Antidemokratik bir siyasal bilinci olandan ?demokratik? bir yöntem beklemek hayalcilik olur. Yıllardır masa başında delege ayarlayan ve ülkemizdeki kirli siyasetin içinden beslenenlerin geçmiş yılların birikimlerinden sıyrılmasını elbette beklemeden gittim Kdz. Ereğli Belediye Meclisi?ndeki toplantıya. Demokratik bir toplantı bekleyemeyeceğimin ön yargısının doğru olmadığını görme umudum kapıdan girdiğimde daha başından söndü. Kdz. Ereğli Kadınlar Meclisi?nin tüzüğüne göre; belediye meclisinin en çok iki katı olabilecek sayı kadar üyeden oluşabileceğini orada öğrendim. Yani, Kdz. Ereğli belediyesinin 25 tane meclis üyesi bulunduğuna göre, kadın meclisi de en çok 50 üyeden oluşabilir (miş). Peki bu üyeler nasıl belirlenmiş? Sakın ha demokratik yol ve yöntemler kullanılarak falan düşünmeyin. Biliyorsunuz ülkemizde padişah demokrasisi yaşandığından dolayı, bu anlayış muhtarlara kadar uzatılmış ve ilçedeki 22 mahalle muhtarlarından isim istemiş belediyedeki bu oluşumun mimarları. Muhtar kimin ismini verir? Eş-dost tabi ki? Kimsenin günahını almayayım da, tüzüğe göre mahallelerden seçimle belirlenmesi gereken üyeler muhtarın el insafıyla hazırlanan isimlerin oluşumu 2008 piyangosu olarak çıkarılmış karşımıza. Aferin!.. Ne demokrasi ama? Ne anlayış ama? Ne kafa ama? Kongre bildiğiniz gibi. Kongre öncesi biryerlerde oturulmuş ve yol ile yöntem belirlenerek tüm önergeler hazırlanıp ?Şu muhtarların verdiği isimleri de çağrın bi bakam? diye davet edilmişler ki salona kimse neyin ne olduğunu bilmiyor. ?Oy verenler?, ?vermeyenler? faslında elini kaldırıp indirenler de sağına soluna bakıyor şaşkın şaşkın bu komik duruma. Oy vermesen ne yazar? Karşında birbirinden haberli ve önergelerin de altına imza attırılarak oluşturulmuş bir hareket var. Kırabilir misin? Bu oyunu bozabilir misin? Hayır! Öyle de oldu zaten? ?Oy verenler?, ?vermeyenler?!.. -Kabul edilmiştir? Salonda meclisin başkanlığına atanan Dr. Nurhan Özalp?ın dışında konuşan kimse yok. Neyin ne olduğunu kimse bilmiyor ki, düşüncelerini açıklayabilsinler. Oyun devam ediyor. Sıcağı sıcağına. Teorisyenleri de ?ben yaptım oldu? heyecanıyla mutluluk içinde. İzlencemin arasında bir yandan tüzüğü okuyorum. O da ne? Meclis Başkanı Özalp?a bilgisayar çıktısı alınmış hazır listeler teslim edilip ?Oy verenler?, ?vermeyenler? deniliyor ama, tüzüğün 12. maddesinin 1. bendi şöyle: -Genel kurula en fazla oy alan adaylar sırasıyla başkan ve başkan yardımcılığı görevlerini üstlenir. Hayda..! Ama seçim sırasında liste bütün olarak okunup ?Oy verenler?, ?vermeyenler? şeklinde oylandı. Adaylar tek tek oylanıp da en çok veya sonraki en çok oy alan belirlenmediğine göre, şimdi bu tüzük maddesinin çiğnendiğini iddia etsem ne olur? Bir şey olmaz. Kurallar çiğnenmek üzere yazılmıştır? Yetkileri alınmış Başkan Yardımcısı Feyzi Yılmaz geldi yanıma ?anca bu kadar olur? diyerek. ?Atama ile oluşturdunuz. Kime sordunuz ki? sözlerimle karşılık verdiğimde uzaklaştı. Öyle ya; kulis biçiminde ve demokratik teamüller hiçe sayılarak oluşturulan bir kurul ile ilgili ?yanlış yaptınız? yorumları da etkili olmaz. Kimseye anlatamayız. Çünkü demokrasiyi kasaba politikası çizgisinde yaşayan ve öğrenenlerin; demokrasiden anladıkları bu kadardır. ?Oy verenler?, ?vermeyenler? şeklindeki oluşum tamamlandığında tepkilerini dile getirenlerin sesini duymak istemeyenler, bildiklerini hep okuyacaklar. Liste istedikleri 22 mahalle muhtarlarından bile sadece bir iki tanesi gelmişse toplantıyı izlemeye, varın siz düşünün gerisi. Tüzük-müzük hikaye. Demokrasi padişahların hizmetinde. Gerisi de, öyle-böyle, konsey-monsey gidiyor işte. Kafa bu oldukça, bu ülkede demokrasinin gelişebileceğini söylemek daha çok zor. Şimdi geldik gündemimizin son maddesine: ?Oy verenler?, ?vermeyenler?