Bir yerde okudum ve kahkahaya boğuldum.

Okuduğum şu:

Covid 19 aşısı konusunda yapılan değerlendirmelerde en sonunda ortak yorum şu oluyor.

Aşı önceliği kesinlikle sağlık çalışanlara olmasın!

Hayda! Peki kim olacak?

Sağlık çalışanları aşı olur ise hastalık kapma riski var.

Eeee!

Bu nedenle önce siyasetçilere, sonra da medya mensuplarına yapılsın.

Allah Allah!

Ölecek ise siyasetçiler ile medya mensupları ölsün de, sağlık çalışanlarının yaşamlarını koruyalım.

Yani? Aşıya olan güvensizliğin farklı bir görüşü ve yorumu?

Ne dersiniz? Haklı olabilirler mi?

*

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı!

Neymiş?

Gazeteciler!

Şimdi…. Bu bayramın gazetecilerin haklarını vermeyen patronlara karşı yapıldığını bilmeyenlerin olmasını anlamak mümkün kü?

Gazeteci başka, patron başka.

Biri işçi diğeri işveren.

Durum böyle olunca, kim kiminle, nerede ve nasıl bir araya gelmeli.

Güç dayanışması yapmalı?

Şudur; Türkiye’de gazeteci ve gazetecilik diye bir kavram yüzdeye vurursan kaçtır?

Bana göre en çok yüzde (iyimser tahmin) 20 kadar.

Gerisi, yandaş-candaş sektöründen beslenenler.

Sebebi de, sansür ve oto-sansürün sınırsız bir şekilde yaşamın içine geçmesi ve gazetecilik kriterlerinin değil ayağa, ayakların altında paspas edilmesidir.

Peki çözüm?

Zor dostlar zor!

*

MORS

Aklımdan çıkmıyorsun ki;

Geldiğin anları noktalayayım.

Bir uzun bir kısa bir şişman bir zayıf,

Bilgisayar değilim ben

İstediğim gibi işaretlerim seni

Bir güzel, bir çirkin,

Bir ürkek, bir değil,

Bir kara, bir sarı,

Bir arı, bir cadı,

Bir arkadaşım, bir sevdiğim.

-Atılay Durmaz Demiroğlu