ABİDİN DİNO
Turgay OLCAYTO
Ülkede belki her şey iyiye gitmiyor. Demokrasiyi kurum ve kuralları ile işletebilmek için atılan adımlar yavaş. Sanki birileri toplumun çağdaşlaşmasını kösteklemekle görevlendirilmiş. Bilime, sanata, yazıya çiziye, kültüre, tarihsel mirasa, modern kentleşmeye boş vererek dışa bağımlı bir ekonomi ve faydacı metotlarla günü kurtarmaya çalışıyorlar. Buna karşın ülkede iyi giden şeyler de var. Toplumun genç dinamizmi örneğin; beni umutlandıran. Genç tiyatrocu, sinemacılar, yazı çizi alanında gençlerin yaratıcılığının giderek öne çıkması, müzikte yurt içi ve dışında seslerini duyurmaya başlayan genç yeteneklerimiz. Bir de son yıllarda özel sektörün de devreye girmesi ile müzeciliğin gelişen konumu. Yeni kuşaklara unutturulmaya çalışılan Türkiye?nin yüz akı sanatçıları, bilim insanları bu müzeler aracılığı ile gençlerle buluşuyor. Devlet baskısı ile bunaltılan, bir bölümü yurt dışına çıkmak zorunda bırakılan sanatçılara belki de bu ülkenin bir özür borcu ödeniyor. Aslında gönül bu yüzleşmeyi özel sektörün bir bölümünün değil, devletin yapmasını isterdi. Yanlıştan dönmenin erdemini devletten beklemek yurttaşın hakkı değil mi?
Sabancı Müzesinde Abidin Dino sergisini gezerken düşündüm bunları. Bu topraklarda yetişen, ancak sanatını özgürce yapması engellendiğinden yurt dışında yaşamayı seçen Dino?nun yapıtlarını hayranlıkla, gururla izledim. Dino çok yönlü ve üretken bir sanatçı. Bir ressam, illiüstratör, karikatürist, sinema yönetmeni, tiyatrocu, dekoratör, yazar ve gençlik dönemlerinde ise gazeteci. Dino, toplumcu dünya görüşünden hiç ödün vermeden sürdürmüş çalışmalarını.Leningrat?ta sinema dünyasının gizlerini öğrenir. Bu açıdan bakıldığında1966 dünya kupasını konu alan ?Gol ? filminin yönetmenliğini üstlenmesi yadırganmamalı. Paris?e geldiğinde henüz 24 yaşındadır ama sanat rüştünü kanıtlamıştır. Getrude Stein?ın ünlü ?Faust Operası?nın dekorlarını hazırlar. Fransada Picasso, Malraux, Tristan Tzara, Aragon, John Berger gibi dönemin saygın ressam, sanat eleştirmeni ve yazın insanları ile tanışır, onlarla kopmaz dostluk bağları kurar. Büyük Türk şairi Nazım Hikmet sürgün yıllarında yanındadır,arkadaşlığını ve desteğini eksik etmez.
Kendini sürekli yenileyen bir sanatçı Abidin Dino. Yetiştiği doğu kültürünü yadsımadan yüzünü.batıya dönmeyi bilmiş. Dünyada ve sanattaki gelişmelere hep açık olmuş. Kendi deyimiyle, ?Dünyayı değiştirebilecek her önemli olayda kağıdı, kalemi ve fırçasıyla hazır bulunmayı? yaşam biçimi seçmiş. Üretmeyi, ürettiklerini dostları ile paylaşmayı ilke edinmiş.
Serginin tanıtım broşüründen alıntıladığım satırlar Abidin Dino?yu anlatmaya yetiyor: ?Gogol?ü Rusça?dan, Rimbaud?yu Fransızca?dan, Homerus?u Yunanca?dan ve Dante? yi İtalyanca?dan okuyan bir Türk sanatçısı. ?Erken uyanmış? ve tüm yaşamı boyunca uyanık kalmış.?
Abidin Dino için, Sabancı Müzesinde hemen tüm yapıtlarının bir araya getirildiği geniş kapsamlı, özenli bir sergi hazırlanmış. Saatin nasıl geçtiğini anlamaksızın üç saat boyunca dolaşmışım. Bir çok not almışım. Bir yazı çerçevesine hangisi sığar ki. Görmek gerek. 50?li yıllarda yapmaya başladığı işkence resimlerini, 58 de Mao?nun uzun yürüyüşünü, 68 olaylarını yansıttığı resim ve çizimlerini, imgeleminde yarattığı çiçek resimlerini, elini attığı her nesneye hayat verdiğini kanıtlayan küçüklü büyüklü yapıtlarını. Zaman ne acımasız. Yitireli 14 yıl olmuş. Sabancı Müzesinden, Dino için kotarılan muhteşem sergiden ayrılırken onunla aynı çağı paylaşmış olmaktan duyduğum mutlulukla doluydum. Uzun yürüyüş resimleri arasında yer alan bir tablosuna Nazım Hikmetin yazdığı dizeleri mırıldanarak müzeden çıktım. Güneşli güzel bir gündü.Yürüdüm:
Bu adamlar, Dino
Ellerinde ışık parçaları,
Bu karanlıkta, Dino,
Bu adamlar nereye gider?
Sen de ben de, Dino,
Onların arasındayız,
Biz de, biz de, Dino
Gördük açık maviyi...
Yorumlar