Gazetecilerin olmazsa olmazı “ Hür kalem, Hür düşün, hür fikir ve objektif gazetecilik “  gibi daha birçok şeyler sıralayabiliriz.  

Yukarıda dizelerde olduğu gibi günümüzde maalesef kalemi ‘HÜR’ olmadığı gibi tarafsız da değil…

Yandaşlık, koldaşlık, cambazlık ne ararsanız var…

Bunların altında yatan en önemli etken ekonomi bozukluğu. 

Şartları gereği Ekonomisi iyi olmayan gazeteler, ya güm diye gider, ya da ‘Yandaş, koldaş, ‘ misali zıplarlar.

Böyle bir durumu “Asla ben böyle bir sınıfa girmiyorum.”  Diyebilecek Gazeteci bulmakta mümkün değildir. Mutlaka sırtını bir yerlere dayamak zorundadır.

 

Gelelim köşemizin başlığına…

 

Adam geçmişte TTK da çalışmış, SSK da çalışmış, Belediye de, ya da başka kurumlarda çalışmış ama gazeteciliği de bırakmamış, Öyle ya da böyle gazeteciliğini sürdürmüş ve sonunda da çalıştıkları kurumlarından emekli olmuşlar.

Sanki emekli olduktan sonra ‘Basın-Yayın’ı bitirmişler gibi birden bire gerçek gazeteci oluvermişler. Üstüne üstlük birde “GAZETECİ-YAZAR” kimliğine bürünmüşler..

Bunun yanı sıra, Basın yayını bitirip de haber yazmasını bilmeyenleri de biliyoruz.

Geçmişini unutup,  bir zamanlar kendileri gibi şu anda bazı kurumlarda çalışan ve gazeteciliği de severek yapmaya çalışan kişileri dışlar olmuşlar.
 TTK, SSK da, Belediye gibi Kurumların gazeteciliğini sürdürenler onların gözünde “ Tu-Kaka “ gazetecileri olmuş.

Ya mübarek insanlar…

Sizler emekli olmadan önce oralarda çalışırken gazetecilik yapmıyor muydunuz?

Doğrusu bazıları inkâr etmiyorlar “ Evet yapıyorduk da,  suya sabuna dokunmuyorduk. Ya spor yazıyorduk ya da belediyenin lağım sularını yazıyorduk” diyorlar.

Hal böyle iken tabiî ki de doğal olarak “Şimdi gazeteciliği tam manası ile yapıyor musunuz? “ sorusu akla geliyor.

Cevapları

Tısssss…….

 

Neden Tısss biliyor musunuz?

 

Kimi arşivcilik yapıyor, Kimileri de mekân bekliyor.

Soruyorum şimdi;

Geçmişini unutup emekli olduktan sonra kendini gazeteci görenlere “ Hangi haberleri takip ediyorsunuz, hangi habere koşuyorsunuz,  Hangi haberiniz hangi gazetede manşetten çıkıyor?

Kol kola olduğunuz bazı kişilere şöyle bir bakın..

Bir çoğu değişik kurumların Basın bürosunda görev yapıyor ve çalıştıkları yerin adı Basın bürosu..

Peki, o zaman bu tür kişiler, sizlerin gözünüzde gazeteci oluyor da, TTK, SSK, Belediye, Köy Hizmetleri gibi kurumlarda çalışanlar mı gazeteci olmuyor?

 

“ TTK, SSK, Belediye’de çalışan gazetecileri “ suya sabuna dokunamıyor, ya spor yazıyor, ya da eften püften şeyler yazıyor” diyorsunuz ya. “  Basın bürosunda çalışanlar sizce gazetecilik yapıyorlar mı?

 

Haber peşinde koşuyorlar da biz mi görmüyoruz.”

Hadi cevap verin.

Basın bürosunda çalışan ve sizin gözünüzde gazeteci olan kişiler çalıştığı kurumun haberini servis etmenin dışında bir şey yapabiliyorlar mı?

Yapamazlar çünkü, adı üzerinde kurum Basın Bürosu görevlisi..

Ne dediniz duyamıyorum.

Duyamıyorum, çünkü sesiniz çıkmıyor çıkamazda…

 

 

GENÇ GAZETECİLER

Genç Gazeteciler eleştiriliyor. “ Derneklere, cemiyetlere sahip çıkmıyorlar “  diye.  

Nasıl sahip çıksınlar?

Çocuklar ekmeklerinin peşinde peki sizler neyin peşindesiniz…?

Bu çocuklara asgari ücretin dışında para verebiliyor musunuz?  Ne yapacak bu genç gazeteci. Fırsatını bulduğunda, kapağı sizin veremediğiniz maaşı alabilmek için TTK’ ya, SSK’ya, Belediyeye atmaya çalışacak. (Ben çok gördüm TTK, SSK’ya girebilmek için Mülakatlara giren gazetecileri.)

Hangi Dernek, Hangi Cemiyet bunların elinden tuttu. “ Gel kardeşim insan gibi yaşa, adam gibi adam ol. Kimseye muhtaç olma, ekonomik sorunu ben çözerim” dedi.

Ya da bir genç meslektaşının işe girmesinde ön-ayak oldu.

Arkadaşlar kimse kimseyi kandırmasın. Etrafınızda böyle giderse kurumlarından emekli olanlardan başka kimseyi bulamazsınız. (Onlar da vakitlerini geçirecek yer bulamadıkları için aranızda olacak)

Bu ayrımcılığa son verin. Bırakın SSK’cı, TTK’cı, gazeteci davasını...

Bunlar işlerini Amatörce yapıyorlar, yani sizlerin ekmeğinde gözleri yok, sırtınızda da yük de değiller.

Bilmem anlatabildim mi?