Son yıllarda ülkemizde bir yandan ekonomik kriz öte yandan afetler yakamızı bırakmadı.

19 Kasım da   yağmur ve fırtınayla başlayan günümüz,  derelerin taşması, denizde beş metreyi aşan dalgalar nedeniyle afete neden oldu.

Çarşı içindeki dükkanlar sular altında kalırken  denizde de bir gemi ikiye bölünerek karaya oturdu. Bir gemi de mendirek açıklarında 12 mürettebatıyla battı.

İlçemiz afet bölgesi ilan edildi.

"Sil baştan başlamak gerek bazen" der ya şarkı ... Bağıra bağıra o şarkıyı söylüyorum/z bu günlerde.Ve herkes bir ucundan tutup tekrar daha güzel, daha yaşanası yapma çabasında şehrimizi.

Bir hafta sonra inebildim çarşıya ve o çok sevdiğim sahile...Çarşı esnafı, dükkanlarını temizleme,  mallarını kurtarma, zararlarını en aza indirmek için yok pahasına satış yapma çabası içinde

Geçmiş olsun.

Geçmiş olsun.

Geçmiş olsun.

Sözle geçmeyeceğini biliyoruz tabii ki. Bizim çabamız, kayıtsız kalmamak, bir nebze olsun kolaylamak umuda açılan yolu...

Sahilde, benim canımı en çok acıtan ağaçlardı. O koca  çınar ağaçlarının kökleri  yalvarır gibi gökyüzüne dönmüştü.

Kimi ağaçlar kesilmek zorunda kaldı, kimisi hala  toprağını bekliyor..

Yanından geçerken ağaçların çaresiz  görüntülerinde kaldı yüreğim,içim acıdı.

İçim acıdı,  daha üç gün önce çay içtiğimiz kafenin tarumar olduğunu, kahkahaların dev dalgalarla sürüklenip taş duvarlar altında kaldığını görünce, yüreğim yandı .

Tabii ki iyileşeceğiz.

Daha güzele daha iyiye doğru gitme

umudumuz hep cebimizde.

Benim  kadar şaşkındı  kediler de  devrilmiş masaların, taş toprağın içinde,  öylece durup çalışmaları izliyordu.

İnsanlar  yoktu masada, yiyecekler yoktu. Yerini koca koca kamyonlar kepçeler almıştı.

Denizin istemediği, bunlar benim değil, diyerek kıyıya fırlattığı ne kadar çer çöp varsa, bir taraftan onlar toplanıyor bir taraftan da sahil tekrar eski düzenine getirilmeye çalışılıyordu.

İsimlerinde, renklerinde, kaybolduğumuz sandallarımız, şimdi yaralı birer kuş gibi,kıyıda  tamir olmayı, tekrar denize kavuşmayı bekliyor.

Sandalların ana kucağı çekekler de yaralarının  sarılmasını bekliyor.

Şehrin her yanında ayrı  hüzün her yanında ayrı  çalışma  var.

Umutla dedim ki ;

Çekeklerimiz yine sandallarla dolacak, insanlar keyifle gezecek sahil boyu, ağaçlarımız buluşacak toprakla ,sarılacak elbet yaralarımız.

Aldıysak dersimizi,  yine çay, simit, keş  yapacağımız günler yakındır.

Şunu unutmamız gerekir ki

suçun yarısı ,rüzgarın ,yağmurun denizinse, yarısı da bizimdir.