Hep  yazıldı ve çizildi.

Daha çok yazılıp da çizilecek.

Her satırında dilim dilim duygu çiçekleri yer alacak.

Acı veya tatlı hiç farketmez.

Hepsi duygu çünkü.

Duygu yani.

Hani insanın yüreğinden parçaları alıp başka bir dünyaya sürükleyen duygular.

İnsanı insan yapan erdem.

Hoş.

Çekici.

İç geçirici.

Güzelliği öğreten.

Tanınmamış yağmurların içine yuvarlayıp sağnağa dönüşen duygular.

O hep var.

Var da olacak.

Olmalı da.

Duyguların tarifini sen nasıl yapıyorsun söyle bakim.

Sana göre duygu nedir?

Sevmek mi?

Sevmek ise nasıl?

Nereden sevmek.

Sadece fizik ile mi bağlantılı.

Yoksa, fiziği es geçip  o ayrı dünyanın kucağında iletişim elektriği mi yakalanmadı.

Cinsellik de olmalı mı?

Gözler buluştuğunda kısa devre yapmalı mı birşeyler.

Titretme olabilir mi?

Ilık denizde yüzerken, gökyüzünde siyah yıldız aranmalı mı?

Ateş böceği çakmalı mı açlığı doyurmak için.

Evet sana göre sevgi nedir?

Seviyor gözüküp aldatmak mı?

Numara mı?

Aykırı ortamlarda uçuk kaçık ilişkiler mi?

Nedir senin sevgi tarifin.

Elle tutulur mu sevgi?

Ya gözle görülebilir mi?

Dahası çarptığında zangır zangır titretmeli mi?

Ne kadar zor değil mi yanıt vermek?

Çünkü sevgi de sabun köpüğü gibi.

Bir geliyor ve köpük  inmeye başladığını hissediyorsun.

Yetmiyor çünkü.

Heyecanı kalmıyor.

Ve yeni arayışlara yelken açıp uçuyor musun?

Kimbilir!

Kişiye göre değişir elbette.

Sevmek.

Sevilmek.

Ve her ikisinin bütünleştiği sevgi.

Senin sevgini sen bilirsin.

Sen anlarsın.

Sen yaşıyorsun çünkü.

Hovarda senin sevgin.

Çapkın değil hovarda.

Arayışlarının arasında çapkınlık ile hovardalığı karıştırıyorsun.

Doğaldır ki tutturamıyorsun.

İşler arap saçına dönünce de, kurnazlık temelindeki beynin sevgiyi boğazlayıp yeni sevgileri istiyor.

Çıkıyorsun yola.

Yeni aşk.

Yeni sevgili.

Yeni maceralar.

Açılma vakti geldi.

Hadi git.

Git.

Yeni dünyalar seni bekliyor.

Sayısız dünyalarına yenilerini ekleme zamanı geldi.

Yakışır.

Sana yakışır.

Herşey yakışır.

Ama işte şu çekirge olayı var.

Zıplayamadığında iş işten  çoktan geçmiş ve kaçan balıkların da büyüklüğünü o zaman anlayacaksın.

Arkana baktığında kocaman bir hiç!

Tüketilmiş bir yaşam.

Kırılmış yürekler.

Ve bir köşe başında sevgiyi ağlarken bulacaksın.

Nihai son hep böyledir.

Böyle!..