AKP Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğanın telefonunu bekliyorum.
Telefonum her çaldığında ekranına bakıyorum büyük heyecanla ki, acaba Fazlı Bey mi arıyor diye.
Bakıyorum aramıyor.
Bekliyorum aramıyor.
Ve süreç uzadıkça da heyecanım artıyor.
Milletvekilim beni arayacaktı.
Aradığında da haber verecekti.
Haberi de, tüm bölgeyi ilgilendiren olay olacaktı.
Çocuklar umutla gülümseyecek, toplumun her kesimi de mutlu olacaktı.
Bekle telefon çalmaz.
Bekle babam bekle.
Beklemeye devam durmak yok.
İşin muhabbeti şu:
Milletvekili Fazlı Erdoğan beni Kireçlikin ZKÜye devir edilmesini sağlayan Maliye Bakanlığının tahsis yazısı için arayacak.
Ne diye açıklama yapmıştı milletvekili?
Maliye Bakanı ile görüşecek ve Kireçlikin ZKÜye tahsis edilmesini sağlayıp, bu alanda su ürünleri fakültesi ve sosyal tesislerin yapılmasına katkı verdiğini bildirecek.
Hatta bu açıklamasını da tahsis yazısının belgesini göndererek somutlaştıracak.
Milletvekili bu müjdeyi tahsis yazısını da göndererek kanıtladığında ise; ben bu yazıyı gazetenin tam göbeğine bire bir ölçüde yayımlayarak Fazlı Erdoğan sözünü tuttu diye kamuoyuna aktaracağım.
Sözüm söz!..
Benim sözümü tutmam için belge ve bilgi gerek.
Bekliyorum haber Ankaradan.
Milletvekili arayacak ve verdiği sözün arkasında durduğunu kanıtlayan müjdeyi verecek.
Bekliyorum haber yok.
Bekliyorum telefonun zilindeki görecek günler var daha türküsü ses vermiyor.
Beklemeye devam.
Durmak olur mu?
Asla!..
Biliyorum ki, Ankaradan o haber her an gelebilir.
Ve biz de çorbada tuzumuz olduğundan dolayı manevi hazzı doruklarda yaşarız.