Basın Kanunun 12 inci maddesine göre süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz. Bu bir kehanet değildir ama, önsezidir... Önümüzdeki günlerde Türkiye?de haber kaynaklarını açıklamaya zorlanan ve açıklamadığı için tutuklanan gazeteci örneği ile karşılaşabilir. Olaylar, davalar ve uygulamalar bunun olabilirliğine işaret etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi konuyla ilgili bir örnek karar daha verdi. Gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamama hakkının korunması gerektiğine dair verilen karar 22 Kasım 2007 tarihli Voskuil & Hollanda davasıdır (64752/01). Gazeteci olan Bay Koen haber kaynağını açıklamaya zorlanmış ve buna yönelik olarak tutuklanmıştır. Gazeteci AİHS?nin 10. maddesinin ihlal edilerek ifade özgürlüğünün kısıtlandığını ileri sürmüştür. Ayrıca bu nedenle tutuklanmasının da haksız olduğunu ve Sözleşmenin 5/1 Maddesi?nin de ihlal edildiğini ve tutuklanmasının kanunda öngörülmüş usullere uygun olmadığından yakınmıştır. Hollanda?da tesadüfen yakalanan silah kaçakçıları hakkında yazı yazan gazeteci olaylardaki ?tesadüfleri? eleştirmiştir. 13 Eylül 2000 tarihli yazının başlığı ?Kör Nişancılık ya da Mükemmel Vuruş? tur. Gazeteci yazısında olayı aydınlatma sorumluluğu içinde yorum yapmıştır. Yazıda ismini vermeden bir polisin açıklamalarına yer vermiştir. Adı yazılmayan polis memurunun açıklamaları nedeniyle gazetecilerden Bay Koen şahit olarak dinlenmek üzere mahkemeye çağrılmıştır. Gazeteci mahkemede haber kaynağını açıklamama hakkını kullanmış ve polisin kimliğini de vermemiştir. Davada başvurucu gazetecinin haber kaynağını açıklamama hakkını kullanamayacağı ileri sürülmüştür. Mahkeme başvurucu gazeteciye mahkeme emrine riayet etmemesi halinde, mahkemenin kendisini tutuklama yetkisi olduğunu hatırlatmıştır. Başvurucu haber kaynağını açıklamama hakkını kullanmıştır. Ancak hakkında tutuklama kararı verilmiştir. AİHM ise verdiği kararda; 1985?ten bu yana verdiği kararlarda basının bilgi sağlama ve ?kamunun bekçi köpeği? olma görevine değinmiştir. Mahkemeye göre; gazeteciliğe ait kaynakların korunması, basın özgürlüğünün temel ilkesidir. Böyle bir koruma olmazsa; basının, kamunun gözü, kulağı ve sesi olması yani ?kamunun bekçi köpeği? olma görevi ve fonksiyonu zayıflar. Basının doğru ve güvenilir bilgi sağlaması olumsuz biçimde etkilenir. Haber kaynakları, gazetecilere bilgi aktarmaktan çekinir ve bazı olaylar gizli kalır. Kamuoyu gerçekleri öğrenemez. AİHM dava konusu olayda yarışan hakların dengesini gözeterek demokratik toplumda özgür basını korumak ve güçlendirmek için gazeteci başvurucu lehine karar vermiştir. Gazetecinin ifade özgürlüğü zedelenmiş ve bu nedenle tutuklanması nedeniyle özgürlüğünden yoksun kalması da hak ihlali sayılmıştır. Gazetecinin haber kaynakları korunmalı ve açıklanmaya zorlanmamalıdır.