Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 102. yıldönümünde düzenlenen 29 Ekim Özel Programı’ndaki konuşmasında; ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ vurgusu yaparak, Cumhuriyeti cumhurla ve demokrasiyle taçlandırma yolculuğunun azim ve kararlılıkla halen devam ettiğini söyledi.

“Cumhuriyeti, demokrasi ile taçlandırma” sözünü ilk defa duydum. Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan ve ekibi önümüzdeki günlerde demokrasi konusuna çokça vurgu yapacaklar.

***

2002 yılında parti kurarken “Adalet ve Kalkınma Partisi” dediler.

“Adalet” dediler; Bugün, 23 yıl sonra herkes adaleti arıyor.

“Kalkınma” dediler; Bugün sadece onlara yakın olanların kalkındığını, halkın yoksullaştığını gördük.

“Parti” dediler; Başlangıçta olan seçimlerin “atama” ya dönüştüğünü, atamaların ise akraba görevlendirmesine doğru gittiğini görüyoruz.

***

“Ortak akıl” dediler; Tüm yetkiyi, her şeyi bilen tek adama verdiler.

“Barış” dediler; Muhaliflere söylenen sözleri yazmaya utanıyoruz.

“Komşularla sıfır sorun” dediler; Hepsiyle sorun yaşadık, bazıları dağıldı, sınırlar değişti.

“Refah” dediler; Sosyal yardım alanların sayısı artmaya devam ediyor.

“Din, iman, ahlak” dediler; Her taraftan yolsuzluk fışkırıyor.

“Özgürlük” dediler; Cezaevleri dolu. Evlerde kelepçeli tutuklular var. Ülke açık cezaevine döndü, desek abartı olmaz.

***

Şimdi; “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyorlar. “Cumhuriyeti, demokrasiyle taçlandıracağız” diyorlar.

Öyle anlaşılıyor ki, yeni bir seçim sürecinin başındayız. Bu ifadeleri sık sık duyacağız.

Şimdi; Hakimiyet ve demokrasi, ifadelerini kendilerince tanımlayacaklar.

Muhalefetin sık sık kullandığı bu kavramların içini boşaltmaya çalışacaklar.

Çünkü Cumhuriyeti, demokrasi ile taçlandırma hedefi; Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “muasır (Çağdaş) Medeniyet” hedefine ulaşma yolundaki en büyük adımdır.

Emperyalist devletler, ülkemizin bir dünya devlet olmasını istemiyorlar.

Onlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu coğrafyada sıradan bir devlet olmasını ve kendilerinin taşeronu gibi davranmasını istiyorlar.

Onun içindir ki, demokrasi yerine bu ucube sistemi dayattılar.

***

Önümüzdeki seçimler için siyasi partiler yeni bir saflaşma sürecine giriyor.

Türkiye, bir dünya devleti olma yolunda Atatürk’ün gösterdiği hedefe mi yürüyecek, yoksa tek adam yönetiminde bölgede bir taşeron devlet mi olacak?

Üçüncü bir yol görünmüyor.

İktidar olma yolunda yüzde 50+1 şartı, ister istemez cepheleşmeyi dayatıyor.