İşverenin işçiye karşı yerine getirmesi gerekli en önemli yükümlülüğü Ücret’tir.Ücret ile ilgili bundan önceki “Ücret” ve “Asgari Ücret” başlıklarıyla vermeye çalıştığımız bilgilerle birlikte, işçi ve ailesi için tek geçim kaynağı olması bakımından Yasa Koyucu ücretin  güvenceye alınması gerektiği yolunda İş Yasalarında olduğu gibi diğer yasalarda da sınırlayıcı hükümler getirmiştir.

 

İşçi ücretlerinin ancak dörtte biri, haczedilebilinir.4857 Sayılı İş Yasasının 35.maddesine göre alacaklının sıfatı ve borcun niteliği ne olursa olsun aylık ücretin dörtte birinden fazlası haczedilemez.Bu hükmün tek istisnası nafaka borçlarıdır.Madde de ”Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır” hükmüyle İş Yasası nafaka ile ilgili bir sınırlama getirmemiştir.

 

4857 Sayılı İş Yasası’nın 33.maddesi ve Avrupa Birliğinin 80 / 987 sayılı Yönergesi uyarınca işverenin ödeme aczine düşmesi halinde işçi ücretlerinin bir kısmının işverenin malvarlığından bağımsız, bir fon tarafından ödenmesi öngörülmüştür.

 

Yasa’nın 33. maddesinin 1.fıkrasında  “İşverenin konkordato ilan etmesi işveren için aciz vesikası alınması veya iflas nedenleri ile işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan son üç aylık ücret alacaklarını karşılamak amacı ile İşsizlik Sigortası Fonu oluşturulur.”hükmüyle işçinin son üç aylık ücreti korumaya alınmıştır.Buna ilişkin 18.04.2004 tarih ve 25617 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik değiştirilerek 28.06 .2009 tarih ve 27272 Sayılı Resmi gazetede  yeniden düzenlenmiştir.

 

Yönetmelik hükümlerine göre,İşsizlik Sigortası Fonu 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına giren sigortalılar hakkında uygulanır.Fonun gelirleri,işverenlerce işsizlik sigortası primi olarak yapılan ödemelerin işveren payının yıllık toplamının yüzde biri ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazançlarından oluşur.

Fon, İşsizlik Sigortası Fonu içerisinde farklı bir hesapta takip edilir.Ücret alacağı işçinin Kuruma başvuru tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenir.Ödemeler fon kaynaklarıyla sınırlı olup,başvuru sıralamasına göre yapılır.Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünce işlemler yürütülür.

4857 Sayılı İş Yasasının 36.maddesi de asıl işveren ve alt işveren (taşeronların) işçilerinin ücretlerinin üç aylık kısmını güvenceye alan bir hüküm getirmiştir.

 

Madde hükmünde “Genel ve Katma Bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar,asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina,köprü,hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü,ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine,ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hak edişlerinden öderler.”denilmektedir.

Bu madde hükmü 1475 Sayılı İş Yasasının 29.maddesi aynen korunarak getirilmiş, ihale makamına denetim hakkı ile işçi ücretlerinin ödenmesi konusunda sorumluluk verilmiştir.

Böylece ihale makamı ihale edilen işte çalışan işçilerin ücretlerinin ödenip ödemediğini izlemekte,var ise ödenmeyen işçi ücretlerini hak edişlerden ödemektedirler.

Hakediş ödeneceği tarihlerde ,ilgili kamu kuruluşunca işyerinde işçilerin görebileceği yerlerde ilan edilir.Kamu kuruluşlarının ücret alacaklarının izlenmesi konusunda üç aylık tutarından fazlası hakkında  sorumlulukları bulunmamaktadır.

 

Ücretin korunmasına ilişkin diğer bir hüküm de 4857 Sayılı İş Yasası’nın 38.maddesidir.İşçilere işverence Ücretten Kesme Cezasının verilebilmesi için iş sözleşmesinde veya var ise Toplu İş Sözleşmesinde buna ilişkin hüküm öngörülmesi gerekir.Aksi halde ücretten kesme cezası uygulanamaz.

 

İşçi ücretlerinden disiplin cezası olarak yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına ya da yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.

İş Yasasının 38.maddesinin 3.fıkrasında “Bu paralar işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına Bakanlıkça belirtilecek Türkiye’de kurulu bulunan ve mevduat kabul etme yetkisini haiz bankalardan birine,kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılır…”denilmektedir.

Madde hükmüne ilişkin Yönetmelik düzenlenerek yürürlüğe girmiştir.İş Yasa’sının 113.maddesinde ücret kesme cezasının 50 den az işçi çalıştıran tarım işyerleri ile 3  kişiden az kişinin çalıştığı esnaf ve sanatkar işyerlerinde de uygulanacağı öngörülmüştür.

 

Yine İş Yasasının 62.maddesinde “Her türlü iş’ de uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz.” denilmektedir.

Bu madde hükmüne paralel Deniz İş Kanunun 48.maddesi ile Basın İş Kanunun 25.maddesinde de işçi ücretlerinde bir indirime gidilemeyeceği yolunda hükümler getirilmiştir.

Buna karşılık işçi ve işveren karşılıklı anlaşma ile ücrette  indirim ve artış kararlaştırabilir.İşveren tek taraflı olarak iş şartlarında değişiklik yapamaz. İş Yasasının 22.maddesine göre çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.Yine madde hükmüne göre işveren iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği veya başka yazılı düzenleme ile çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik yapmak istediğinde durumu işçiye yazılı olarak bildirmek zorundadır.Bu şekle uygun olarak yapılmayan değişiklik ve işçi tarafından 6 işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmediğinde işçiyi bağlamaz.İşçi değişiklik süresini 6 işgünü içinde kabul etmez ise,işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını ve fesih için başka geçerli nedenlerinin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak durumundadır.Bu durumlarda İşçinin iş sözleşmesini fesih etme hakkı saklıdır.

4857 sayılı İş Yasasının 35.maddesinde haciz yasağı yanında, işçi ücretlerinin dörtte birinden fazlasının devir ve temlik edilemeyeceği de öngörülmüştür.Bu hükümlü işçinin ücretlerinin 3. kişiler tarafından kötüye kullanılması önlenilmesi amaçlanmıştır.

 

 

 

İşçi Ücretlerini Güvenceye alan bir başka düzenleme ise,İcra ve İflas Yasası’nın 206 maddesidir.İşverenin iflası durumunda işçi alacakları birinci sırada yer alan ayrıcalıklı alacak sayılmaktadır.Yasa’ya göre “ İşçilerin iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatlarının tam olarak ödenmesinden sonra arta kalanlar diğer alacaklılara ödenir.”hüküm olunmuştur.

 

Gerek İş Yasaları gerekse diğer yasalarla güvence altına alınan ücret ile ilgili önerimiz, Asgari Ücretin kesintisiz net olarak işçiye verilmesi ile ilgili düzenleme getirilmelidir.Böylece Asgari ücretin işverenlere getirdiği maliyetin de önüne geçilmesi sağlanmalıdır.              

 

Sevgiyle,Sağlıklı Kalınız.

 

fozturk.01@ hotmail.com