Son günlerde derinliği değil de sığlığını kanıtlayan bir derginin sözcüleri (!) Eşsiz Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun güzel annesi Zübeyde Hanım için ağzı alınması bir tarafa akıllardan bile geçirilip süzülemeyecek sözlerle saldırılar başlattılar.
Ne dersin şimdi?
Nasıl bir yanıt verirsin?
Küfretsen olmaz!
Küfretmesen olmaz!
Tövbe estağfurullah!!!
Analarının, babalarının, kardeşlerinin, ailesinin yaşamlarını borçlu olduğu bir öndere, bir lidere, dünyanın son yüzyılda gelmiş geçmiş olarak kabul ettiği en büyük devlet adamına bir insan niye küfreder?
Neden yediği kabın içine eder?
Neden???
Demiyorum o yazmak istediklerimi.
Yazamıyorum.
Midem bulanıyor aynen sizler gibi.
Kusmak istiyorum!
Aslında bu dışa vurulan sözler bir hiç!
Ah bir de bilinçaltlarında sakladıklarını bir konuşsalar.
İfade edebilseler.
Ne lağımlar dökülecek neler!
Ayıp sözü yetersiz.
Terbiyesiz sözü ödüldür bu tiplere.
Çünkü…
Aile terbiyesi almamışlar.
Bu nedenle küfürbazlar.
Bundan dolayıdır ki iftira atarlar.
Öyle bir kin ve nefretle büyümüş ya da büyütülmüşler ki, bu dünyadan göçüp gitmiş olup olmamış hiç önemli değil.
Anne olmuş o da önemli değil.
Neredeydi cennet?
Annelerin ayağının altında mı?
Peh peh!
Anneye bile saldıran bir bilinç anne ayağı mı tanır?
Tanımadıkları bir kez daha ortaya çıktı.
Küfrediyorlar Zübeyde Ana’ya.
Atatürk’ün annesine.
Atatürk öyle bir taş ki, asla erimez!
Eritilemez de.
Bu ülkenin aydınlık yüzlü, vefalı ve özgürlük sevdalı halkı seviyor kurtuluşu sağlayan önderini.
Seviyor.
Bu tür hakaretler de, o büyük sevgiyi daha derin köklere indiriyor.
Hem de büyük bir aşkla!