Kurban Bayramının dördüncü günü, her zaman olduğu gibi ailece gittik bizim Sahil Park'a.

Aracımızla daha Taşbaşı mevkisinden sahile dönüşte, sıkışan trafikle karşılaştık.

Bir adım ilerlemek mümkün değildi.

Allah'tan erken davrandık da, arkamızda araçlar fazla birikmeden (Var olan bir iki aracın da geri manevra yapmasını sağlayarak) geri döndük.

Yalı Kavşağından dönüp, daha rahat olduğunu tahmin ettiğimiz Erdemyuva semti mevkisinden sahile giriş yaptık.

Otopark düzensiz bir parklaşmayla hınca hınç doluydu.

Yol kenarları ha keza!..

Çift taraflı parklaşmayla, adeta uzun bir tüneli andırıyordu.

Bırakın karşılıklı olarak iki aracı, bir araç bile bazı noktalarda "silme" geçebiliyordu.

Kendimizi, bu keşmekeşin içine atmamak için, oturma alanlarına en uzak noktaya aracımızı park ettik.

Uzak da olsa, park yeri bulduğumuza, o araç keşmekeşinin içine düşmediğimize şükrettik.

Hazırladığımız çayımızı çorbamızı alıp, zar zor bulduğumuz boş bir kamelyaya yerleştik.

Bir süre sonra, "biraz yürüyelim" deyip, yürüyüş yoluna çıktığımızda, kafeteryaya yakın bir noktaya doğru bir koşuşturmacanın olduğunu, orada bir kalabalıklaşma olduğunu gördük, duyduğumuz bağırış-çağırışlar eşliğinde.

Kavga var zannedip, biz de o tarafa doğru yönlendik.

Parka, Taşbaşı ve Erdemyuva mevkisinden araçlarıyla giriş yapanlar, yada bu yol üzerinden dönüş yapanlar orta yerde karşılaşmış sıkışıp kalmışlardı.

Her iki tarafta da, yoğun bir araç kalabalığı vardı.

Ne ileri gidebiliyorlar, ne geri dönebiliyorlardı.

Kimi araç sahipleri, araçlarının kornalarına beyhude basarak, klasik Türk tipi usüllerle trafiği açmaya (!) çalışırken, kimileri de araçlarından inip diğer yöndeki araç sahipleri ile tartışıyorlardı. Hatta, tartışmanın da ötesinde, ağız kavgası yapıyorlardı.

Her iki taraftan gelenler de, diğer taraftakilere "siz geri gidin" diyorlardı.

Her iki tarafın en öndeki araç sürücüleri, arkalarında biriken araçları gösterip, "Nasıl geri gideyim?" diye söyleniyorlardı birbirlerine.

İki taraf da haklıydı.

Haksız olan; yolun araç parkı yapılmaması gereken tarafına araçlarını park edip, yolu daraltanlardı.

Zaman zaman sinirler gerildi. Birbirinin üzerine yürüyenleri, çevredeki vatandaşlar tutup sakinleştirdi.

"Siz geri gidin, hayır siz geri gidin" bağırışları altında bir süre devam etti bu keşmekeş.

Trafik ekipleri geldi, vatandaşların da yardımıyla, arka tarafı daha az kalabalık olan taraftaki araçların geri gitmesiyle trafik "tek şeritten(!)" açıldı.

İlerleyen saatlerde de, benzer durumlar yaşandı.

Elbette, bu yılın her günü yaşanan bir durum değil.

Ama, düğünde, bayramda, Ramazan ayında kaçınılmaz oluyor.

Bu nedenle, yılın belirli dönemlerinde yaşanıyor da olsa, buna bir çözüm bulmak gerekiyor.

Ne yapılabilir?

Bir: Sahile iki taraftan giriş çıkış yapılabiliyor. Bir taraf giriş, bir taraf çıkış olarak düzenlenebilir. Mesela, Taşbaşı mevkisi giriş, Erdemyuva mevkisi çıkış olabilir.

İki: Yol kenarına araç parkının yoğun olduğu kafeteryaya yakın noktalar, tek taraflı olarak araç park edilebilecek şekilde duba ile bölünebilir. Böylece, çift taraflı parkın önüne de geçilmiş olur.

Üç: Biraz düşük bir ihtimal ama, trafik akışının yoğun olduğu, açık otopark alanı ile Belediye Çaybahçesinin arkası arasına, bölünmüş yol şeklinde altenatif bir yol açılabilir.

Dört: Uygulaması zor ama, sahilin yoğun olduğu dönemlerde, belediye sürekli görevli bulundurarak, çift taraflı araç parkını önlemeyi deneyebilir.

Benim aklıma başka bir alternatif gelmiyor.

Ancak, ileride tatsız olaylara mahal vermemek ve bu keşmekeşi önlemek için kesinlikle bir çözüm bulunması gerekiyor.

Son bir dipnot: Bu sahil yapılmadan önce, bu kadar araç ve bu kadar insan nereye gidiyormuş diye birbirimize sormadan edemedik.