İyiliğin sonu böyle olmamalı.
Ama oldu!
Bilenler bilir benim çok sevdiğim ve yaşamımda çok ama çok önemli bir yeri olan Dostum var.
Dostum ile ben uzun yıllardır ayrı bir dünyada muhabbetin demine vurup dururuz.
Kimi zaman dostumu değiştiririm de!
Şimdiki üçüncü dostum.
Kapkara bir şey.
Ama kibar.
Saygılı.
Sevgi dolu.
Beni her gördüğünde öyle bir yavşar ki O’nun hareketlerine içiniz gider.
Sempatiktir ayrıca.
Hoş.
Hele bir gözleri var; masmavi.
Esmer ve mavi.
Allah özene bezene yaratmış sanki.
Dostum ile yaklaşık 25 gün önce bir sürtüşmemiz oldu.
Genel temizliğini yapmak için dizime yatırmış ve çevresindeki tüylerini temizliyordum. Bu temizlik sırasında; birkaç kere canını yaktığım için, tepki koydu. “Durmak yok devam” dedim temizliğine. O, bu arada bir tepkisini farklı biçimlerde gösterip durdu. Yaşadığımız olayda ise tüyünü sert şekilde çekmişim ki sol elime daldı birdenbire. Ama ne dalış, orta parmağımı iki yerinden ısırdı. Bir canım yandı bir canım yandı.
Of!
Isırdığı parmağımdan kan boşaldı, şakır şakır akıyor.
Evde ilk müdahaleyi yapıp kanı durdurduk. Ertesi günü doğru intaniye uzmanına.
Uzman doktor yaralara baktı ve “tetanos aşısı olacaksın” dedi.
Başka?
“Dostunun dişlerinde mikrop olabilir, antibiyotik de kullan!”
Sonra?
“10 gün takiptesin. Dostun evden kaçıp gider ve dönmez ise tehlike var!”
Hadi dostum yandan yandan…
Aşımı olup hapımı alıp geldim eve.
Ben dostuma bakar, o bana.
Gülerim kendi kendime.
Ya şu işe bakar mısınız, temizliğini yaptığım dostum beni ısırdı. Tetanos aşısı oldum ve 14 adet antibiyotik yutacağız şimdi !
Allah Allah!
Bir gün, iki gün, üç gün.
Dostum temiz.
Dokuzuncu gün birdenbire kaybolmaz mı?
Eyvah!
O gece uyku tutmadı.
Düşün düşün b… işin.
Ya kuduz ise?
O kuduz ise ben de kuduracağım!
Bizim mahalle karantinaya alınır.
Haber malzemesi olurum.
Sevinen olur mu ki?
İşe bakar mısınız?
“Dağlar Seni Delik Delik Delerim Delerim, 
Kalbur Alır Toprağını Elerim Aman Aman 
Elerim Aman Aman Dumanlı Dağlar.”
Beynimde bir ışık yandı birdenbire; “kudurmadan önce bir temizlikte ilçede yapsam. Yani, toplumda sıkıntı yaratanların listesini hazırlasam da, gidip hepsini tek tek ısırsam?” Dedim.
Toplu kuduz vakıası!
Haberin boyutuna bakar mısın?
Ülkenin gündemini bile belirleriz imamın kayığına binmeden önce.
Hem gülüyorum hem de beynimden listeye gireceklerin isimlerini geçirip durduğumda, sabah ezanı okunmamıştı daha.
Evden çıkıp dostuma baktım ki halen daha gelmemiş.
Yok!
Stres bastı mı iyice.
İşin şakası kalmadı.
Kuduracağız dostum ile birlikte.
Olsun.
Kurban olurum dostuma.
Ölüm bile öldüremeyecek ya aşkımızı.
Gittim yattım belki uyurum diye ama beyin uyumuyor ki
Ha bire çalışıp duruyor kudurmak ve sonrası olaylarla ilgili.
Neler söylemiyor bana.
Akıl mantık stop!
Azıcık dalmışım ki pat yine uyandım.
Kalbim küt küt atıyor.
Korkuyla karışık kapıyı açıp dostumun gelip gelmediğini araştırmak için evin etrafında dolandım ki üst tarafta veranda da kıvrılmış yatıyor.
Oh be!
Bir nefes, bin nefes aldım ki, sanki tüm oksijenleri ben yuttum.
Hemen yanına süzüldüm dostumun.
Beni görmekten dolayı çok mutlu.
Her okşayışıma gevşeyip yayılarak cevap verdi.
Birlikte mutlu olduk. 
Kudurmayacağımı işte o an dostumun sevgiye bakışı ile anladım.
O masmavi gözleri ne de güzel bakıyor.
O baktı ben baktım ve dostlukta buluştuk.
Okşamam devam ettikçe gözlerini kapattı o anın keyfin tadını çıkarmak için 
Bilmiyorum kaç dakikaydı o süre?
Nihayetinde; ortak arkadaşımız ve dostumuz Alabay Maço’nun yanına gittik.
Üçümüz birlikte selamladık günün ilk ışıklarını.
Biz bizi yaşadık.
Bizim dostluğumuzu.

NOT: Olay gerçek yaşamdan alınmıştır.