler, Konuralp Müzesi'nde sergileniyor.
İl merkezinde Konuralp Mahallesi'nde yer alan kent, Konuralp Antik Kenti olarak da biliniyor. Kentin tarihi, milattan önce 3. yüzyıla uzanıyor. Kentte su kemerleri, tiyatro, hamam, köprü gibi birçok önemli anıtsal yapının bu dönemlerde inşa edildiği biliniyor.
Antik kentteki tiyatronun inşasının da kentin Roma hakimiyetine girdiği M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 2. yüzyıl arasında tamamlandığı tahmin ediliyor.
Yaklaşık 5 bin seyirci kapasitesine sahip tiyatro, Roma döneminin tipik mimari özelliklerini taşıyor. Yamaca yaslanarak inşa edilen yapı, sahne binası (scaenae frons), oturma sıraları (cavea) ve orkestra kısmıyla iyi korunmuş örnekler arasında bulunuyor. Kullanılan düzgün kesme taşlar, dönemin ileri mühendislik tekniklerini yansıtıyor.
'Batı Karadeniz'in Efes'i' olarak gösterilen antik kentin kazıları, 2003'ten itibaren Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü koordinasyonunda yürütülüyor. Bu kazılarda yaklaşık 5 bin kişilik antik tiyatro, sütunlu caddeler, hamam kalıntıları ve çeşitli mimari süslemeler gün yüzüne çıkarıldı.
- Sarıkaya Mağarası
Yığılca ilçe merkezine yaklaşık 11 kilometre, Düzce şehir merkezine ise 35 kilometre uzaklıkta bulunan Sarıkaya Mağarası, hem jeolojik yapısı hem de doğal güzelliğiyle doğa tutkunlarının ilgisini çekiyor.
Yaklaşık 717 metre uzunluğundaki mağara, aktif ve fosil bölümlerden oluşuyor. Mağaranın içinden geçen küçük dere, su akışının oluşturduğu sarkıt, dikit, sütun ve damlataşı havuzlarıyla etkileyici bir görsel atmosfer sergiliyor.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce 'tabiat varlığı' olarak tescillenen yapı, yıl boyunca kontrollü ziyaretlere açık. Mağarada yaz aylarında yürüyüş ve keşif turları düzenleniyor.
Düzce'nin yayla ve mağara turizmi rotaları içinde yer alan mağara, Fakıllı ve Aksu mağaraları ile ildeki mağara turizmi üçgeninde yer alıyor.