Birkaç gündür havalar ne de güzel.

“Pastırma yazı” mübarek.

Mis!

Güneşi gördüm/gördük bu günlerde.

Ellerini uzat ve d vitamini depola diyor arkadaşlar.

Öyle de yapıyoruz ya.

Kış mevsiminde güneşli günler fukara gömleği.

Hem de nasıl.

Uzun yıllar önce öyle bir kar yağmıştı ki. Kandilli-Ereğli arasındaki ulaşım kaput.

Bir tek tren var.

Madenciler bile köylerden Ereğli’ye gelmeye çabalıyor ve istasyondan trene binerek işyerlerine ulaşmaya çabalıyorlardı. (Hay o treni kesip hurdaya gönderenlerin, rayların sökülmesini emredenlerin Allah iyiliğini (!) versin.)

Hatta hava raporları ile dalga geçen doğa “Hava açıyor” diye yorum yapanlara inat kar üstüne kar yağdırırken, bir ara güneş açmıştı.

Arkadaşımın birinin işyerinin önüne sandalyeleri atmış mis gibi havayı içimize çekip güneşlenirken, EKİ’nin sosyal bakım servisinde çalışan bir büyüğümüz geldi yanımıza.

Dedi ki, “buldunuz fukara gömleğini keyfini çıkarın bakalım.”

O gün duydum ve anlamı ifadesiyle beynime kazıdım.

Kış mevsiminde güneş.

Sımsıcak.

Çayı, çorbası olmayan sobası yanmayanlar için ne büyük velinimet.

*

Çok ağır bir kış yaşayacağımızı söylüyorlar.

Ağırlığı sadece mevsim koşullarını vurgulamak için değil.

Ekonomi.

Enerji ve gıda fiyatlarının kanatsız uçuşa geçip her gün yeni zirvelere çıktığı bu günlerde, Allah herkese yardım etsin.

Nasıl geçecek, Aralık, Ocak, Şubat, Mart?

Bilmiyoruz.

Zorun ötesi günler kapıda.

GÜNÜN SÖZÜ:

Dolarla mı maaş alıyon diyenler. Ses ver bakayım.

Yeme yüzde 15 zam gelmiş.

Yemi de dışarıdan dolar ile ithal ediyorsunuz.

Yerli üreticiye köstek, elin gavuru üreticisine destek oluyorsunuz.

Bu son zamlar ile gitti yine köylümün damızlık inekleri mezbahaneye.

Yakında yine Sudan’dan bile et ithal eder. Bir darbede öyle vurursunuz.

Aslında müstahaktır bu bize.

Kendimiz ettik kendimiz bulduk.

-Ahmet Akgün