Kdz. Ereğli Belediyesi’nin meclis toplantısını izledim. Belediyenin başkanı Op. Dr. Hüseyin Uysal’ın gözleri gülüyordu kürsüye çıktığında.
Anladım o gülümsemenin sebebini.
Herşey bir gece öncesi otelde başladı.
Otel dediğin öyle eften püften değil.
Bin kişilik salonları bulunan ve adı da ‘Anadolu’ olan otel.
O otelde görüştüler.
Ve o görüşmenin sonrasında da çıktılar mikrofona ve “Maliye Bakanı ile telefonla görüştüm o iş tamam” dediler.
Oh be!
Süper bir haber.
Belediye başkanı gece boyunca evinin penceresinden bakarak daldı hayallere.
Kampüs tamam.
Eeee kent meydanı da pencereden bakıldığında bir başka şekilde gülümseyecek.
Kaymaklı tatlı.
Bal börek…

**
O heyecanını aktardı mecliste Hüseyin Uysal.
Coşkusunu sözlerine renkler katarak göstermeye çaba gösterdi.
Anlattı anlattı anlattı.
Dikkat ettim anlatımlarına, ‘kime teşekkür edecek?’ diye.
Etti ama.
Vallahi de billahi de etti.
Kime mi, “bu işe birlikte başladık” dedi ve Prof. Dr. Ercan Candan’a getirdi sözü.
Teşekkür etti Ercan Candan’a.
Açıkçası hoşuma da gitti.
“Vefa” dediklerini hep semt adı konuşulur ya.

**
Dinledim can kulağıyla kimden ne ses çıkacak diye.
Çatlak patlak bir durum olmadı.
CHP’nin grup sözcüsü bile teşekkür etti.
“İşte bu” dedim içimden.
Hizmetin sağı solu olmaz.
Hani derler ya, ölü rahmet görsün de kimden görürse görsün diye.
Amma…
Çatlak ses var.
Kimse de yok ise de benim o çatlak ses.
Çünkü…….
35 seneye yaklaşan meslek yaşamımda her seçim döneminde böyle uç noktalarda sözler verildiğini çok görüp geçirdim.

**
Sorum şu:
İktidar temsilcileri bu sözü Maliye Bakanı ile görüşerek verdiklerini açıkladılar.
Güzel olmasına güzel de…. Devlette işler söz ile yürümez…. Söz buz üzerine atılmış bir imzadır ve buz güneşi görüp eridiğinde ortada imza-mimza kalmaz….

İkinci sorum:
Bu konu üzerine belediye başkanının da işaret ettiği gibi, Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan ile birlikte Başbakana kadar giderek dosya verdiler ama bir arpa boyu yol alınamamışken, şimdi bu konu bir telefon ile çözüme mi kavuşturuldu?
İnanalım mı?
Yoksa inandırılacak bir taktik mi?
Sonra…
Belediye başkanının o gülen gözleriyle dile getirdiği müjde acıların gözyaşlarına dönüşmesin…

Üçüncü sorum.
Eski devlet hastanesi binaları ve arazisi Bülent Ecevit Üniversitesine kampüs yapmak üzere devir edildi veya edilecek ise hani ortada bir protokol? Hani devir sözleşmesi? Hani böyle bir anlaşma?
Bu soruları tüm Ereğlililer sormalı.
Hem de öncelikle belediye başkanı ve meclis üyeleri Ankara’ya “protokolü istiyoruz, seçimden önce bu imzalar atılmaz ise vatandaşı inandıramayız. Daha ötesi Ereğli halkı bu sözlere inanmaz ve seçim tersine dönebilir” demeli.
Garanti olmalı herşey.
Yoksa…
İktidar temsilcisi Ereğli’ye geldi ve otelde nutuk atıp gitti olur.
En sonuçta; Ereğli halkı seçim uğruna kandırılmış noktasında kalır.
Elbette böyle bir sonucu kimse isteyip arzulamaz.
İstemek başka, sonuç alınması yolundaki mücadeleyi bir otelde ifade edilen söze bağlamamak daha başka.

Hüseyin Uysal’ın mahcup olmasını asla istemem.
İstemem de, “bu iş öyle otelde nutuk atmayla olmaz” diye de söylemek gerekir.
Hepimiz hep birlikte önümüzdeki 30 gün içinde o devir sözleşmesini Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’i birlikte imzalarken  görmek istemeliyiz.

**
İktidar temsilcilerine çağrım şu:
Bu iş bitmedi.
Sakın ola ki 'bitti' gözüyle bakmayın.
İmzayı attırmanın yolunu arayıp bulun.
Seçimler gelip geçer ve bu kez Ereğli yine çırak çıkmasın.
Bu yöre halkı da bir kez daha üçün biri ile karşı karşıya kalmasın...

**
*ÇOK SOMUT BİR ÖRNEK: Seçim öncesinde verilen sözlerden bir tanesi şu: hafta sonu olmasına rağmen TTK’nın kapıları işsizlere açılarak, belge toplandı ve ‘işe alacağız’ sözü de verildi. Seçimden sonra mı ne oldu? Hiç!.. Atı alan sandığı geçti gitti…