KARABÜK (AA) - Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Güngöroğlu, Türkiye'de güneşlenme miktarının aşırı artması nedeniyle yaşanan kuraklığın orman yangınlarını çoğalttığını söyledi.
Güngöroğlu, AA muhabirine, Türkiye'deki yangınların en şiddetli döneminin temmuz ayında başlayıp ağustos sonuna kadar devam ettiğini, fakat bu yıl yangınların haziranda başladığını belirtti.
Yangın rejiminin artık değiştiğine işaret eden Güngöroğlu, "Yani Akdeniz iklimine sahip alanlardan karasal alanlara doğru da geçiş olduğunu ve buralarda yangın rejiminin oluşacağını bize gösteriyor. Burada aşırı sıcaklıklar çok önemli. Türkiye'deki önümüzdeki 50 yıllık iklim değişikliği projeksiyonuna baktığımızda ilk 20 yılda yağış miktarlarında değişim olmayacak ama yağış düzeninde, sıklığında değişiklik olacak. Buna karşın güneşlenme miktarı aşırı artıyor." diye konuştu.
Güngöroğlu, "Güneşlenmenin çok yüksek olması kuraklığı artırıyor ve yanıcı maddenin aşırı şekilde kuraklaşmasını sağlıyor. Bu da yangınların büyümesine neden oluyor. Bu da özellikle Ege'den İç Anadolu'ya geçiş bölgeleri ve Karadeniz ardı kısımda da yangın rejiminin oluşmaya başlayacağını gösteriyor." dedi.
- "Yangın müdahale hatlarını hızlı şekilde kurmanız gerekiyor"
Güngöroğlu, Karabük'ün Safranbolu ilçesindeki Çavuşlar köyünde 23 Temmuz'da başlayan orman yangınıyla ilgili değerlendirmede bulunarak, "Safranbolu yangınının başladığı yer 1990'lı yılların sonlarına doğru başlayan, yaklaşık 800 hektarlık alanın zarar gördüğü yer. Daha tam 30 yaşına varmamış bir orman meşceresinde yangın tekrar çıktı. Bu da iki yangın arasındaki sıklığın da oluşmaya başladığını gösteriyor." ifadesini kullandı.
Yangının çıktığı yerin, Araç Çayı ve Soğanlı Çayı havzası gibi baca etkisi yapan vadilerin olduğu bölgede yer aldığını anlatan Güngöroğlu, şöyle devam etti:
"Sıcak hava soğuk havaya doğru çekilir. Bu esnada da yerel rüzgarlar oluşur. Yangın başladığı zaman bu yerel rüzgarlar, yangının kendi rüzgarıyla birleşir ve baca etkisiyle vadi içlerinde yayılmaya başlar. Yangın hızlı şekilde yayılmaya başladığı zaman söndürmek de kolay olmuyor. Yangın müdahale hatlarını hızlı şekilde kurmanız gerekiyor ama yangının yön değiştirmesi çok hızlı gerçekleşiyor. Farklı yan vadilere giriş ve çıkışlar yapıp tekrar dönerek diğer vadilere geçmesi söz konusu. Bu esnada ısınan materyali de taşıyor ve ilerideki yanmamış alanlara hızla ulaşarak ön kurutmayı güçlendiriyor. Sonra da tutuşmayı yeniden sağlıyor."
Bu bölgedeki topoğrafyanın, geniş ve hızlı şekilde yangınla mücadele cephesinin kurulmasını zorlaştırdığına işaret eden Güngöroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son 10 gün içinde çıkan 3 yangında toplam sahanın 7 bin 500-8 bin hektar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bununla ilgili tespitler devam ediyor. Bunu da yangın sicil fişleriyle ormancıların tespitlerinden sonra görebileceğiz, ama bu kadar büyük bir saha. Bu Karabük tarihinin en büyük yangını. Daha önce en büyük yangın Kastamonu yolu üzerindeki 850 hektarlık alandı. Şimdi bu yangın onun yaklaşık 10 katına ulaştı."