Bu resme iyi bakın! Günlerdir uyku görmeyen, yuvaları içine kaçmış gözleri, çökmüş avurtları, zayıflıktan fırlamış elmacık kemikleriyle bu yüze iyi bakın. Dünyada savaş sanatının örneği olarak gösterilen büyük taarruz planını kendi ordu komutanına bile zor kabul ettiren, imkânsızı mümkün kılmak için çırpınan bir ifadeyi görmekte güçlük çekmeyeceksiniz!

Bu resme iyi bakın. Büyük taarruz boyunca ağzına bir lokmayı zor koyan, ön saflarda, ateşin ortasında dolaşan Başkomutanı göreceksiniz… Hem kendisi hem de ulusu için girdiği var veya yok olma savaşının verdiği sorumluluk duygusunun yüzüne nasıl yansıdığını göreceksiniz!

Büyük ozan Nazım’ın dediği gibi sarışın bir kurda benzeyen bu resimde uykusuz, yorgun ama kararlı, çakmak çakmak parlayan gözler göreceksiniz.

O gözler ateşi ve ihaneti görmüştür. İncelmiş boynunda Nemrut Mustafa Divanı’nın verdiği ve hain Padişah Vahdettin’in onayladığı idam fermanı vardır.

Bu resim bir askerin fotoğrafıdır. Ama O, istila edilen yurdunu kurtarmak için ileri atıldığında, önce ulusal egemenlik diyen ve TBMM’ni açan bir meşruiyetçidir. Bu resimde “TBMM Orduları! İlk hedefiniz Akdeniz’dir” emrini veren TBMM Başkanını göreceksiniz!

Bu resim, İslâmcılardan Bolşeviklere, İttihatçılardan hilâfetçilere uzanan bu meclisi bir orkestra gibi yöneten ve “İstiklâl-i Tam” ortak noktasında birleştiren bir siyaset ustasının fotoğrafıdır.

Bu resimde Lenin’den Nerimanov’a, Aralov’dan Franklin Bouillon’a varan karmaşık ilişkileri düzenleyen usta bir dış politika uzmanını, bir diplomatı göreceksiniz!

***

Yıllar sonra, Büyük Taarruzun yıldönümünde O’nun adını anmaktan korkanlar, bir fatihayı çok görenler, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenin mezarına koşanlar…

Yunan uçaklarından attırdığı bildirilerde Kuvayı Milliyetçileri kâfir ve katli vacip ilân edenleri kahraman sayanlar…

O’nun kurduğu Cumhuriyete kin kusanlar… Reklâm arası diyenler… Lozan yerine Sevr’i isteyenler… İyi belleyin! O ve O’nun peşinden giden büyük Türk Milleti olmasaydı bugünkü memleketinize bile vize ile girecektiniz. Nankörlüğün şahikasına çıkanlar! Biliniz ki gâvur dediğiniz insanların kölesi olacaktınız.

***

Büyük Türk Milleti… Bu kutsal isyan, bu Anadolu İhtilâli sayesinde Padişahın kulu olmaktan çıktık, Cumhuriyetin eşit yurttaşları olduk. Yurttaşlığımıza göz dikenlere karşı uyanık olalım!

Kadınlar! Mahmut Esat Bozkurt ve Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’den çıkarttığı Medeni Kanun’la özgürlüğünüze kavuştunuz. Çok evlilikten kurtuldunuz. Devrime sahip çıkınız. Görmüyor musunuz? Miras hakkınıza bile göz dikiliyor! İstanbul Sözleşmesi bir imza ile yürürlükten kalktı!

Cumhuriyet’in okullarında ücretsiz okuyan, tam bir fırsat eşitliği içinde makam sahibi olan kuşak…

Emekli oldunuz ama Cumhuriyete karşı göreviniz bitmedi! Onu korumak ve kollamak için çırpınacaksınız.

Gençler! O Cumhuriyeti size emanet etti. Biliyorum, çok zor koşullar içindesiniz. Zalim ve adaletsiz düzen sizi ihtiyarlattı. Geleceğiniz kararttı. Çoğunuzun göz yurt dışında! Ama unutmayın karanlığın en yoğun olduğu an, sabaha en yakın olan zamandır.

Bakın O ne diyor: “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Büyük nutku okuyun. O’nun sizlere hitabını ezberleyin.

İsterseniz Sabahattin Ali’nin dizelerinden oluşan besteyi mırıldanın…

Görecek günler var daha…

Aldırma gönül aldırma!