Daha önce NUFUS (demografik) yapının değiştirilmeye çalışıldığını, bunun bir plan çerçevesinde uygulandığını her nedense göz ardı edildiğini anlatmaya çalıştım.

Ama Tarım Bakanının bir konuşmasını duyunca bu konuda haklı olduğumu KOMPLO teorisi olmadığını düşünmeye başladım. Ülkenin DPT (devlet planlama teşkilatını) lağvedenler; bırakın 5 yıllık planlamayı bir (1) yıllığını bile yapamayanların ve hayata geçiremeyenlerin 2050, 24 yıl sonrası için demeç vermesi garip geldi.

Dünya nüfusunun 2050 de 10 MİLYAR,  TÜRKİYE nüfusunun 210  MİLYON  bununda 105 Milyonunun MÜLTECİ,105 Milyonunun Türk olacağını açıklaması dikkatimi çekti.2050 yılına kadar 24 senede yılda ortalama 5.000.000 mülteci demektir.

Daha da garibi Türkiye de her ne kadar misafir olduklarını iddia etseler de bu sefer mülteci geleceğini bilmesi idi. Burada eksik kalan konu hangi ülkelerden 105 milyon geleceğini söylememiş olmasıdır

Bu tür demografik değişim işaretlerine Komplo teorilerinde, yabancı yayınlarda sık sık rastlıyoruz.

Şurası da bir gerçek ki zaman içinde bu komplo teorileri gerçekleşiyor ve önümüze çıkıyor. O zaman komplo teorisi değil de geleceği şekillendirmek için yapılmış simülasyonlar olarak görmekte mümkün değil midir? Simülasyonda amaca ulaşmak için bekler gerekli değişiklikleri yapar başka bir yoldan herhangi bir zamanda ulaşabiliriz. Bilgisayar oyunlarında da bu böyledir.

Biliyoruz ki Dünya nüfusu azaltılmaya çalışılıyor ve açıkça ifade ediliyor. Bunun nasıl olacağı, neler yapılacağının planlandığını da  yayınlardan biliyoruz. 1950 yıllardan beri sürekli olarak yayınlanıyor ve bu yayınlar gelişmelere göre değiştiriliyor. Ama hedef aynı değişmiyor. Planların çıkış noktaları da aynı.

Bunu hedef ülke yöneticilerine yönetimlerine nasıl aktarılıp kabullendirildiği ayrı  bir soru gibi duruyor

(Anadolu, Türkiye Türklerin elinde kalmayacak kadar değerli) CHURCİLL bu cümle her şeyi açıklıyor. İklimsel değişimler sonucunda 35-45 paralel arasının yeşil kalacağı biliniyor. Bu alan yeraltı yerüstü kaynakları, su, ENERJİ açısından zengin ve tarıma elverişli.

Ayrıca Çin'in ‘YEŞİL YOL’ projesi de bu yerlerden geçtiği unutulmamalıdır. Eğer bu yerler Türklerin elinde olur kullanamazlarsa gelecekte sıkıntıya düşeceklerinin farkındadırlar. Bu bölgede SU, Hakimiyet savaşları sürmekte ama hala istedikleri sonucu da alamamaktadırlar.

Hele Ulusal güçlü Türk Devleti gelişmiş bilinçli bir ULUSTAN savaşla bile bu Toprakları alamayacakları- nın farkındalar.

Bunun için NÜFUS yapısının değiştirilmesi gerekmektedir. Ekonominin,  Eğitimin bozulması bu arada ORDUNUN  zayıflatılması sömürge ve kapitülasyonları getirme isteği ile amaca ulaşmak hesaplanmak-tadır.

IMF yalvar yakar alınan kredinin şartlarından biri de 11 Milyon mültecinin tarım alanında istihdamıdır.

Ülkemizi Mülteci cennetine çevirmelerine izin vermeli miyiz????.... Bize sorup mu getiriyorlar, yük Türk Milletinin üstüne kalacaktır.

Gelenler ayrıca bize yabancı örf ve adet, kültürlerini getirip dayatacaklardır bunu ister miyiz?.

Hala olanlara bakmakta  anlamamakta da direnecek miyiz?

                                                                                                                            TURGUT  SIDAL