Atatürk,  “Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının  sebebi, kadınlarımıza  karşı  gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir.Yaşamak demek faaliyet demektir.Bundan  dolayı   sosyal toplumun  bir organını faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçtir” demiştir.
Eskiden kadın, sadece doğurganlığı ve dişiliği ile öne çıkardı. Artık zor ve değişen hayat şartlarında,kadın  bu mücadelede ayakta durabilmesi için yeni roller üstlenmek mecburiyetinde kalmıştır.
Kadınlar annelik rolü ile, yeni nesillere şekil vermiş ve toplumu ileriye götürdüğü,  inkar edilemeyecek bir gerçektir. Bu nedenle , toplumda  hak ettiği yeri alabilmek  için, üretimde ,yönetimde, eğitimde ,siyasette  rol almaya başlamıştır.
Güçlü toplum, kadını  toplumsal  hayata  sokandır. Onu annelik, eşlik, eğitmenlik  rollerinin  ötesinde,  duyguları,  ümitleri,  hayalleri  olan bir  birey olarak  görmelidir. Bir toplumun  geleceğini,  kadın  erkek  ilişkileri belirler. Bunun, fizyolojik, psikolojik, fiziksel, biyolojik  boyutları  vardır. Her iki insan birbirinden  farklı  özellikler sergiler,öyle yaratılmışlardır.Bunları göz önünde bulundurarak hareket  etmekte  fayda  vardır.
Atatürk” İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletin, ötekini ihmal eldin de, kütlenin bütünü ilerleyebilsin? mümkünmüdür ki,  bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldık ça  öteki  yarısı göklere yükseltilsin” der.
Kadın hakları ile ilgili, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Syn Fatma Şahin’in,bir konuşmasında” Kadının gücünü ve zekasını çok daha etkin bir şekilde kullanmasını  sağlamalıyız. Kadının bir birey olarak farkındalığını  sağlayacak şekilde çalışmalar yapmak, destek  olmak,  rehperlik  yapmak lazımdır” demiştir. Bu çok sevindirici bir projedir.
Temennim yakın zamanda, kadına şiddetin, tecavüzün, cinayetlerin olmadığı, sevgi toplumu oluruz.8 mart dünya kadınlar günü kutlu olsun.