Ülkemizde dört  yıllık ve iki yıllık yüksek okul veya üniversite diplomalarına sahip olanların sayısı artmakta ama kalite azalmaktadır.

Bu gençlerin çoğu iş bulamamakta adı üstünde EĞİTİMSİZ İŞSİZLER ordusu çoğalmaktadır. Üniversite diploması ile amelelik, kağıt toplayıcılık gibi işler yapan ülke konumundayız. Bu  genç kitle içinde ancak ihtiyaç bulunan alanlarda iyi eğitim alan ve iyi olanların iş bulma ihtimali vardır.

Bir müddet sonra bu insanlar da beyin göçü olarak yurt dışına gitmektedirler.

İleri teknoloji üretecek vasıflı insanların yurt dışına göçmeleri teşvik edilmiştir… Geri dönmeleri ise bugünkü şartlarda hayaldir. Çünkü ülkede hiçbir yatırım kalmamış, çalışır fabrikalar ranta peşkeş çekilmiş hurda diye satılmıştır.

Hakim olduğumuz alanlardan bile çıkmak zorunda kaldığımız gerçeği inkar edilemez. Örneğin; Ortadoğu şeker piyasası elimizdeyken ithal eder duruma gelmemiz mevcut birkaç şeker fabrikasını kapatmamız da manidardır.

Mercimek üreticisi iken Kanada’dan mercimek, Etopya Somali gibi az gelişmiş Afrika ülkelerinden SAMAN ithal etmemiz de düşündürücüdür.

Ülkede TARIM YOK OLMUŞ, ülkenin omurgası ORTA SINIF ortadan kalkmıştır. Bu sadece bizde değil yavaş yavaş batıda ve tüm dünyada oluşturulmaktadır. Orta sınıfın geliri azınlığa yönelmiş, aynı kesimin geliri de geçmiş yıllara göre katlanarak artmıştır.

Mevcut sistemin toplam kazancı eşit paylaştırmaktan çok istediği yöne transfer etmesi en önemli noktadır. Bundan sisteme destek verenlerin de payı olduğu açıktır. Kendilerinin de alta düştüklerinin farkına varmamaları da ayrıca ilginçtir.

Bu sistemde bazı kişi ve gruplar herşeyi ele geçirecek ve herşeye hakim olacak konumdadırlar.

Halkımız; dikkatini bugün çelişki dolu ortamda uzun vadeli düşünmekten ziyade o anki koşullara odaklanıp menfaatini düşünmektedir.

Bu da ego, bilinçsizlik BİZ OLMAKTAN KAÇMA olarak karşımıza çıkmakta, geleceği tehlikeye atmaktadır. Kişisel ve uzun vadeli menfaatler öne çıktığında ülke menfaatlerinin tehlikeye girdiği bilinmektedir.

Ülke yerinde saymaya, dalgalı denizde küreksiz sandal gibi dalgalarla savrulup oradan oraya belki bir hazin dalga ile batmaya gidebilir..

Tıp konusu kaosa dönüşmüş; iyi yetişmiş uzman kadroların yurt dışına gitmeleri teşvik edilmiş, yerine yaş haddinden emekli edilen, çalışamayacağı kabul edilen  doktorlar Bakanlıkça yeniden göreve çağrılmış buna ancak %30 cevap alınmıştır. Acil ihtiyaç duyulan bazı branşlarda geri dönüş olmamıştır.

Erken emeklilik dayatması ve uygulanması ile iş tecrübesi ve işyerine sadakati olan insanların bilgileri ve kazandıkları beceriler gözardı edilmiştir. Bu da globolizm adı altında ülkenin fabrikalarının kapatılmasıyla alt yapının çökmesine neden olmuştur.

Gençlere iş alanı kalmamıştır.

Bu işlem hala mevcut fabrikalar ve işletmelerde devam etmekte, birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Yeni kuşak eskilerin kendilerine itiraz etmelerini istememekte, söyleneni de sonuçlarını hesaplamadan yapmaktadırlar.

1980 / 90 yıllarında yapılan araştırmada krizde personel çıkarıp kar edeceğini düşünen firmaların zarar ettiği görülmüştür. Aynı durum günümüzde hala geçerlidir. Ülkede iş çeşitliliğinin ortadan kalktığı, işsizliğe neden olduğu açıktır. Belli sektörlerde iş olanağı olmakla beraber gittikçe kısıtlanmaktadır.

İnsanlar artık yaşamları için ENDİŞE içindedirler dolayısıyla geleceği düşünmemektedirler

Bu endişenin nasıl (D)evrileceği zamanla ortaya çıkacaktır.

Turgut SIDAL