Anlayışlar ve anlamak üzerine tartışmanın yararlı ve gerekli olduğu anlaşılıyor.

Türkiye Barolar Birliği anlayışı ve Komisyon’daki meseleyi tam anlayanlar…

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, TBB Yönetim Kurulu üyeleri Av. Ali Bayram ve Av. Nizam Dilek ile birlikte Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 27 Ağustos 2025 tarihli 6. toplantısına katıldı. TBB Başkanı Erinç Sağkan'ın konuşması devam ederken MHP'li Feti Yıldız’ın sosyal medya hesabından (X hesabı 14.59 – 27.08.2025 ) yaptığı paylaşım dikkat çekti ve haber oldu!

Komisyonun MHP’li üyesi Feti Yıldız şunları yazmış: "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na davet ederek dinlediğimiz bazı kurumların meseleyi tam olarak anlamadığı görülmektedir. Bu sürecin temel amacı, terör örgütü PKK’nın tüm uzantılarıyla birlikte, ön koşulsuz ve kalıcı biçimde silah bırakmasının sağlanması; Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında terörün tüm boyutlarıyla sona erdirilmesi ve milli birliğin daha da sağlam temeller üzerine inşa edilmesidir.

Aynı zamanda Türk milletinin müşterek vicdanında karşılık bulan barış, kardeşlik, güvenlik ve refah temelinde şiddetten arındırılmış bir gelecek inşa edilmesi hedeflenmiştir."

Acaba Türkiye Barolar Birliği meseleyi tam olarak anlamamış mıdır?

Sayın Sağkan Komisyon’da neler söylemişti ?

Özetle Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. R. Erinç Sağkan toplantıda; Komisyonun genel amacı ve görevi kapsamında özgürlükler, demokrasi ve hukuk devleti alanında adımlar atılması gerektiğini dile getirdi. Öncelikle “Terörün ülkemiz gündeminden çıkartılması, toplumsal barışın sağlanması için atılacak adımları ve bu kapsamda hedefin özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanında çalışmalar yapılması olarak belirlenmesini” çok kıymetli bulduklarını belirterek konuşmasına başladı. Sağkan “bu sürecin barışa katkı sunmasını” gönülden arzu ettiklerini belirterek dört ana başlık altında “akut” sorunları anlatmıştır…

Birinci sırada “Keyfi Tutuklamalar” yer almıştır. Türkiye’de bazı yargılamalar yönünden en son ve istisnai olarak uygulanması gereken tutuklama tedbirinin ölçüsüz ve keyfî biçimde kullanılması demokratik sisteme ağır zarar vermektedir.

TBB Başkanı konuşmasında; bu keyfilik içinde avukatların tutuklanmasında şu örneğe yer vermiştir: “Bu keyfî tutukluluk kümesi içinde özellikle bir meslek örgütü olarak mensubumuz Av. Mehmet Pehlivan’ın tutukluluğunun ise altını ayrıca çizmek isterim. Zira bu tutuklama kararının sevk gerekçesinde mesleki faaliyetlerin suç isnadı olarak gösterilmesini genel olarak savunma makamının etkinliğine dönük bir tehdit olarak algılıyoruz.”

İkinci sırada “İfade Hürriyetine Dönük Ağır İhlaller” başlığı altında gençlerin ve öğrencilerin gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarının, kamuoyu vicdanını derinden yaraladığını, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı çerçevesinde ifade hürriyetinin kullanımına dönük tutuklamaların ağır baskı ve kaygı yarattığı ifade edilmiştir.

Ayrıca Barolar bakımından “İstanbul Barosu'nun seçilmiş başkan ve yönetimine yargı eliyle yapılan bu hukuka aykırı müdahale yargının kurucu unsurlarından olan savunma makamını hedef almış olup baroların ve avukatlık mesleğinin bağımsızlığı açısından son derece kaygı verici olduğunu” anlatmıştır.

En önemli sorunlardan birisi olarak üçüncü sırada “Bazı Yargı Kararlarının Uygulanmaması” hakkında TBB görüşü açıklanmıştır: “TBMM’de olması gerekirken cezaevinde bulunan Can Atalay hakkında verilen AYM kararının ve yine Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala hakkındaki AİHM kararlarının uygulanmamasının bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlali ile birlikte Anayasal Devlet/Anayasal Demokrasi anlayışına telafisi imkânsız zararlar verdiği inancındayız”.

Dördüncü sırada antidemokratik olarak nitelendirilen “Kayyım Uygulamaları” yer almıştır. Uygulamanın demokratik sisteme verdiği ağır zararın bir an evvel giderilmesi gerektiği kanaati dile getirilmiştir.

TBB, dört başlık olarak belirledikleri bu “akut” sorunların temelinde ise yargı bağımsızlığında yaşanan ciddi sorunlar bakımından “Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yürütmenin etkisinden çıkartılması” gerektiğine işaret edilmiş ve mevzuat düzenlemesi önerilmiştir...

Af niteliği taşıyan düzenlemelerin infaz kanununda değişiklik yapılması yöntemiyle değil, TBMM’de nitelikli çoğunlukla değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.

TBB; meşru amaç olarak gördükleri “geçiş dönemi adaleti” açısından toplumsal barışa katkı sağlayabilmek için hiçbir düzenlemenin keyfî biçimde uygulanamayacağının altını çizmektedir. Bu nedenle barış, geçiş dönemi adaleti ve toplumsal uzlaşının sağlanması amaçları net bir şekilde ortaya konulmalıdır.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan’a göre; “Ancak önemle altını çizmek isterim ki, sadece geçiş dönemi adaletini sağlamak üzere çıkartılacak bir geçiş dönemi kanunu, komisyonun belirlediği temel hedefe ulaşılmasını sağlayamayacak olup akut sorunlar olarak belirttiğimiz alanlarda yapılacak düzenlemelerle birlikte toplumun tamamını kucaklayan, temel hak ve özgürlükler alanını genişleten adımların atılması ile bu hedeflere ulaşılabilir.”

Türkiye Barolar Birliği Başkanı hukuk, adalet, demokrasi ve barış adına böyle söylüyor.

TBB Başkanının sözlerinden “bazı kurumların meseleyi tam olarak anlamadığı görülmektedir” gibi bir sonuç nasıl çıkıyor acaba? Bu sözlerde anlaşılmayacak ne var?

Demek ki TBB Başkanının sözlerinin aksine; asıl mesele ve amaç bu değilmiş…

Türkiye Barolar Birliği amacı yanlış(mı) anlamış!

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kurulmasının “…temel amacı, terör örgütü PKK’nın tüm uzantılarıyla birlikte, ön koşulsuz ve kalıcı biçimde silah bırakmasının sağlanması; Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında terörün tüm boyutlarıyla sona erdirilmesi ve milli birliğin daha da sağlam temeller üzerine inşa edilmesidir.”

Bu amaç dışında acaba başka bir amaç var mıdır yok mudur?

Açıklanan sürece dair temel amaç dışında demokrasi, laik, demokratik hukuk devleti, adalet ve eşitlik amaç değil midir?

Acaba Komisyon çalışacak ama diğer yandan hukuka aykırı yargı uygulamalar ile idari tasarruflar devam mı edecek?… Öyle mi anlaşılmalı, anlaşılmıyor.

Komisyon milli birliğin ve beraberliğin pekiştirilmesini hedefleyecek, öte yandan hukuka aykırı gözaltı ve tutuklama kararları, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması ile kayyımlık uygulaması devam edecek! Kamuoyu vicdanının bir önemi olmayacak…Tuhaf bir durum…

“Keyfi Tutuklamalar” demokratik sisteme ağır zarar vermeye devam edecek!

“İfade Hürriyetine Dönük Ağır İhlaller” sürecek…

AYM ve AİHM kararları ile “Bazı Yargı Kararlarının Uygulanmaması” mümkün olacak…

“Kayyım Uygulamaları” devam edecek…

“Hakimler ve Savcılar Kurulu” alışılmış görevini yapacak!

Af, infaz kanununda yapılacak değişikliğe bağlı olacak…

TBB’nin; “geçiş dönemi adaleti” açısından toplumsal barışa katkı sağlayabilmek için hiçbir düzenlemenin keyfî biçimde uygulanamayacağının altını çizmesi çok önemlidir.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan, “temel hak ve özgürlükler alanını genişleten adımların atılması ile” anlaşılan veya anlaşılamayan hedeflere veya amaçlara ulaşılabileceğini söylemekte haklıdır.

Biz yanılmışız! Bizler anlamamışız! Hayır bizler yanılmıyoruz!

Türkiye Barolar Birliği çok haklıdır. Bizler her şeyi görüyoruz ve anlıyoruz.

Terörü bitirmek demek; demokrasi, hukuk, adalet, eşitlik, kardeşlik ve barışla mümkündür.

O halde; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na davet edilen Türkiye Barolar Birliği Başkanı tarafından dile getirilen bu ülkenin akut sorunları tam olarak anlaşılmalıdır.

Hukuka, adalete, yargı kararlarına uygun davranılmalı, uygulanmayan AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları derhal uygulanmalı, Anayasaya saygı duyulmalıdır.

Temel insan hak ve özgürlükleri korunmalı ve hak ihlalleri önlenmelidir. Hukuka aykırı davranmanın hiçbir mazereti olamaz.

Demokrasiye bağlı, demokratik hukuk devleti olmanın gereği meselenin tam olarak anlaşılmasını zorunlu kılmaktadır. Yaşanan sorunları dinlemek anlamanın ilk adımıdır.

Terör tüm boyutlarıyla sona erdirilmelidir. Tüm terör örgütleri ve başta PKK’nın tüm uzantılarıyla birlikte silah bırakmalıdır. Silah bırakma ön koşulsuz ve kalıcı biçimde sağlanmalıdır.

Hukuk ve adalet, siyasetin önünü açar, güvenmek gerekir.

Adalet, vicdandır. İnsan haklarının kurucusudur.

Kalıcı barışı, adalet, hukuku ve insan haklarını geleceğimizin temeli yapmak için Türkiye Barolar Birliğinin ve Baroların anlattığı hukuka aykırılıkları dinlemek, ortadan kaldırmak, hak ihlallerine son vermek, demokrasiyi ve hukuku benimsemek meselenin tam olarak anlaşılmasını zorunlu kılmaktadır.

1 Eylül; Dünyada kalıcı barışı, adaleti, demokrasiyi, eşitlik ve kardeşliği bu topraklar üzerinde ve bu coğrafyada temel amaç kabul ederek insan hakları hukukunu anlayabilmek anlayışı üzerine kalıcı olsun, kutlu olsun.