Zonguldaklı Büyükşehir’e hazırlık yapıyor.
Siyasetçisinden bürokratına kadar herkes Zonguldak’ın Büyükşehir olacağına o kadar inanıyor ki, “biz hazırlığımızı yapıyoruz” diyen bürokratları bile biliyorum.
Büyükşehir olmak merkez için kurtuluş.
Umut.
Heyecan.
Merkezdeki bu heyecanı ilçelere döndürdüğümüzde ise konunun farkında bile olmadıklarını görüyoruz.
Bilen biliyor ama genelde kamuoyu olayın gelişmelerin farkında değil.
Gündem ile ilgilenenler az buçuk kapıdaki tehlikeyi görüyor.
Tehlike diyorum tabi ki ilçeler ve beldeler açısından Büyükşehir olmak büyük bir riziko.
Biliyorsunuz ki, Zonguldak Büyükşehir olduğunda, aralarında Kandilli’nin de olduğu 17 belediyenin kapısına kilit vurulacak.
İlçelerin bir çok yetkisi Büyükşehir’e geçerken, tüm köylerin statüsüne son verilip mahalle olacaklar.
Yani, köyde kümes bile yapamayacaksın.
Şehirde işyeri açma ruhsatını bile vilayete gidip alacaksın.
Git gel Zonguldak.
Oysa; başta Ereğli olmak üzere, Alaplı, Devrek, Gökçebey, Çaycuma, Kilimli ve Kozlu uyumamalı.
Bu ilçelerde yaşayanlar konuya duyarlılık göstererek, ülkeyi yönetenlere her yol ve yöntemi deneyerek ulaşıp, “Büyükşehir olmak istemiyoruz” demeli.
Demeli ki, yarın ağlamasın.
Demeli ki, yarınlarda hizmet açısından bugün git yarın gel yaşamasın.
Demeli ki, tüm kaynaklarına başkaları el koymasın.
Demeli ki, dimyata pirince gideren evdeki bulgurunu da çaldırmasın.
Bu kadar açık ve net!
Ülkeyi yönetenlerin ilçe temsilcileri tehlikenin farkındalar.
Ama…
Emir demiri kesiyor.
Bir tanesi bile içi kan ağlasa da bu gelişmelere “biz istemiyoruz” demez/diyemez.
Biat ile siyaset yapanların böyle bir irade gösterme şansları yok ve olamaz!
Tepeden ne gelirse “emret efendim” demek durumunda olanlara bugünün demokratik sisteminde ne denebilir ki.
Onlar da farkında.
Onlar da Zonguldak Büyükşehir olur ise beldelerin kapatılacağını, ilçelerin yetkilerinin tırpanlanacağını ve mahallelere dönüştürülecek köylerde ahır bile yapabilmek için bir çok formaliteden geçileceğini.
Hepsi biliyor.
Ancak…
“Ağam bülü!” diyorlar.
Zonguldak’ın ilçeleri bu sessizlikleriyle kendi geleceklerini ipotek ettiklerini artık görmeliler.
Uyanmalılar.
Seslerini yükseltip, yöneten kademesindekileri uyarmalıdırlar.
Bugün bunu yapmayanlar, yarınlarda konuşamazlar.
Emirlerin demirleri kesmesine de seyirci kalıverirler.
Bilinen slogan:
“Susma sustukça sıra hepimizin ilçesine, beldesine ve köyüne gelecek.”