Roma mitolojisinde Justitia, Yunan mitolojisinde Themis, Mısır mitolojisinde Maat…
Her üçü de adalet tanrıçasıdır…
Justitia, adalet ve hukukun tanrıçasıdır. Terazi, kılıç ve gözbağı ile tasvir edilir. Terazi, adaletin dengesi ve tarafsızlığını; kılıç, hukukun gücünü ve otoritesini; gözbağı ise tarafsızlığı ve önyargısızlığı simgeler.
Themis, ilahi adalet ve düzen tanrıçasıdır. Adaleti sağlar. Sembolü terazi ve kılıçtır, adaletin dengesi ve gücünü temsil eder. Elindeki terazi adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını, diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgeler.
Maat; Mısır mitolojisinde adaleti sağlayan, yasalar yapan, suçluları cezalandıran, adalet ve doğruluk tanrıçasıdır. Maat, hakikat, adalet, doğruluk, düzen ve dengedir.
Her üç adalet tanrıçası Justitia, Themis ve Maat’ın ortak simgeleri terazidir.
Adaletin dengeli dağıtımını sağlar.
Dengenin simgesi terazinin iki kefesi var… Hak, hukuk ve adalet dağıtımında herkes birbirine eşit, hiç kimseye ne gram eksik ne bir dirhem fazla; adalet tanrıçalarının terazileri dengede!
Bu memlekete pek uğramazlar! Hukuk ve adalet dengesizdir. Doğruluk ve düzenin doğru düzgün tartılamadığı bu topraklarda; terazinin kefelerine cennet ve cehennem konularak birinin diğerine ağır bastığı bir dengesizliğe adalet denilmeye çalışılmaktadır.
Bu memlekette yılda bir defa törenlerle adli yıl açılır. Teraziler; hukuk, adalet ve hak tartar.
Bu yıl 2 Eylül 2024 “Adli Yıl” açılış töreninde Yargıtay Başkanı konuştu. Yargıtay Başkanının 2024-2025 Adli yıl açılış konuşması diğer yıllara göre çok önem verilecek gibi değil! Vatandaştan beklentiler var. Vatandaş, bilgilenmeli, hukuk öğrenmeli, hukuka saygı duymalı, vatandaşın hukuk kültürü düzenin hukukuna uygun hale getirilmeli… O zaman yargının iş yükü azalacak!
Yargıtay Başkanı 2 Eylül 2024 tarihli adli yıl açılış konuşmasında ne dedi?
“Birkaç cümle söylemek gerekirse;
Vatandaşlarımızın kendi aralarındaki bir hukuki ilişkiyi daha başlatırken, mutlaka önceden belirlenmiş, şekil ve ispat şartlarına uygun bir prosedüre uyması,
Hukuki ilişkilerinde uyguladıkları davranış tarzı ve beklentilerinin hukuk sistemimiz ve mevzuatımızla uyumlu hale getirilmesi,
Hukuk sistemimiz ve mevzuatımız hakkında vatandaşlarımızın daha çok bilgilendirilmesi,
Vatandaşlarımızın hukuk kurallarına uyma ve başkalarının hakkına saygı duyma kültürünün geliştirilmesi,
Bir kişinin kendi haklarına saygı duyulmasını istiyorsa, bunun tek yolunun başkalarının haklarına saygı duymaktan geçtiği bilincinin yerleştirilmesi,
Cezai yaptırımların, suç işlendikten sonra ıslah olmayı sağlamasının yanında, daha suç işlenmeden suçu önleyici etkiye sahip bir nitelikte olması, yargının üzerindeki iş yükünü azaltacak ve daha huzurlu bir toplum olmanın yolunu açacaktır.
Şunu kabul etmek gerekir ki vatandaşlarımız, davalarının yıllarca devam etmesi ve alacaklarını zamanında alamamaları konusundaki şikâyetlerinde sonuna kadar haklıdırlar.”
Yargıtay Başkanı davaların yıllarca sürmesinden dolayı şikayetçi olan vatandaşı haklı buluyor.
Biten davaları görüyoruz, bitmeyenleri biliyoruz!
Diyor ki; “Bu şikâyetleri giderebilmek için, önümüzdeki adli yılda, başta kendim olmak üzere elimizden geleni yapacağımıza ve daha fazla çalışacağımıza söz veriyoruz.” Bu sözü not almak gerekiyor. Umarım bu söz tutulur; çünkü “yargı düzenin” eskisi gibi devam edeceğinden emin olan insanlar çoğunlukta… Ama şikayetlerin tamamının giderileceğine dair “başta kendisi olmak üzere” Yargıtay Başkanı söz vermiş bulunuyor…Önümüzdeki adli yıl açılışında verilen sözlerin neden tutulamadığını bilmek isteriz.
Yargıtay Başkanının konuşmanın en ilginç bölümü ise şöyle;
“Hukuk kurallarının ve güncel mevzuatın vatandaşlarımızın haklarını yeteri kadar ve olması gerektiği gibi koruyamadığının düşünülmesi halinde, yapılması gereken en doğru hareket, bu eksikliğin yasama organımız tarafından giderilmesidir.
Yeri gelmişken söylemek gerekir ki ülkemizin daha demokratik, daha özgürlükçü, daha çağdaş ve daha kapsayıcı bir Anayasa’ya ihtiyacı vardır.
Yeni Anayasa’mızın gerek hazırlık süreci gerekse içeriği itibari ile bu ülkeyi seven herkesi kapsayıcı nitelikte olması son derece önemlidir. Milletimizin ufkunu açan, çağdaş medeniyetler seviyesinin de üstüne çıkmamızı sağlayacak, bir yandan kendi tarih ve kültürümüzü yansıtan, diğer yandan evrensel nitelikte olan güzel bir Anayasa ile gelişme sağlayacağımız kuşkusuzdur.
Ülkemizi çok seven ve ülkemiz için en iyisini isteyen herkesin bir araya gelmesi ile ülkemize ve milletimize yakışan bir Anayasa’yı oluşturacağımıza yürekten inanıyorum. Avrupa hukukuna uyum sağlamaya çalışan bir görüntü yerine, Avrupa ve dünya hukukuna yön veren “Milli Hukuk Sistemimizi “bir an önce tamamlamak için yoğun çalışmalar yapmamız gerekir.
Bizler tarihimizle, kültürümüzle, karakterimizle ve adaletimizle nam salmış bir milletiz. Bu nedenle, hak kavramının tam olarak tecelli ettiği örnek bir anayasa ve buna uygun bir yargı ve hukuk sistemimizle dünyaya örnek olmamızın önünde hiçbir engel yoktur.
Bugün Avrupa ve dünya, hak ve hukuk konusunda, adalet ve vicdan konusunda, insanlık konusunda sınıfta kalmıştır.”
Bitmez, tükenmez Anayasa söylevleri…
Cumhurbaşkanı 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Geciken adalet, adalet değildir” demişti. Yargıtay Başkanı tekrarladı. Cumhurbaşkanı konuşmasında; "Yargının gücünü, bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz. Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde, yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebilir. Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir" dedi.
Acaba Yargıtay Başkanı Cumhurbaşkanına katılıyor mu? Mahkeme kararları herkes için bağlayıcı mıdır?
Yargıtay’ın 2023 yılında verdiği Anayasa Mahkemesi kararına “uyulmamasına” dair kararını kimler yazdı, kimler uygulamadı ve kimleri bağlıyor ve kimleri bağlamıyor?
Acaba Yargıtay’ın 10.11.2023 tarihli Basın Açıklaması hakkında Yargıtay Başkanı ne düşünüyor? Bu basın açıklaması bir eleştiri midir? Bir yergi midir? Haklı mıdır?
Cumhurbaşkanı Anayasa’dan bahsetti. Yargıtay Başkanı tekrarladı.
Yargıtay Başkanı konuşmasında; daha demokratik, daha özgürlükçü, daha çağdaş ve daha kapsayıcı bir Anayasa istediğini söyledi. Ama bu tanımlar ve “daha” derken ne demek istediği hakkında bir şey demiyor! Daha kapsayıcı demokrasi ve özgürlük nedir?
Yargıtay Başkanı Avrupa hukukuna uyum sağlamaya çalışılan bir “görüntü” olduğunu söylüyor ve “Bugün Avrupa ve dünya, hak ve hukuk konusunda, adalet ve vicdan konusunda, insanlık konusunda sınıfta kalmıştır.” diyor.
Dünyanın hali belli, Avrupa’da sağın süratle ilerlediği de…İnsan hakları ve hukukunun yerle bir edildiği ve savaşların ve yıkımların sorumluları hükümetlerin insanları kıydığı biliniyor ve yaşanıyor… Ancak bilelim ki bizim memleketimizde de hak, hukuk, adalet, vicdan ve insanlık konusunda yargıda tek ve en birinci Yargıtay sınıfta kalmıştır…
Söz konusu olan Avrupa Hukuku değil, insan hakları sözleşmeleridir, evrensel hukuk ilkeleridir. Biraz olsun insan hakları hukukundan bahsetmek çok mu zor?
Bu yıl acaba bilgi edinebilecek miyiz? Mademki; mahkeme kararları herkes için bağlayıcıdır, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından yapılmış olan suç duyurusu ne olacak? Mahkeme kararıdır, uygulayacak mısınız?
Yargıtay 3. Ceza Dairesi; “Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda BULUNULMASINA,” (08.11.2023 Yargıtay 3. Ceza Dairesi Kararı) karar vermişti… Ne oldu? Bir ilerleme, bir bilgi var mı?
Yargıtay Etik İlkeleri bakımından; “Hâkim zorunlu olmadıkça yargı görevinin ifasına yönelik meşru eleştirileri sınırlamak için idari, cezai ve hukuki yaptırımlara başvurmaktan genel olarak kaçınır”. Ancak anlaşılan bu ilke “olumlu oy veren” Yargıtay’ı eleştirerek karar yazan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmaya engel teşkil etmiyor.
Kararın altında imzası bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olduğuna göre acaba şimdi ne olacak?
Çok şey istemeden, bir şeylerin özlemini duyduğumuz hukuk ve adalet için…
Adalet terazisinin kefelerine hukuk ve adalet koyarken bir dirhem de vicdan konsun!
Ve aslında; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi insanlara, insan hak ve yükümlülüklerin belirlenmesinde ve herhangi bir suç isnadının karara bağlanmasında bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından tam bir eşitlikle, âdil ve alenî olarak yargılanma hakkına sahip olduğunu temel bir ilke olarak tanıdığına göre, yeni adli yılda bu beyannamedeki ilkelere uygun davranılmasını istemek yeterli olur.
Ve aslında yeni adli yılda ulusalüstü sözleşmeler ile Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin, herkesin mahkemeler önünde eşit olmasını ve bir davada herhangi bir suç isnadının karara bağlanmasında veya hak ve yükümlülüklerin belirlenmesinde herkesin kanunla kurulmuş, yetkili, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından âdil ve alenî olarak, sebepsiz gecikme olmaksızın yargılanma hakkına sahip olmasını teminat altına almak, yargı kararlarına uyulmasını sağlamak en makul beklentiler ve talepler olarak yerine getirilmelidir.
Çünkü; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına güven bulunmayan bir siyasal sistemde adaletin ve hukukun olamayacağını bilmek gerekiyor.