Ulu Önder Atatürkün el yazısı ile yazılmış 1930 yılında Çalışma Hayatı ile ilgili bir sözü ile işçi- işverenlere ve bağlı oldukları sendikal kuruluşlara Merhaba demek istiyorum.
Neticesiz uğraşmak çalışma sayılmaz.Hiçbir şey yapmamak, yahut neticesiz, manasız şeyler yapmak,Çalışma Kanununa karşı büyük kabahattir
Dünyada Sanayileşme süreci ile başlayan işçi- işveren ilişkilerinin yasal güvenceye bağlanması çalışmaları, Ülkemizde de 200 yıllık bir değişim ile İş Hukuku Tarihini oluşturmuştur.
Bu çalışmada ÖNDERin Penceresinden işçi - işveren ilişkilerinde yasal dayanak olacak
Uzmanlara göre ÇUVAL YASA da denilen TORBA YASA ile değişiklik getirilen
4857 Sayılı İş Yasası,5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışan ile Çalıştıranlar arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Yasa, 854 sayılı Deniz İş Yasası ,2821 sayılı Sendikalar, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası ve bunlara ilişkin tüzük ve yönetmeliklerin taraflar için getirdiği hak ve yetkileri incelemeden Cumhuriyet öncesi ve sonrası yazılı kaynakları sunmak istedim.
Bildiğiniz üzere 1829 yılında Kdz.Ereğli İlçesi Kestaneci köyünde Uzun Mehmet tarafından taşkömürünün bulunması ile Zonguldak İli , bana göre ilk yazılı kaynak sayılacak Havza Hukukunu oluşturacak birçok yasal düzenleme ile Türk İş Hukuk Tarihine önemli katkıda bulunmuştur.
Tanzimattan önce; Çalışma Hayatına Örf ve Adet Hukuku hakim olmuş,mesleğe veya sanata girme ve ilerlemede gerekli koşullar FÜTÜVVETNAME denilen bir kaynakta toplanmıştır.
Küçük sanayi ile uğraşan esnafın dini amaçla oluşturdukları ahilik teşkilatı,kendi sanatından olanlarla yardımlaşma ve dayanışma ilkesine dayanmaktadır. Zaviye denilen esnaf birliklerinin yerini daha sonra localar almıştır.
Bu dönemde Ereğli kömür havzasının yabancı sermaye tarafından işletilmesiyle işçilerin çalışma koşulları hayli kötüleşmiş,iş kazalarında önemli artışlar olmuştur.Yabancı Şirketler karlarını arttırmak için işçi ücretlerini düşürmüş,çalışma ortamlarını iyileştirme yönünde yatırım yapmamışlardır.Yabancı Şirketlerin bu tür kötü uygulamalarının nedeni Havzada yasal düzenlemenin olmamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Kömür havzasının ilk işletmecisi İstanbuldaki birkaç Galatalı Sarraf tarafından oluşturulan Kömür Kumpanyasıdır.Kumpanyanın sözleşmesi 1851 yılında feshedilerek havza yönetimi Bahriye Nezaretine verilmiş ve Maden Nazırlığı kurulmuştur.Maden Nazırlığı ve Ereğli Kaymakamlık görevine getirilen Dilaver Paşa, 1865 tarihli ,teknik ve idari işlerle ocaklardaki çalışma koşullarını düzenleyen bir Nizamname hazırlamıştır.Ancak Ereğli Maden- i Hümayun Teamülnamesi Padişah tarafından onaylanmamış, Dilaver Paşa tarafından talimatname olarak uygulandığı bilinmektedir.
Ücretli İş Mükellefiyetinin yer aldığı bu nizamname, Ereğli Sancağındaki 14 kazadan toplanan 13 yaşından 50 yaşına kadar erkekler için tarım işlerinin geri kalmaması için on ikişer gün münavebe ile ocaklarda çalışma zorunluluğu getirmiştir.
Daha sonra İş sağlığı ve Güvenliği Kurallarının yer aldığı, madenlerdeki iş mükellefiyetini kaldıran 1869 tarihli Maadin Nizamnamesi çıkarılmıştır.Bu düzenlemelere bakıldığında maden ocaklarının 1858 tarihli Arazi Kanunundan ayrı bir rejime tabi olmasının önemli nedeni ,ocak işletenlerin uzun müddet Ürettikleri kömürleri önceden tespit edilen miri fiyatla Bahriye Nezaretine satmak zorunda olmalarıdır diyebiliriz.Bu itibarla ocak işleticileri hazine adına kömür çıkaran müteahhit durumundadırlar.
Meşrutiyet döneminde işçi işveren ilişkilerini düzenleyen 1871 tarihli Mecelle liberal esaslara göre hazırlanmış,sadece belirli belirsiz iş sözleşmelerine ilişkin tanımlar yapan, işçilerin haklarına ilişkin hükümlerin getirilmediği düzenlemedir.İşçiyi nefsini kiraya veren olarak kabul etmiştir.MECELLEde İşçilerin çalışmaları kira akdi hükümleri ile birlikte düzenlenmiş,işçi işveren ilişkileri çoğu zaman beraber yaşadığı ve çalıştığı işverene şahsen ve manen bağlı olmayı öngören hükümlerden oluşmuştur.
Cumhuriyetin ilanından önce çalışma hayatı ile ilgili bölgelere göre yasa çıkarılması görüşüne göre yine Zonguldak Bölgesine uygulanmak üzere,TBMMce Büyük Önder Atatürkün direktifleriyle muhalefete rağmen Dönemin Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Beyin de savunmasıyla çıkartılan ve halen birkaç değişen hükmüyle yürürlükte olan 10.09.1921 tarihli 151 Sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile 114 Sayılı Zonguldak ve Ereğli Havzai Fahmiyesinde Mevcut Kömür Tozlarının Amele Menafi Umumiyesine Olarak Füruhtuna Dair Kanun çıkarılmıştır.Söz konusu Yasalar,Türkiyede ilk olarak iş ilişkilerini düzenleyen sosyal yardımların ve sosyal güvenliğin sağlandığı düzenleme olarak Türk İş Hukuku Tarihinde yerlerini almışlardır.Ayrıca Yasalar Türkiyenin ilk sigorta kurumu AMELEBİRLİĞİnin kurulmasına esas olması bakımından da önemli olup, maden işçileri için ikinci sosyal güvenliği sağlamaktadır.Amelebirliği, üyelerine Ssoyal Sigortaların vermediği sosyal güvenlik yardımları sağlamakta,öğrenim yardımı,ödünç para yardımı,gayrimenkul ikraz yardımı,kardeşlere üvey ana ve babalara tedavi yardımı sağlayan kurum durumundadır.
Cumhuriyetin İlanından sonra 1340 tarihli Mesai Yasası Lahiyası, Toplanma ve Dernek Kurma Hakkı tanıyan 1924 tarihli Anayasa ,İş yasalarıyla yakından ilgili 394 Sayılı Hafta Tatili Kanunu ve işçi-işveren ilişkilerini de düzenleyen 1926 Tarihli Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiştir.
İşçi ve işverenlerle ile ilgili 4472 sayılı İş kazaları Meslek hastalıkları ve Analık sigortaları kanunu,4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu,4837 sayılı İş ve İşçi Bulma Kurumu Kuruluş ve Görevleri hakkında kanunu, 4841 saylı Çalışma Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri hakkında kanunu,5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanunu,552 sayılı Hastalık ve Analık Sigortası kanunu ,5521 sayılı İş Mahkemeleri kanunu,5837 sayılı İşçilere Hafta Tatili ve Genel Tatil Günlerinde Ücret Ödenmesi hakkında kanun,6032 sayılı Garson ve Benzeri İşçilerin Hizmet Karşılıkları Hakkında kanun,6301 sayılı Öğle Dinlenmesi Kanunu,6309 sayılı Maden Kanunu,7467 sayılı Yıllık Ücretli İzin Kanunu gibi Yasalar 1945-1960 tarihleri arasında yürürlüğe giren düzenlemelerdir.
3008 Sayılı ilk İŞ Yasası;
Ülkemizde çalışma hayatını düzenleyecek 1932 yılında başlatılan ilk İŞ Yasası ile ilgili çalışmalar 1936 yılına kadar sürdürülmüş,3008 Sayılı iş yasası 15.06.1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Katı Devletçi anlayışla düzenlenen yasa, 1967 yılında yeniden düzenlenerek 931 Sayılı İş Yasasına yerini bırakmıştır.
931 Sayılı İş Yasası da ,3 yıllık uygulamadan sonra şekil yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
1475 Sayılı İş Yasası;
Anayasa Mahkemesince iptal edilen 931 sayılı İş Yasasında birkaç değişiklik yapılarak 01.09.1971 tarihinde 31 yıl çalışma hayatını yönlendirecek 1475 sayılı İş Yasası yürürlüğe girmiştir.1475 Sayılı İş Yasası buna ilişkin tüzük ve 33 yönetmelik, yürürlük sürecinde birden çok değişiklik geçirmiştir.
Ancak Dünyada teknolojik gelişmeler esnek çalışma biçimleri ve uygulamalar, İş Yasasında yeni hükümlerin getirilmesini gerektirmiştir.
Öte yandan Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinde Türk İş Hukukunda yer almayan AB Ülkelerini bağlayan Normların da yer alması gerekliliği yeniden İş Yasasının yapılandırılmasına neden olmuştur.
Devlet- işçi- işveren üçlüsü arasındaki protokol gereğince 9 kişiden oluşan Bilim Kurulunca hazırlanan halk arasında İŞ GÜVENCESİ YASASI olarak da tanımlanan 4773 Sayılıİş Yasası, Sendikalar Yasası ile Basın Mesleğinde Çalışanla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun15.03.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Ancak 4773 Sayılı Yasa ile de İş Yasası düzenlemesi çalışmaları tamamlanamamış,1475 Sayılı İş Yasasının Kıdem Tazminatına ilişkin 14.maddesi dışında tüm hükümleri yürürlükten kaldırılarak Cumhuriyetin 80.yıldönümünde yeni düzenlemeye gidilmiştir.
Sevgiyle sağlıkla kalınız. (11 Mart 2011'de yayımlanmıştır.)
İLK ÇALIŞMA BAKANIMIZ
Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 80. Yıldönümünde yenilenen Çalışma Hayatını yönlendirecek 4857 Sayılı İş Yasası, 10.06.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yeni İş Yasası ve buna ilişkin 35 Yönetmelik hükümlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesinden önce bu düzenlemelerin uygulama makamı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve taşra teşkilatı ile ilgili bilgilerin hatırlanılmasının yerinde olacağını düşündüm.
Ulu Önder Atatürkün emirleriyle düzenlenen 1930 tarih ve 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu, halkın genel sağlık durumunun dışında aynı zamanda tüm çalışanların ve işçilerin işyerlerindeki sağlık ve iş şartlarının da denetlenmesini öngörmesi bakımından Türk Sosyal Politika Tarihinde yasal düzenlemeler açısından çok önemli adım sayılmıştır.
Ancak söz konusu Yasa ile, İş Yaşamındaki sorunların izlenemeyeceği görüşüyle yine Atatürkün istemiyle 1932 yılında 148 maddelik Türkiyenin ilk İş Yasası olacak 3008 Sayılı İş Yasası tasarısı, 1936 yılında kabul edilerek, yürürlüğe girmiştir.Yasanın 142. maddesine göre, zamanın Ekonomi Bakanlığına bağlı İş Dairesi kurulmuştur.İŞ DAİRESİ bugünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlükleridir.
Ekonomi Bakanlığı ve İş Dairesi ile görevlerin tam ve istenilen düzeyde yürütülememesi nedeniyle Çalışma hayatını düzenlemek,çalışanların refah seviyesini yükseltmek, çalışanla çalıştıranlar arsındaki ilişkileri memleket yararına ahenkleştirmek, memleketteki çalışma gücünü genel refahı arttıracak surette verimli kılmak,tam çalışmayı ve sosyal güvenliği sağlamak amacıyla Çalışma Bakanlığının kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Çalışma Bakanlığı 28.01.1946 tarihli 4841 Sayılı Yasa ile kurulmuştur.O tarihte Avrupanın birçok ileri ülkelerinde dahi Çalışma Bakanlığı bulunmamaktadır.
Burada Çalışma Bakanlığının kuruluşu ile ilgili bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 60.yıldönümü kutlama etkinlikleri ile ilgili Türkiyenin ilk Çalışma Bakanı ile o tarihte Danışma Meclisi Başkanı(1983-TBMM) Ord.Prof.Dr.Sadi IRMAK Bakanımdan randevu istedim.Kabul ettiler.
Bakanlığın kuruluşu ile ilgili olarak Çalışma Bakanım Ord.Prof.Dr.Sadi IRMAK ;
Aziz Atatürk, bir taraftan Kurtuluş Savaşı verir iken diğer taraftan da işgücü yaratmanın yollarını arayan bir Liderdi.O tek başına işgücü yaratmanın da yeterli olmayacağını biliyor ve bunu yasal düzenlemelerle güvenceye bağlanmasını istiyordu.
Türkiyede Hukuk Fakültesi, yurt dışında da Tıp Öğrenimi yapmış olmam nedeniyle işçilerimizin sosyal haklara kavuşturulması için düzenlenmesi istenilen yasa, tüzük ve
yönetmeliklerin hazırlık çalışmalarında düşüncelerime başvuruluyordu.
İş Kanunun Tasarısının hazırlanmasında da görev verilmişti.Atatürk tasarıyla bizzat ilgilenmiş,özellikle kadın ve çocuk işçilerin ağır işlerde çalıştırılmaması hususunda özel hükümler getirilmesi için direktifler vermiştir.
İş Hayatına armağanı olarak kabul edilmesi gerekli Asgari Ücret Yönetmeliğinde de Onun düşünceleri tam olarak görülür.Bu Yönetmelik gereğince kurulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu Devlet,işçi ve işveren temsilcilerinin katılımıyla oluşturuluyordu.Böylece Sosyo-Ekonomik dengenin sağlanması için gerekli zemin hazırlanmıştı.
Yine Aziz Atatürk ILO ,Uluslararası Çalışma Teşkilatı ile de ilgilenmiş 1927 yılından sonra Teşkilatın yıllık Konferanslarına bir gözlemci gönderilmesini istemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz 9.07.1932 tarihinde ILOya üye olmuş ve anlaşmaya M.Kemal ATATÜRK bizzat imza koymuştur.Böylece Atatürk ILO ile ilgili çalışmalara katılmamızı ve kararlarını izlememiz gerektiğine işaret etmiştir.
Öte yandan İş Kanunu ile Cemiyetler Kanununun yürürlüğe girmesi ve sanayi hayatının düzenlenmesi çalışmaları ÇALIŞMA Bakanlığının kurulmasını gerekli kılmıştır.
TBM Meclisinde Toprak Reformunu görüşen Komisyonda çalışmakta iken 25.Mayıs.1945 günü o tarihteki Başbakan rahmetli Şükrü SARAÇOĞLUnun beni görmek istediğini bildirdiler.Başbakanlık binasına gittim.Birkaç cümle konuştuktan sonra benim için çok büyük sürpriz olan bir haberi açıkladılar.TC Devleti Çalışma Bakanlığını kurmaya karar vermişti.O günlerde memleketimizin sosyal sorunlarıyla ilgili yazılarım gazetelerde sıkça çıkmakta idi.Sayın Başbakan Saraçoğlunun verdiği haberi içten bir sevinçle karşıladım.Fakat konuşma burada bitmemişti.Başbakan ikinci bir haberi de verdi.Kurulacak yeni Bakanlığa benim getirilmeme karar verildiğini bildirdi.Buna karşılık kesin bir ifade ile Bakanlığı kabul edemeyeceğimi ifade etmeye çalıştım.Ancak aynı gün Başbakan ile birlikte Çankaya Köşküne davet edildim.
Çankaya Köşkünde Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ,Çalışma Bakanlığı kuruluşuna ilişkin verilen kararı anlattılar.Ben bu karardan dolayı çok duygulandığımı ve isabetli karar alındığını belirtmeye çalışır iken ,Sayın İNÖNÜ Sözüm daha bitmedi.dediler.Buyurun dedim.Bu Bakanlığa siz getirildiniz.
Buna karşılık Benden daha tecrübeli arkadaşlar var,onlara tevcih buyurun,ben de elimden gelen yardımlarda bulunayım,bu önemli görev için kendimi fazla genç buluyorum. dedim.
Bunun üzerine İsmet Paşa kaç yaşındasınız? diye sordu.Bende 42 ye girdim dedim.Sayın Paşa bir kahkaha attı ve ben İnönü harbine girdiğimde sizden çok daha gençtim. ve devamla BU GÖREVE GETİRİLDİNİZ.dediler.
Böylece Çalışma Bakanlığının kurulması ve ilk Bakan olarak göreve başlamam kesinleşmiş oldu.
Atatürkün ilke ve iş hayatı ile ilgili düşünceleri ışığında çalışmalara başladım.İş hayatındaki sosyal problemlerin bir üçlü organla çözümlenmesi gerektiğine inanıyordum.Kuracağım tüm teşekküllerde bu üç grubun temsilcilerinin yan yana olması gerekli idi.Öncelikle hukuki ve sosyal güvenlik konularını çözümlemeye çalıştım.Tek temennim bundan böyle Çalışma Bakanlığı çalışmalarında Atatürkün istediği ilkelerin hakim olmasıdır. Dediler.
Sayın İLK Çalışma Bakanımızın (1903-1990) anılarıyla dolu Bakanlık Dönemi çalışmalarını ve ilkelerini bir söyleşi ile öğrenmeye çalıştım.Bugün o yıllarda yapılan çalışmaların ve ilkelerin izlerini tüm yasal düzenlemelerde görmekteyiz .Ruhu şad olsun.
Çalışma Bakanlığının ilk kuruluş Yasası 18.01.1985 tarih 18639 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 19.01.1985 tarih ve 3146 Sayılı Yasa ile değişmiş,Çalışma Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Bakanlığı birleşmiştir.
Bakanlığın taşra teşkilatı içinde yer alan Bölge Çalışma Müdürlükleri,04.04.1995 tarih ve 4101 sayılı Yasanın 14.maddesiyle eklenen Ek 2.maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürlüğü unvanıyla ad değiştirmiştir.Halen işçi ve işverenler eski unvanıyla bilmektedirler.
Taşrada İş Kanunu uygulamaları ve denetimleri Bölge Müdürlükleri ile Bakanlık İş Müfettişlerince sürdürülmektedir.
Sevgiyle, sağlıkla kalınız. (18 Mart 2011'de yayımlanmıştır.)