Çok okur.
Çok yazar.
Çokta araştırır.
O aydın bir Türk gencidir.
Işıktır.
Umuttur.
50 yaşlarındaki annesi ve babasını da tanır ve bilirim Melis’in.
Merhabamız sıcaktır, sevgi doludur.
Bakın o Melis öyle bir şey yaptı ki!
Yürekler alkışladı O’nu.
Helal olsun dedi.
Çünkü…
O Melis, gitti bir partiye ve “Ben Milletvekili aday adayıyım” dedi.
Nasıl coşkulandık.
Nasıl sevindik.
Ne kadar mutlu olduk.
İşte bu!
Budur yürek.
Genç cesareti.
Yüreği.
Heyecanı.
Şimdi, devletin ev satarken bile noter onayı istediği 65 yaşındaki bir kişinin enerjisi ile 21 yaşındaki gencin enerjisi bir mi?
Arada kuşaklar farkı var.
Algı var.
Cesaret var.
Üretkenlik var.
Vizyon farkı var.
Elbette genç ve gençlik.
21 yaşında taşı sıksa suyunu çıkaran bir genç ile emekliliğinin üzerine emeklilik koymuş yaştakiler bir olur mu?
Olmuyor!
Olamıyor ki!
Olamaz da!
Melis’in “siyasete merhaba” deme girişiminden haberim vardı ve bekliyordum başvuruda bulunmasını.
Vurdu!
Toplumun tüm siyasi dinazorlarına “Artık gidin biz varız!” mesajını bu başvuru eylemiyle verdi.
Çünkü; karşısında çok çok büyükleri var.
Babası yaşlarında.
Dedelerin dedesi yaşındakiler bile kapı kapı dolaşıp “ben de adayım, ne olur listeye alın beni” diye adam tavlama peşinde iken, O; “Biz gençler daha iyi yönetiriz ülkemizi” dedi.
Ne de güzel etti.
Gencecik pırıl pırıl ve geleceğimizin ışığı olan gençler geçecek tabi ki en öne.
Onlar var ise bu Cumhuriyet var.
Onlar var ise Eşsiz Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri var.
Onlar var ise geleceğimize dönük umutsuzluklarımızı umuda çevirme aşkı, sevdası var.
Bizler; ben, sen, o!
Hepimiz bu çocukların önündeki tüm engelleri kaldırma sorumluluğumuzu nasıl unuturuz?
Nasıl, bu değişim ve gelişimin önüne takoz oluruz?
Neden bitmek bilmez ihtiraslarımızın kulu köleliğinden vazgeçmeyiz?
Niye?
Melis Timur Kızımızı kutluyorum.
Başvurusu ile verdiği dersi anlamayanlara ya da anlamak istemeyenlere; “Son kullanım tarihiniz çoktan geçti” diye seslenerek, bu ülkenin, ilimizin, ilçemizin tüm yönetenlerinin gençler ve kadınlardan oluşması dileğimi tekrarlıyorum.
Tecrübeye tabi ki saygı.
Tecrübe sonraki kuşaklara aktarılırsa büyür.
Gelişir ve unutulmaz.
Tecrübeliler, abilik ve ablalık yapamaz mısınız?
Siz olmayınca olmaz mı?
Yoooo!
Bırakın koltukları gençlere bakın neler yapıyorlar!
Uçururlar alimallah uçururlar!