Bir slogan:

-Filistin için yırtınanlar neredeler?

Bozhane’de gördüm bu sloganı yazılı olduğu parkartın üzerinde.

Dikkatimi çektiğinde düşündüm.

Öyle ya; sahi neredeydiler?

Çok mu işleri vardı?

 

Şehit Ramazan Erdem’in cenazesine binler akmıştı.

Binler öyle koşmuşlardı ki, her biri çelik.

“Şehidim hakkını helal et bize” sloganı tüylerimizi diken diken etti.

Şehidim hakkımızı helal ettik, sen de helal et!..

 

Sonra “Yan gelip yatmadı, vatanını satmadı” sesleri yükseldi binlerin ağzından.

Ses oldu yankılandı.

Yankılandıkça da “Türkiye Askerine sahip çık” sloganı ile örtüşerek bütünleşti.

Evet Ramazan asker de yan gelip yatmadı.

Canını vatanına kurban etti.

 

Bozhaneydik dün.
Yediden yetmişe herkesle.

Kadını erkeği, ihtiyarı genciyle birlikte.

Düşüncesi her ne olursa olsun “Ne Mutlu Türküm Diyene” noktasında ulusallaşan binlerle birlikte.

Hep dedik ki, “Ramazan da yan gelip yatmayıp, vatanını satmadı” diye.

Gözlerden yaş döküldü pınarlara ve sanki sessiz pretosto yapıp yuvarlandı düştü toprağa.

Vatanını satmadı Ramazan satmadı.

 

Bir slogan daha geldi uzaklardan sanki:

“Askere uzanan eller kırılsın!..”

Askere kimin eli uzanıyor?

Kim askere savaş açtı.

Kimler var bu savaşta askere karşı TARAF?

Kimler servis yapıyor askerin aleyhinde yandaşlarına?

Kimler kozmik odalara dalabilmek için senaryo yazıyor?

Kimler eşkiyanın başına sayın diyor?

Kimler eşkiyaların ayağına savcı yargıç yolluyor?

Kimler kaşıyor açılım denen numarayı?

Ve kimler sahip çıkmalı askerine, topraklarına, ulusuna?

 

 

Türkiye çok zorlu süreçten geçerken, sanki faşizmin ayak sesleri duyuluyor.

Herkesle kavga eden ve savaş açan bir anlayış adım adım ülkeyi bir çukurun içinde yok etmeye çalışıyor.

Plan çok uluslu elbette.

Tavşan kaç tazı tut!..

 

Azim Otel’in balkonundan şehitin törenini izlerken telefonuma Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden gönderilen mesajı açıyorum ki; İlhan Selçuk da dünyadan ayrılıp sonsuzluğa uçmuş ve gitmiş.

Hani şu gecenin üçünde evi bir hırsız ve katil gibi basılan ve gözaltına alınan gazetecik mesleğinin duruşuyla efsane ismi İlhan Selçuk.

Daha yakın bir zamanda kardeşi ünlü karikatürist Turhan Selçuk’un ölümü duyurulamayan ve komada yatan İlhan Selçuk.

Ulusal duruşuyla “ne şeriat ne darbe tam bağımsız Türkiye” dediği için askeri dönemlerde işkencelerden geçirilen İlhan Selçuk.

Yani Cumhuriyet ışıklarından biri İlhan Selçuk.

O da gitti işte.

An geldi, Atilla İlhan gibi ansızın sonsuzluğa uzanıverdi.

 

Dışarısı çok sıcak.

Ter akıyor sırtımdan.

İzliyorum Karadeniz Ereğli sahilinden ülkemi.

Ramazan Erdem’in top arabasındaki cenazesi eller üzerine alınıp belediye aracına taşınırken, Erdemir’in bacasına takılı kalıyorum.

Bir bıçak saplanıyor sanki boğazıma.

Yutkunamıyorum.

Yutkundukça canımın daha çok acıdığını tüm bedenimde hissediyorum.

 

Evet ateş düştüğü yeri yakar.

Yaktı işte bizi.

Ramazan Erdem ve daha önceki şehitlerimizle yaktı.

İlah Selçuk, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışları ve diğerleriyle birlikte yaktı.

Nazım Hikmet’in sesini mi işittim ne?

 

-Sen yanmasan ben yanmasam/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?