2018 bitti bitmesine de gazetecilerin, yayıncıların çilesi hiç biteceğe benzemiyor. Gazetecilerin, yazarların, yayıncıların bir ayağı artık ikinci adresleri olarak belledikleri adliyelerde. Dolar artışı nedeniyle kağıt sorunu yaşayan gazeteler, dergiler, kitapçılar zorluğu aşmanın çarelerini araya dursunlar, bir yandan da haklarında açılan davalardan para cezalarına hüküm giyiyorlar. Sektörde kimi küçülmeye, sayfa eksiltmeye giderken, bir kısmı da kepenk indiriyor. Basın emekçilerinde işsizlik giderek daha büyük boyutlara ulaşıyor, iktidar çevreleri ileri demokrasinin en iyi örneklerinin Türkiye’de olduğunu söylese de ülkede yaşanan gerçekler bu tür söylemleri doğrulamıyor. Düşünceyi ifade etmenin suç, eleştirel haberciliğin suç, barış istemenin, hak talep etmenin suç sayıldığı bir ülkede demokrasiden söz edebilmek mümkün mü? Kaldı ki RTÜK gibi iktidarın sopası bir kurumun TV’lere, radyolara yağdırdığı haksız, ölçüsüz para cezalarına, yayın yasaklamalarına ne demeli! Sahi RTÜK demişken, bu kurulda yer alan muhalefetin üyeleri ne iş yaparlar doğrusu merak ediyorum. Yetmiyor bir de “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu” var ki onlar da yerel basına kan kusturuyor. Yayın yasaklamada, kitap toplatmada fevkalade becerikliler. Sözü geçen kurumda gazeteci kuruluşlarından da üye var. Onlar meslektaşlarının yapıtlarına bu kıyım yapılırken üç maymunu mu oynar?
Biliyorsunuz koca Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasında dalkavukluğun, muhbirliğin de azımsanmayacak büyük bir payı vardır. Şimdilerde hem kişi bazında hem kimi kurumlarda yeniden hortladı. Üstelik inceliği olmayan kaba bir yalakalık durumu var. İktidara güç vereyim derken iktidar için telafisi zor durumlar yaratıyorlar.
2019’a adım attık. Dostlarıma 2018 yılı yaşadıklarımızın en kötüsüydü dedim. Umarım haklı çıkarım. Hoş burası Türkiye belli mi olur...
Bu haftaki yazımı da bir şiirle sonlayayım istedim. Filistinli Usta Şair Mahmut Derviş’in “Dönecekleri Beklerken”başlıklı uzun şiirinin bir bölümünü sizlerle paylaşıyorum. Şiirin çevirisi: A. Kadir/Afşar Timuçin’e ait.  Filistin halkının büyük şairine saygıyla…
Bizimkilerin çadırları kurulmuş kumlar üstüne,
ben uyanığım, yağmur uyanık,
Odiseus’un oğluyum ben, kuzeyden haber bekleyen,
bir gemici çağırdı beni, gitmedim,
bağladım gemileri kalın halatlarla,
çıktım tepesine bir dağın.
- Ey kaya,
babamın, üstünde dua ettiği kaya,
satmam seni altın dökseler önüme,
bağrında hep böyle sakla başkaldıranı, ey kaya!