Bu hafta sonu gözler CHP’nin kurultayında olacak.
Olmasına olacak ama “Ah nerede o eski kurultaylar” demek geliyor içimden.
Heyecan yok.
Sıfırda buz dansı sanki.
Çünkü…
CHP’nin demokrasinin d’sini bile savunma konusunda duruşu yok.

 

Hem  ‘önseçim’ delegesi belirliyor hem de önseçim yapmıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye “yeni” adını takıyor.

ANAP’tan devşirmeleri milletvekili yapıyor.
Diyarbakırlıyı gelip İstanbul’dan milletvekilliğine atayabiliyor.
“Kadın erkek eşittir” sözünü kadına kota koyarak safsatalaştırıyor.

 

Gençlerin önünü açmıyor.
Yaşlı takımlarıyla bir ileri iki-ü ç geri giderek yerinde bile sayamıyor.
Sonunda “ulusalcılara” kafa tutup, “Türklük Düşmanı” olduğu söylenen laiklik düşmanı birini partiye davet edebiliyor.
Yani arabeskleştikçe merkezinden kayıp iktidar alternatifi de olamayarak AKP’nin değirmenine su taşıyor.
Hey gidi CHP hay.
Bir zamanlar demokratik sosyalizmi tartışırdı gençlik kollarında.

 

Kadın kollarıyla destan yazardı.
İşçiler, memurlar, esnaflar ve gençlerle en önde koşardı.
Ya şimdi?

İyi ki Muharrem İnce Genel Başkanlığa adaylığını koydu da küçük de olsa bir heyecan geliverdi.
Ama…
Küçük bir heyecan.
Gümbür gümbür değil.

Kitleleri ayağa kaldıran ve toplumun tüm kesimlerinin dikkatini Ankara’ya çeviren deği.

 

Çünkü…
Toplumun en çok güvendiği ve göreve geldiğinden bu yana çalışkanlığı ile övgü alan, ancak başarı haznesine yıldız takamayan Kemal Kılıçdaroğlu da koltuğuna ısındı. Koltuğuna ısındı ama o kadar. Ötesinde iktidar alternatifi rüzgarı estiremediğini kabul etmeyip “koltuk benimdir”e kilitlendi.

Bu nasıl koltuk?
Oturan ayağa çukurda da olsa kalkmamak için her türlü antidemokratik yol ve yönteme başvuruyor.
Hay Allah !..

Yine de bir umut.
Ah şu kadınlar öne geçip de Emine Ülker Tarhan’ın etrafında bütünleşerek CHP’de devrim yapsalardı.
Yapabilselerdi…


**


30 Mart seçimlerinden önce de kuşku ile bakılan ve listelerde olması eleştirilen isimler Kdz. Ereğli Belediye meclisinde kendilerini ele verdiler.

Örgütlü hareket ederek 7 kişilik ekipleriyle toplantıya gelmediler.
Temelinde 8 kişi olduğu öne sürülen ekibin  diğeri üzerinde çeşitli tahminler yürütülürken,  bu gelişmeye kimse de sürpriz olarak bakmadı.
Beklenendi ve beklenen oldu.

 

Kendi içlerindeki bu sürtüşmenin hizmete yansıması noktasında CHP’li meclis üyeleri duyarlı davranarak, küçük hesaplardakilerin oyununu bozdu.
CHP’liler bu tutumlarıyla kamuoyundan alkış aldılar.
Hatta Şehirlerarası Terminalin adını da ‘Atatürk’ olarak koyup, doğru bir duruşa ve karara imza attılar.
Tam bu noktada “Sen de dur Kandıralı” sözünü hatırlattılar kendilerinin tespit ettikleri su fiyatlarının düşürülmesini isteyerek.

 

CHP’li meclis üyeleri, geçmiş dönemde aldıkları kararları unutmadan  önerge hazırlayıp  takdir kazanabilirler. 
Örneğin, eski başkanın döneminde kapatılan halk ekmek fırınının açılmasını isteyebilirler.
Belediyenin otobüs satın alarak toplu taşımacılığa başlamasını ve her noktaya 1 liraya yolcu taşınmasını önergeye dönüştürürken, ‘bu otobüsleri bizim başkanımız kaldırmıştı ilçe halkından özür diliyoruz” diyebilirler.

 

Özür dilemek ayıp değil çünkü.
Ama….
Kin, nefret, intikam hırslarının tutsağı olmuş  siyaset eskilerinin güdümünde değil, temsil ettikleri partinin emrinde olduklarını kanıtlayan duruşları ile yıldız olurlar.
İzleyeceğiz bakalım.

 

AKP’li üyelerin bölünmüşlüğü çok büyük fırsattır aslında.  
Bu fırsat  küçük ve basit numaralar ile  değerlendirilmeye kalkılır  ise yazık olur Ereğli’ye, Ereğli sevdasına.