Kardeş!

Can!

Canının da canı!

İyi günde, kötü günde et ve tırnak gibi.

Herkesten, her şeyden öte.

O’dur, bir/birlik.

O’dur, umut/gelecek.

O’dur tek yürek.

Ben, sen, o, biz yani hepimiz; kardeşi/kardeşimizi/kardeşlerimizi işte öyle tanır biliriz.

**

Kdz. Ereğli Belediyemizin de kardeşi/kardeşleri var. Hem de beş ülkeden altı. Bir de yurt içinden olmak üzere toplam yedi kardeşli ilçeyiz biz.

Kim/kimler mi kardeşlerimiz?

Sayıyorum:

1-Hydra / Yunanistan,

2-Targovişte / Romanya,

3-Düren/ Almanya,

4-Jinhua / Çin,

5-Brindisi/ İtalya,

6-Monfalcone / İtalya,

7-Keçiören / Türkiye,

İtalya’dan Çin’e kadar uzayan bir coğrafyadaki bu kardeş belediyelerimizi ben en çok 6 şubat depreminde aradım. Atatürk Kültür Merkezi’ndeki o büyük yardımlaşma seferberliğinde Ereğlili olarak büyük gurur duyarken, gözlerim elbette kardeşlerimizi aradı.

Dedim ki, ah şu tırları doldurup doldurarak gelseler de, tırların önlerine Ereğli Belediyemizin loğo ve pankartlarını asarak gitsek deprem bölgesine.

Desek ki, biz geldik biz!

Biz geldik kardeşlerimizle!

Baktım baktım ve kardeşler gelmeyince de sordum.

Haber yok!

Kardeşlerimizden haber bile gelmedi.

Sonra, 19 kasım felaketinden sonra aradım onları.

Öyle ya, gün kardeşlik zamanı.

Koşarlar sandım.

Maddi manevi desteklerini verirler umut ettim.

Yine yoktular!

Allah Allah bu nasıl kardeşlik?

**

Uzun sözün kısası, 31 marttan sonra göreve gelecek olan başkan ve meclis üyeleri; şu kardeş belediyeler hikayesini bir ele alsalar da, hiçbir konuda iletişim dahi kuramadığımız kardeşliklere son verseler.

Yanlış mı olur?

Benim düşünceme göre, kağıt üstündeki kardeşliğin hiçbir anlamı yoktur!

Kardeş, iyi ve kötü günde, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak kardeşliğini yerine getiriyor ise kardeştir, kardeş sayılır!

Yoksa yoktur!

Siler atarız ve kardeşliğe yakışan ve içini dolduran yeni kardeş/kardeşler  kapılarını buluruz.

Ereğli’mize kardeş mi yok?