VEFA, VEFAT ETTİ Mİ?
Eyüp BEKTAŞ
Bülent Ecevit’i mezarında bile rahat ettirmediler.
Her ne kadar “Atatürk`ün yolunda Ecevit`in ışığında” sözleriyle Ecevit’in izinden gittiklerini ifade etseler de, 2002 yılında partiyi ve dolayısıyla ülkeyi satan ihanet eden siyasetçileri kucaklayarak Ecevit’i mezarında ağlatıyorlar.
DSP’nin Genel Başkanı Zeki Sezer başta olmak üzere, partiyi yörüngesinden çıkaranlardan bahsediyorum.
Koltuğun çok tatlı ve asla vazgeçilemeyecek olduğunu “çok iyi insan” diye değerlendirdiğimiz Zeki Sezer’in son tavırlarını bir kez daha anladık.
Zeki Sezer’de “koltuğumu bırakmam” diyorsa, görmekten bıktığımız diğer dinazorların hastalığını şimdi daha iyi anlıyorum.
Türkiye olmak ya da olmamak noktasına gelmiş, Zeki Sezer’de Deniz Baykal gibi “gitmem!” diye bağırıyor.
Yazık.
Türkiye’nin sorunu iktidar değil muhalefet diye bağıranlar haksız mı?
Ne kadar da doğru bir teşhis.
Alın size Sarıoğlan Zeki Sezer.
2002 yılında okyanus ötesinden gelen emirle başlatılan 57. hükümeti yıkma ve yok etme operasyonunun baş aktörlerinden Mustafa Sarıgül’ü partiye kabul etti Zeki Sezer.
Diğerleri sırada bekliyor.
O diğerleri, DSP’den sırayla kaçan nankörler.
Nankör bir kimlik taşıyanın bu alışkanlığını pişman olarak bırakacağını söyleyebilen var mı?
Olabilir mi?
Mümkün mü?
Adı üstünde nankör.
Ecevitlerin çileyle büyüttükleri DSP çiçeğini yüreğinden hançerleyenler, kendi başarısızlıklarını örtme telaşı ile çırpınırken, siyaset mezarlığından isim topluyorlar.
DSP’nin yamalı bohça olmasına isyan eden Rahşan Ecevit de “Bülent Ecevit`in 1986 yılında özenle kurduğu bu parti, artık varlığının nedeni anlaşılamayan, söylemleri ve eylemleriyle neyi amaçladığı bilinmeyen bir kuruluş haline gelmiştir. Demokratik Sol Partiyi bu duruma getiren parti yönetiminin bu tutumu, parti tabanının önemli bir kesiminde huzursuzluğa neden olmuştur. Bu nedenle Demokratik Sol Parti ya adını değiştirmeli ya da Bülent Ecevit`in adını kullanmaktan vazgeçmelidir” sözleriyle gözyaşlarını dışa vuruyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar içinde ve bu ülkenin aydınlık yolunda seçenek arayan yurttaşlarına umut veremeyenlerin büyütmeyi başaramadıkları partinin ismini değiştirmelerinden başka yolları yok.
Ya gidecekler, ya ismini değiştirecekler ki Türkiye çaresizlikler arasından yeni bir heyecan ve umut yaratsın.
Türkiye elden giderken, ülkeyi tehlikeye atmaktan çekinmeyen çıkarcılığın mimarı olan nankörleri partiye dolduranlar, “vefanın vefat ettiğini” bir kez daha kanıtladılar.
Ecevit’in mezarında dökülen gözyaşlarının sızısını hissedebilenler, vefanın vefat etmediğine olan inançlarıyla, bir ölür bin diriliriz kararlılığından olduklarını da her fırsatta dile getiriyorlar.
Yorumlar