Şu dünya ne olaylara gebe.

Ve de gelişmelere.

Dünün akı bugünün kapkarası olabiliyor.

Dünün yandaşı bugünün düşmanı gibi.

Dünün sevileni bugünün nefret edileni  de denilebilir.

Bir zıtlık söz konusudur bu çelişkilerde.

Anlaşılmaz.

Anlatılamaz.

 

Kamu ve kamuoyu birbirleri ne kadar bütünleşir ve örtüşür ise, o kentte huzur vardır.

Sevgi vardır.

Mutluluk paylaşılır.

Durum bunun tam tersi ise; yani ak ile kara arasındaki keskin değişim bu mutluluğa dinamit koyar.

Huzursuzluk çıkarır.

Gerilimi artırır.

 

Kamu bu nedenle çok önemlidir.

Kamu hoşgörüdür.

Kamu sevgiyle kucaklayandır.

Kamu "baba sorumluluğu"nu bu nedenle hiç unutmamalıdır.

Kamunun sıcaklığı buzlanma/buzlanmaya fırsat vermemelidir.

Asla; öz ile söz arasında tuhaflıklar yer almamalıdır.

 

Bütün bunları niye anlatıyorum?

“Kamu yararı”  sözünün algılanışı çok ama çok önemlidir.

Kamu yetkisini elinde bulunduranlar, “benim yetkim budur” diye yasaların arkasına sığınmamalıdırlar.

Yasa her zaman kamuoyunun yanında olmayabilir.

Yasa ile kamuoyu zaman zaman olaylar veya gelişmelere göre farklı yollara sürüklenebilirler.

Ama kamu, yetkilerini geçici de olsa kamuoyunun istemlerine veya beklentilerine göre uygulandığında sevilir, sevgili olur, benimsenir.

Biliyoruz ki, kamu yetkisini elinde bulundurup halkın ensesinde boza pişirenler süreç içinde tamamen ayıklanır ve isimleri de iyi anılmayanlar arasına yazılır.

 

“Devlet Baba”nın verdiği yetkiyle donanımlı olanlar, ‘kamu yararına’ olabildiklerinde kamuoyu rahat olur.

Gerilmez.

Sinirlenmez.

Haklı olarak da babadan gördüğü anlayış ile güçlü olur.

Temelinde de bu gücün karşılıklı anlayışın yeşerttiği sevgi vardır.

 

Sevgi.

İnsanı insan yapan kutsal bir değer.

Anlam.

Yürek.

Bilek.

Umut.

Yıldız.

Duygu.

Gökyüzü.

Çiçek.

Her şey o,

Adı üstünde sevgi.

O’nsuz da olmaz ya hani.

 

 

Nereye gelmek istiyorum?

Kamu yararı denilince sözlüklerde “Kamu kuruluşlarının elinde bulunan yetkilerin ve kaynakların halkın iyiliği için kullanılmasını belirleyen tüzel koşul. İyelik hakkının sınırının belirtilmesinde kullanılan ve bu hakkın özüne dokunulmamasını güvenceye bağlayan yasal ölçü. Veya kamusal işlem ve eylemlerin yönelmeleri gereken ereği belirleyen siyasal ve düşüngüsel değerlerin tümü” yazıyor.

 

Ne kadar yalın ve açık.

“Yetkilerin ve kaynakların halkın iyiliği için kullanılması.”

 

Yetkilerin; kamu yararı çerçevesinde yerine getirilmesi anlayışının bireysel çıkar ya da sakat bir bakış açısının uzantısı olarak yerine getirilmesinde “halk” yoktur.

Halkın iyiliği de.

Doğaldır ki, “iyiliğin” olmadığı yerde “kötülük” filizlenir.

Bu yol da kamuoyunu rahatsız eder.

Dengeleri bozar.

Sevgi yerine sevgisizliği tetikler…

 

Devleti yöneten kamu görevlileri ve halkın oyları ile göreve gelenlerin “kamu yararı” sözcüğünü iyi hatmetmeleri ve “halkın iyiliği” sözünü, “halkın kötülüğü” için kullanmamaları ve sorumluluklarını asla unutmamalarını dilemek biliyorum ki yetmez.

 

Peki ne yeter?