Ocak ayı biz gazeteciler için acı dolu bir zaman dilimidir. Sırasıyla Onat Kutlar, Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy değişik yıllarda da olsa hep ocak ayında katledildiler. Türkiye’nin yüz akı değerleri hain pusularla, silahlı, bombalı saldırılarda, tuzaklarda yok edildiler. Yitirdiklerimizin ızdırabı bitmek bilmiyor. 2023 Ocak ayının son haftası ise biz gazetecilere değişik duygular yaşattı. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin önceki Başkanı Orhan Erinç’i uzun süren hastalığının ardından 22 Ocak’ta yitirdik. Babıali’ye adım attığım Selim Ragıp Emeç’in Son Posta gazetesinde istihbarat şefimdi Orhan Erinç. Son Posta’dan sonra çeşitli gazetelerde görev aldı. Yuvam dediği Nadir Nadi’nin, İlhan Selçuk’un Cumhuriyet gazetesine kavuştuğunda ise Orhan Erinç artık yerini bulmuştu. Bu gazetede haber müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü görevlerini yaptıktan başka Cumhuriyet Vakfının başkanlığını da üstlenmişti. Bütün bu süreçte dostluk, arkadaşlık bağlarımız hiç kopmadı. Türkiye Gazeteciler Sendikasına genel başkan seçildiğinde Orhan Erinç’i TRT’ye çağırıp röportaj yapmışım. Ben hatırlamıyorum ama müthiş bir belleği olan Orhan Erinç “Sendika genel başkanlığım sırasında ilk röportajımı sana vermiştim” diyor. Bununla övünebilirim. Orhan Erinç tanımlamam gerekirse Babıali’nin belleğiydi, arşivciydi. Yakın tarihte basına ilişkin atladığımız pek çok şeyi ona sorar ondan öğrenirdik. Elbette Orhan Erinç’in ölümü biz arkadaşları için kolay kabullenebileceğimiz bir kayıp değildi. Böylece yüreğimize ocak ayında yeni bir ateş düşmüş oluyordu.

Hayatın cilveleri hiç belli olmuyor. Kimi zaman acı içinde kıvrandırıyor insanı. Kimi zaman da içini sevinçle dolduruyor. Yine bir ocak tarihinden söz edelim. 25 Ocak her yıl sevinçle kutladığımız değerli İletişimci-Yazar-Gazeteci Hıfzı Topuz’un yaş günleridir. Pandemiye dek benim de aralarında olduğum dostlarıyla kutlardık yaş gününü. Cumhuriyet tutkunu Hıfzı Topuz’un ne mutlu ki 100. yaşı Cumhuriyet’in 100. yılıyla eşleşti. Dostu olmaktan kıvanç duydum. UNESCO görevlisi olarak Afrika’da çalışırken yazdıklarını kitaplaştırdığında onun yaşadığı mutluluğu bizler de paylaşmıştık. Özellikle ‘Lumumba’ kitabı hâlâ en sevdiğim kitaplarım arasında yer alır kütüphanemde. Onlarca kitap yazdı Hıfzı Topuz. Tümü okurlar tarafından çok sevildi ve çok okundu. Belgelere dayanarak çalışırdı ama o belgeleri okurun kolayca özümseyeceği bir dille romanlaştırırdı. Bu becerisini kullandığı dilin güzelliğine her zaman hayran olmuşumdur. “Sahi Siz Hangi Taraftaydınız” adlı ilk kitabıma ön söz yazmıştı Hıfzı Hoca. Bu desteğini unutabilmem tabii ki mümkün değil. Hıfzı Topuz müthiş bir belleğe sahiptir. Gençlere, sevdiklerine destek vermekten mutluluk duyar. Onunla geçirdiğimiz saatler, günler yaşantımda en değerli zaman parçaları oldu. Hıfzı Topuz’un 100. yaşını bir kez daha kutluyorum. İyi ki varsınız, İyi ki yol göstericimiz, ustamız oldunuz.

Güzel insanlar 21. yüzyılı çirkinliklere, kötücül emellere yelken açmış insan müsveddelerine bırakıyorlar. Gezegenimiz her gün biraz daha kan kaybediyor. Sevgili Gülten Akın’ın kısa şiirlerini pek severim. Onlardan birinde şöyle der: “İtip beni balıma dadanan bu çağı sevmedim.” Ne kadar haklıymış Gülten Akın. Şimdi geçkin yaşımda ben de aynı duyguyu yaşıyorum.