Rizeli bir dostum ile konuşuyoruz: -Ah şimdi feribot seferleri olsa da, Trabzon’a veya Hopa’ya gitsem. Trabzon-Rize arası iki adım. Geze geze gidersiniz sahil yolundan. Otoban gibi yol. Gerçi yol üzerinde bir çok kırmızı ışık araçların ulaşım mesafesini uzatıyor ama olsun. Yol fıstık gibi. Her zaman olduğu gibi, yaya yolu tabi ki yok. Bir de o yol boyunca demiryolu döşenseydi değmeyin keyfine. Devrim olurdu devrim. Doğu Karadeniz’in yolları daha az eskir ve ulaşım hareketine demiryolunun katılmasıyla cazibesi artar ve yatırımcıların da iştahını kabartırdı. Her güzelin bir kusuru vardır. Olsun. Yapana helal olsun. Mesut Yılmaz’ı bir kez daha takdir ettim bölgesine yaptığı yatırımlar için. Ya biz ne alemdeyiz? Bizim Zonguldak’ın yolları fıstık diye bir kavramı hiç tanıdı mı? Bırakın fıstığı da, kara mancarın yemeğini yapabildi mi? Yoo!.. Doğu Karadeniz’in siyasetçileri bölgelerine yatırım yapıyor. “Yırtarım dağları enginlere sığmam” diyor ve yönetenlerin dikkatini sürekli kendi bölgelerinde tutmayı beceriyorlar. Kimse kızmasın. Bükemediğin bileği öpeceksin. Alkışlayacaksın. Doğu Karadeniz’in bu uyanıklığını ve iş bitiriciliğini bir gün (belki dedemin dedesinin emicesinin oğlunun büyük babasanın dayısı görür) bizde görebilme şansını buluruz. Hayali bile ne tatlı. Ne hoş.. Batı Karadeniz illeri, ilçeleri ve beldeleri arasında otoban yollar. Demiryolları. Allah!.. Düşünebiliyor musunuz? Bir anda dalıp gittiniz hemen. Hayal ağabeycim ablacım hayal. Mesela yani… Doğu Karadeniz’in hırçın ve uyanık siyasetçileri bölgelerinde yan gelip yatmadan ve taşı sıkıp suyunu çıkartıp bal ile karıştırarak topluma hizmet olarak sunarken, bizimkiler niye yan yana dizilerek yan gelip yatıyorlar? Sebep? Bilgisizler mi? Beceriksizler mi? Okumaları mı eksik? İnançları mı? Sebebi nedir? Batı Karadeniz’de ve hele ki Emeğin Başkenti Zonguldak’ta niye biz bir seferberlik göremiyoruz? Bilgi desen var. Tahsil-mahsil kapı gibi diplomalarla duvarlarda asılı. Eh inançları kırkbirkereden çok çok fazla. İktidarsa iktidar. Makamsa makam. Boy ise boy. Gövde kol ve bacak da sağlam. Ama icraat yok. İktidardaki iktidarsızlar. Veya iktidardaki iktidarlılar da, iktidar güçlerinin meyvelerini Zonguldak’tan esirgiyorlar. Bilmiyorum nereye ne yapıyorlar. Bildiğin Zonguldak hizmete aç. Büyük beklentileri var. Seçiyor da. İstese de istemese de seçip gönderiyor Ankara’ya. Doğu Karadeniz’deki akıllı siyasetçilerden bir hayli eksikleri var. Doğudakiler çalışıyor, bizimkiler yatıyor. Üretim sıfır. Sadece laf. Açılış-maçılış. Bu sezon bol bol hamsi yedirmeli bizim siyasetçilere. (hamsi de bir gecede kayboldu bu aralar, balıkçılar kan ağlıyor) Uykudan uyansınlar. İşi bilmenin uyanıklığını bizim bölgemiz için de göstersinler. Bu yörenin insanın oyunu almanın sorumluluğu içinde iş bitirsinler. Bu iş, özel değil. Toplumsal toplumsal… Yani, toplumun tüm kesimlerinin yararlanabildiği işler. Rizeli dostum ile bunları söyleştik. O, Rize’ye 3-5 yılda bir gider. Rize’ye her gidiş gelişinde boğazları kuruyormuş. Neden Zonguldak’ın yollarından eşek geçmez diye? Ne yapalım biz de buna layığız herhalde…