Yaşam köprüsüne hep umutla baktım.
Hep sevgiyi ve sevilmeyi aradın.
Hep tutkuların en delisini delice bulmaya çalıştın.
Hep canını can gibi saracak can için yanıp tutuştun.
Hep tutku dedin.
Hep küçücük bir tutam sevgiye kurban oldun.
Hep ?olduğun gibi görün? dedin.
Hep ?yalan yok? dürüstlüğüne kurban oldun.
Hep gel-gitler tuzağının yakınından bile geçmedin.
Hep bir gömlek satın almak için bile olsa aylarca kararsızlıklar yaşamadın.
Hep kırmızı oldun.
Hep yandın.
Hep kestane şekerlerinden şatolar yaptın.
Hep dünyalarını barış üzerine kurdun.
Hep konduramadın.
Hep ?olamaz!? dedin.
Hep yoksulluğu bile paylaşmaktan yana oldun.
Hep yüksek rakımlı tepelerde aldığın bol oksijenle seviştin.
Hep cücelerin basitliklerinden kaçtın.
Hep Köstebek aramadın.
Hep büyüklerin mezarlarına bile giderek izin aldın.
Hep dost dedin.
Hep adaletin dikmenlerinde destek istedin.
Hep ayrık otlarını ciddiye almadın.
Hep sevginin derinliğindeki sevdaların çağlayanlar olup akacağını sandın.
Hep basitlikten uzak durdun.
Hep tariflerin tasvirlerinde gerçeğin kucağında oluru bulmaya çalıştın.
Hep mutluluk sundun.
Hep gel sonsuzluğa birlikte koşalım dedin.
Peki; ne oldu?!!
Senin bunca özverin karşısında en küçük bir saygı gördün mü?
Sevgine sevgiyle karşılık buldun mu?
Seni sen olduğun gibi kabul edecek kompleksiz bir varlık gördün mü?
Aldatılmanın acımasızlığından uzak tutuldun mu?
Anlamak ve anlaşılmak olgunluğunda buluşabildin mi?
Aşk denen gerçekliğin titreten bedenlerinde ?biz?liği yaşayabildin imi?
Olduğu gibi görünebileni görebildin mi?
Hep ?hayır? diyorsun!
Hep ?uğruna ölürdüm bu sevdanın? diyorsun!
Hep ?ben sevgiye tutsağım? diyorsun!
Hep ?görecek günler var daha? tuzağına düşüyorsun!
Hep ?yıkmaya kararlıyım? teranesinde dolanıyorsun!
Hep aldırmamanın aldırışında acılarına aldırdıkça çağlamamak için kendine frenler yaratıyorsun.
Hep duygularınla baş başa kalmaya mahkum olduğunu görmemeye çalışıyorsun.
Peki; ne değişti?
Biliyorsun ki; koskocaman bir ?hiç!? var karşında.
Hiç ve hiçlik.
Hiç ve sen.
Hiç ve sevgin.
Hiç ve biz.
Hiç ve gerçekler.
İşte o gerçekler ?NASİP? olayından taşıyor bedenlere.
Nasip ile nasipsizlik.
Nasip ve sen.
Nasip ve o.
Yani?!!
Bir kez daha gerçekler.
Diyor ya; ?nasip değilmiş? diye.
Uzunu kısası ve çarpıp böldükçe ve çoğalmadıkça sevgiler, acı da olsa fatura senin ödemen için adisyona çevriliyor.
Ödemek boynunun borcu.
Sen, bu ağır bedeli ?nasip? diye kabulleneceksin.
Nasibin zalimliğini.
Nasibin acı da olsa tek gerçeği olan ihanetini.
Nasibin oyunculuğunu.
Nasibin kullanıp atmasını.
Nasibin sevgiden uzak saçmalığını.
Nasibin kaçırdığı gerçek mutluluğun dünyasındaki fırtınalarını.
Nasibin ağlamayı bilmeyen yalnızlığını.
Evet evet böyle.
Yarınlar yine karardı.
Yarınlar nasipsiz.
Yarınlar sizsiz.
Üzülme sakın ola ki.
Bu oyunun içinde sadece figüransız iyi bil.
Öyle oldun ve kullanılıp oyunun tamamlandığında da işinin bittiğini ?nasip? olarak bildirdiler.
Bittin.
Bitirildin.
Yine de, biliyorsun ki güçlüsün.
Sen bu hafiflikler üzerinde altın yaldızlı yüreği sevgi dolu bir yıldızsın.
Yorumlar