Alaplı’da yapılması düşünülen yat tersaneleriyle ilgili yasal süreçte, ÇET raporunun hazırlanışında imzası bulunan bir mühendis “imzam sahte” açıklamasıyla imzasını geri çekmiş.

İlginç!

AKP Alaplı ilçe Başkanı ve önceki Belediye Başkanı Faruk Çaturoğlu’nun öncülüğündeki bu harekette “sahte imza” çıkması çok düşündürücü.

Alaplı’nın kaderini çok yakından ilgilendiren bu girişimde her kim sahte imza attırdı ise bunun hesabını vermeli.

Başta Çaturoğlu olmak üzere Alaplı’daki herkes bu konunun üzerine gitmeli.

Kimsenin Alaplı için yapılacak bir girişime “sahte yaftası" yapıştırmaya hakkı yok.

Bu olay öyle yenilir yutulur olay değil.

Her kim ise suçlu veya suçluları ortaya çıkarılmalı.

 

FOTOKOPİ

 

Teknolojik gelişim ve değişim süreci içinde çağın gereklerini yakalayan kurumlar hizmet üretebilme açısından sınır tanımıyor.

“Müşteri memnuniyeti” ne önem veren kurumlar bu nedenle, piyasa koşulları içinde daha güçlü olabiliyor ve marka kavramında çağı yakalıyor.

Son yıllarda PTT’nin yaptığı atak dikkat çekici.

Öncelikle güvenli ve ucuz hizmet veriyor.

Özellikle havale konusunda bankaların pabucunu dama attı.

Bankadan herhangi bir yere havale yapmaya kaktığınızda ocağınıza incir dikilirken, PTT’den bu rakamın 5 de birine aynı hizmeti satın almak mümkün oluyor.

Ama…

PTT’nin bu akıl dolu hizmetleri arasında öyle komik işler de var ki, inanması çok zor.

Her vatandaşın bir şifresi var bundan böyle biliyorsunuz. En yakın PTT şubesine gidin ve 1 TL karşılığınızda şifrenizle ilgili bilgileri satın alın.

Ben de gittim Kdz. Ereğli’deki PTT’ye.

Sıra numaramı aldım ve “e-devlet şifremi almak istiyorum” dediğimde, “kimliğinin fotokopisini çektir de gel” dediler.

Fotokopi?

“Siz de yok mu fotokopi?” soruma “hayır!” yanıtı aldım.

Hoppala!..

Bu devirde, PTT gibi bir kurum fotokopi çektirmek için gönderiyor vatandaşını.

Çıktım kapıya sağa baktım kırtasiyeci yok, sola baktım yok. vodafone bürosunu gördüm ve Turkcell’den vodafone’ye transfer olmuş bir abone olarak “kimliğime fotokopi çeker misiniz?” diye sorduğumda sert bir ifadeyle “hayır dışarı çekmiyoruz” tepkisini aldım.

Fesuphanallah!..

Çevreye bakınıyorum ki tanıdık bir yer bulayım veya bir kırtasiyeci tabelası göreyim.

Yok mu yok!

Bu yolda araç beklemeye benziyor. Araç gerekmediğinde elli kişi önünde durur ve “nereye gidiyorsun götüreyim” der, ama araç gerektiğinde de bir tek araç önünde inadına durmaz!

Kızgınlığımı kontrol etmeye çalışırken, eczane tabelalarına gözüm ilişti.

Şifa eczanesini tanıyorum.

Girdim içeriye ve genç bir bayana kimlik fotokopimi çektirme talebimi ilettim.

Kabul etti hemen ve çekiverdi bir dakikada.

Ücretini sordum “hayır istemez” dedi.

Baktım duvardaki ruhsat belgesine, Sevgi Aydın yazıyordu.

Yeniden PTT’ye gittim ve şifre işlemlerimin yapılmasını istedim.

Bu kez sistem yokmuş.

Memur telefonumu aldı ve sistem düzelince çağıracağını söyledi.

Devrek yol ayrımından çarşıya geldiğimi söyledim ama sistem nuh diyor ve esnemiyor.

Olmadı.

Şifremi alamadan döndüm.

Düşünüyorum da, koskoca PTT neden bir fotokopi makinesi alıp da hizmet vermez de vatandaşı sokaklarda fotokopi çektirmek için dolandırır?

Ne komik değil mi?

Tam Aziz Nesinlik dediğimiz olaylardan biri işte.

Basit gibi gelir ama; hem hizmet hem de zamanın iyi değerlendirilmesi açısından çok önemli.

Eeee burası Türkiye.

Biz de hizmete geçit yok!

İnadına yokuş, mutlaka yokuş.

Bu ne yazık ki iş böyle