“Özrünüzü kabul ediyorum ama sizi affedebileceğimi sanmıyorum”

Japonya’da bir zindanın karanlığından geriye bu söz kaldı…

Geçen hafta Lefke Haber TV’de ve Oksijen Gazetesinde (28 Ağustos-4 Eylül 2025) “Haksız Yere Tutukladıkları Adamın Mezarında Diz Çöküp Özür Dilediler” başlıklı bir haber yayımlandı... Aşağıya aynen alıntılanan bu haber Japonya’da devlet görevlilerinin özür ve af dilemesiyle ilgiliydi….

“Japonya’da en üst düzey kolluk kuvveti yetkilileri, haksız yere tutuklandıktan sonra cezaevinde ölen iş insanının mezarına gitti, canlı yayında ailesinden af diledi.

Japonya’nın en üst düzey kolluk kuvveti yetkilileri, yanlış yere tutuklandıktan sonra cezaevinde geçirdiği aylarda ölen iş insanı Şizuo Ayişima’nın mezarı başında özür diledi.

Ayişima, makine firması Ohkawara Kakohki’nin daha sonra düşürülen suçlamalarla aylarca haksız yere tutuklu kalan üç şirket yöneticisinden biriydi. Japonya’da uzun süredir insan hakları grupları, insanların davaları görülmeden önce uzun süre tutuklu kalmasına izin veren yasaların kaldırılmasını talep ediyor.

Tokyo polisinden, başsavcılıktan ve Tokyo savcılığından üst düzey yetkililer pazartesi günü Ayişima’nın ailesini ve mezarını ziyaret etti. Japan Times’ın haberine göre yetkililer mezarın önünde diz çökerek dua etti.

Tokyo Polisi Genel Müdür Yardımcısı Tetsuro Kamata, aile ile yaptığı 1 saatten uzun süren görüşmede “Yasa dışı soruşturma ve tutuklama gerçekleştirdiğimiz için içtenlikle özür dileriz” dedi.

Görüşme televizyon kanallarında canlı yayınlandı. Ayişima’nın eşi, “Özrünüzü kabul ediyorum ama sizi affedebileceğimi sanmıyorum” dedi.

Üç yönetici Mart 2020’de gözaltına alındı ve haklarında “biyolojik silah üretme kapasitesine sahip sprey kurutucuları yasa dışı yollardan ihraç ettikleri” suçlamasıyla dava açıldı. Şirketin ürettiği sıvıyı pudraya dönüştüren sprey kurutucular askerler tarafından da kullanılıyor.

Yöneticiler ihracatın yasal olduğunu savunuyorlardı.

Ayişima’ya 2020’de mide kanseri tanısı konuldu ancak savcılar, kanıtları yok edebileceği iddiasıyla serbest kalmasına izin vermediler. Ayişima, bir ay sonra hastaneye kaldırıldı.

İki meslektaşı Şubat 2021’de Aishima ile görüşmemeleri şartıyla serbest bırakıldı ve aynı ay içinde ölmeden önce onu görmeleri engellendi. Savcılar, Ayişima’nın ölümünden sonra suçlamaları düşürünce ailesi ve iş arkadaşları yetkililere dava açtı. Tokyo Yüksek Mahkemesi soruşturmanın, tutuklamanın ve suçlamanın yasa dışı olduğuna ve kanıtlarla desteklenmediğine karar verdi. Şirketin açtığı dava sonucunda 2021 yılında yetkililerin Okkalara Kakohki’ye bir milyon dolardan fazla tazminat ödemesine karar verildi.”

Japonya’da tutuklama 10 günle sınırlıdır ancak gerekli görülmesi halinde 10 gün daha uzatılabilir ve tutukluluk 23 güne kadar uzayabilir.

Özür dilemek…. Affetmek….

Affetmek denilince, neyi affetmek? İşlenmiş suçların varlığı karşısında affetmek nedir?

“(Jacues) Derrida’ya göre ister gündelik hayatta işlenmiş kişisel bir hata ya da suçun, isterse devletlerin, orduların, egemenlerin insanlığa karşı işlediği suçların karşısında af, eğer bir alışveriş ekonomisi içinde işleniyorsa, yani af dilemenin altında bir beklenti, karşılığında getirmesi umulan bir armağan varsa gerçek af değildir. “Gerçek af, affedilebilir olanı değil, affedilemez olanı affetmeyi gerektirir.” (…) Oysa Derrida’nın peşinde olduğu af “tarihsel zamansallığın olağan akışını kesintiye uğratacak” bir aftır.”[i]

“Affedebileceğimi sanmıyorum” demek affedilenin özür dilemeyi kabul etmesinden daha farklı bir davranış biçimidir. Tıpkı affedilen affedilmediği müddetçe kendini özgür hissetmeyeceği gibi affeden de affetmediği sürece kendini özgür hissetmeyecektir. Picasso, diktatör Franco’yu yaptıklarını affetmemiştir. İspanya’ya hediye ettiği “Guernica” tablosunun Franco ölene kadar İspanya’ya girişini yasaklamıştır.[ii]

V. Jankelevitc’in”in “Bağışlama Ölüm Kamplarında ölmüştür” sözünü en başa yazan Hatice Çoban Keleş “Ölüler Adına Konuşulabilir mi?” başlıklı yazısında Yunancadaki apologia’dan türemiş olan özür (apology) sözcüğünü önceleri hukuki anlamda kullanıldığına değiniyor. Suçlamayı yapan kişinin konuşması “logos”, bu suçlamalara karşı yanıt veren kişinin savunması ise “apo-logos” olarak açıklanıyor.[iii]

Sonra yazıda, “özür çağı” olarak adlandırılan çağımızdaki bazı “özür” örnekleri veriliyor…

7 Aralık 1970 tarihinde Batı Almanya Başbakanı Willy Brant, Varşova Yahudi Gettosu kurbanları için yapılmış anıtın önünde dizleri üzerine çöktü, ellerini birleştirerek ve başını öne eğerek özür diledi… Bu bir başlangıç oldu. Soykırımda hayatını kaybeden Yahudilerden af dilenen bir özür olarak görüldü.

13 Şubat 2008’de Avustralya Başbakanı Kevin Rudd, Aborjinler ve Torres Boğazı Adaları halkından özür diledi

4 Mart 1990’da Şili Cumhurbaşkanı Patrıco Aylwin; diktatörlük döneminde baskılara maruz kalan kurbanların ailelerinden af diledi.

13 Nisan 1990’da Doğu Alman Parlamentosu aynı şekilde bir “özür” yayınladı.

17 Şubat 2000’de Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau İsrail parlamentosunda Soykırım için özür diledi.

1 Mart 2010 tarihinde Sırbistan Parlamentosu; devletin Serebnitsa’da 1995 yılında 8.000 Bosnalı Müslüman’ın katledilmesini engellemekteki başarısızlıklarından dolayı özür dileyen bir kararı kabul etti...

İngiltere Başbakanı Tony Blair, 21 Eylül 2011’de Kuzey İrlanda’daki Kanlı Pazar katliamından dolayı hükümet ve kendi adına özür diledi ve tazminat ödeneceği açıklandı.

Özür dileme çağında yaşanan acıları affetmeden umutlu olmak yas tutmaktır. Umut nereden doğar belli olmaz. Bir kuytu karanlıkta, bir zindanda bile hayat bulabilir…

O hayat bir Japon gülü bile olabilir!

“Kimi insan Japon gülü gibidir.” diyen İlhan Selçuk 1 Ocak 1988 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlayan “Japon Gülü” başlıklı yazısında umutları ve çiçekleri yazmıştı…

“Kimi çiçek zorda açar.

Kayalık dağ yamacında, kızgın çöl kuraklığında, pis kokulu bataklıkta, ulu bir ormanın güneş girmeyen kuytuluğunda, hiç umulmadık bir yerde rastladığım çiçek zindanın dibinde bembeyaz dişleriyle gülümseyen umut gibidir.

Japon gülünün açması için ne ağaçların dallarına su yürümesine ne toprağın buram buram bahar kokmasına, ne doğanın içten içe kıpırdanmasına gerek var.

Zor günlerin çiçeği Japon gülü.”

Zindanda bile ortaya çıkabilen ve gülümseyen çiçektir Japon Gülü…

Ne kadar çok insan hapiste…İçlerinde çok hastalar, hasta olanlar var.

İlhan Selçuk otuz yedi yıl önce yazmıştı; içeridekiler “Japon gülleri gibiler …”

Dışarıdakiler ve içeridekiler olup bitenleri duydu, gördü, dinledi…

Affedilen ile affedenler arasındaki görüşmeler televizyon kanallarından canlı yayınlandı. Sonunda devlet yetkilileri hapiste öldürülen Şizuo Ayişima’nın mezarı başında diz çöktüler, dualar okudular.

Tokyo polisinden, başsavcılıktan ve Tokyo savcılığından üst düzey yetkililer “Yasa dışı soruşturma ve tutuklama gerçekleştirdiğimiz için içtenlikle özür dileriz” dediler!

Ayişima’nın eşinden yanıt:

“Özrünüzü kabul ediyorum ama sizi affedebileceğimi sanmıyorum”


[i] Hazal Halavut. Felaket affedilebilir mi? Psikeart.Sayı 47.Sayfa 62. Yıl 2016.

[ii] Şule Ağayar Özkan. Affetmek Özgürlüktür. Psikeart Sayı 47 Age. Sayfa 94.

[iii]Hatice Çoban Keleş “Ölüler Adına Konuşulabilir mi?”. Affetmenin Politikası. Dipnot Yayınları. 2023. Sayfa 295 ve devamı…