Türkiye’de gündem ne zaman toz-duman olsa, acaba yine neleri saklıyorlar, diye geriye çekilip olan-biteni anlamaya çalışıyorum.
Bu kez çok şaşırmadım. Çünkü aşağıda yazdığım yazının malzemesini topluyor, rezalete dikkatinizi çekmek istiyordum.
Hafta içi demeden, borsa-döviz-ekonomi demeden, hukuk ile alakası olmayan uyduruk bir karar ile İstanbul merkezli yeni bir hamle yaptılar ve doğrudan CHP Genel merkezini, dolayısıyla Genel Başkan Özgür Özel’i hedefe koydular.
Çünkü erken seçim kaçınılmaz oluyor ve zamanları daralıyordu.
***
MHP’nin muhtemel bir erken seçim hamlesini de ortadan kaldırmak için Türkiye’yi seçim yapılamaz hale getiriyorlar.
Seçim tarihini kendileri belirleyebilmek ve zaman kazanabilmek için her yolu deneyecekleri anlaşılıyor.
Böylesi zor zamanların en iyi tarafı; Kimin ne olduğunu görürüsünüz, maskeler düşer, bazılarının son kullanım tarihi dolar. Küçük hesaplar yapanlar ile memleket, millet adına vizyon sahibi olanlar ayrışır. Korkaklar ve cesurlar ayrışır.
Kaçınılmaz bir gerçek vardır; Birileri mutlaka bir bedel öder ve kötüler defolur, gider.
***
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos enflasyonunu beklentilerin üzerinde açıkladı. TÜİK, Aylık 2.04 ile İstanbul Ticaret Odasını (İTO; 1,84) geçse de, bağımsız araştırma grubu ENAG’ın (3,23) gerisinde kaldı. Tüketici Fiyat Endeksi Yıllık artışı, yüzde 32,95 oldu. ENAG’a göre, yüzde 65,49.
Biz bu rakamlara öylesine alıştık ki, 2026 için yüzde 16, 2027 için tek haneli rakamlardan söz ederek bize umut veriyorlar.
***
Avrupa, Asya, Afrika ülkelerinde enflasyon rakamlarına baktım;
Zimbabve; 93,8 (Ağustos), Filistin; 59,35 (Temmuz), Burundi; 38,9 (Temmuz), İran; 38,7 (Mayıs)
Arjantin; 36,6 (Temmuz).
Bu ülkelerin tek ortak özelliği demokrasinin olmaması. Yani yönetenler denetlenemiyor. Yani muhalefet yok.
Türkiye; 32,95 (Ağustos)
Zorunuza gidecek ama bizden daha iyi olan bazı dünya ülkeleri de şunlar;
Malavi; 27,3. Nijerya; 21,88. Angola; 19,48 (Temmuz), Suriye 15,87 (Şubat)
Lübnan 14,3. Savaştaki Ukrayna 14,0. Etiyopya 13,7 (Temmuz)
Bu ülkelerde; kim çalıyor, kim parasını dışarıya kaçırıyor, hepsi biliniyor, ama gereği yapılamıyor.
Kimin ne yaptığını, yabancı şirketler, diğer devletler de biliyor.
Bu ülkelerin, milletlerin paralarının gittiği ülkelerin yönetimleri de bunu biliyor ve ülkelerine bedavadan sermaye transferi olduğu için onları destekliyorlar.
***
Yukarıda gördüğünüz gibi savaşan ülkelerden daha kötü bir ekonomimiz var.
19 Mart öncesinde olduğu gibi yüksek faizle borçlanıyorlar. Dışarıdan para bulamayınca içeriye dönüyorlar. Ama tasarruf yapmıyorlar, yani yandaşa kaynak aktarmaya da devam ediyorlar.
Açıkça görünüyor ki kendi iktidarlarını uzatmak ve zenginleşmekten başka hedefleri yok.
Ülkenizi ve milleti düşünmüyorsanız; Enflasyon ve devalüasyon, halkı soymanın, zenginleşmenin en kolay yoludur.
***
TCMB haftalık verilerine göre, 29 Ağustos ile sona eren haftada net uluslararası rezervler, 73 milyar 629 milyon dolar oldu. Kamu sektörünün (Merkez Bankası ve Merkezi Yönetim) kısa vadede döviz likiditesini etkileyen döviz yükümlülükleri ise 115,7 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.
Genel anlamda baktığımızda risk olsa da aşağı yukarı bir denge var. Ama neye karşılık!
***
Uluslararası piyasalarda güven sorunu yeterince aşılamadığı için dış kaynak bulamayan Türkiye, hızla büyüyen bütçe açıklarının finansmanı için iç borçlanmaya yüklendi. İlk yedi ayda verilen 1,4 trilyon liralık nakit açığı için rekor borçlanmayı gidildi.
Yedi ayda iç borçlar için yapılan faiz ödemesi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 108,6 arttı. Aynı dönemde dış borçlar için faiz ödemesi ise yüzde 26,3 arttı.
Faturayı CHP’ye kesmek, CHP’yi halka hedef gösterebilmek için yeni senaryolar yazıyorlar.
Biz de CHP’deki, muhalefetteki işbirlikçileri, hainleri, hastalıklı narsistleri öğreniyoruz.
Yakıp, yıkıyorlar, ama sönen ateşin dumanı fazla olurmuş.