12 Mayıs Pazar günü bahçede çalışırken Op. Dr. Barbaros Tabak aradı ve “Mustafa Kılıç Akçakoca yolunda Pideci Bülent’in orada kalp krizi geçirmiş, ben şimdi yola çıkıyorum” dedi.

Mustafa Kılıç ve kalp krizi.

Çok yakın bir zamanda Bozhanede birlikte çay muhabbeti yapmış ve iki gün önce de TOBB’nin söz verdiği halde yapmadığı Kırmacı’daki okul binası üzerinde telefona söyleşmiştik.

“Ereğli’nin sahibi yok!” demişti sorum üzerine.

Öyle ya var mı ki?

Kdz. Ereğli 18 yıl içinde Türkiye’de sosyo gelişmiş ilçeler arasında 32. Sıradan 199’a düşmüş kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Liman başkanlığı, eski belediye, eski hastane, eski hükümet konağı, eski emniyet müdürlüğü, eski terminal yıkılıp şehir açıkça “yıkıklar şehri” olmuş sorumluluk taşıyanların bir elde cımbız, diğerinde ayna umurlarında mı ki dünya?

Bu nedenle Ereğli’nin sahibi yok.

Ya Allah’ınızı severseniz söyleyin;  Ereğli’deki okulların büyük çoğunluğunu  hayırseverler yapmıyor mu?

Zonguldak’ta üniversite kurulurken, Ereğli dışlanmadı mı?

Bağır bağır bağırarak Eğitim Fakültesi kararı aldırttığımızda, yine binasını Hacı Kadri Yılmaz yapmadı mı?

İbrahim İzmirlioğlu’nun yaptığı okullarla üniversite kurulur üniversite.

Şimdi kampüs inşaatı yapılıyor ve rektör bey ne diyor Ereğli’ye.

“Ereğli’ye yeni fakülte yok!”

Bu haksız ve affedersiniz ama saçma açıklamaya tepki gösteren ile yok.

Yani?

O cımbız ve aynalar çoğalmış. Üç boyutlusu var, kokulusu var, akşam yemekleri var, bol bol fotoğraf çektirmeler var. Var oğlu var!

Mustafa Kılıç’ın sevdası üzerine alın size bir örnek daha!

Yeni fakülte ve fakülteler için Erdemir ve Ahmet Erman tarafından yaptırılan fakülte binalarının inşaatını görmek için kim ya da kimler gidip geliyor biliyor musunuz?

Merak ediyor iseniz, gidin bir sorun.

Yani Ereğli o kadar sahipsiz ve kendi kaderine terk edilecek kadar yalnız.

İşte hep bunları konuşurduk Mustafa Kılıç ile.

Anlattıkça anlatırdı.

Konu hep Ereğli ve Ereğli’nin geleceği üzerineydi

Bakın size bir anımı daha anlatayım.

O bir zamanlar 10 bine yakın işçinin çalıştığı ve sonradan yaşanan kapanmalar nedeniyle binlerce işçinin gurbet ellere ekmek parası kazanmak için gittiği tersaneler bölgesi yapılırken, “ya şu virajları kaldırıp dolgu maddesi olarak kullansalar ya. Ta nerelerden dolgu maddesi taşınıyor” diye liyakatsizliğe  dikkat çekmişti.

Yıllar yıllar.

Akçakoca Devlet Hastanesine varmak üzereydim ki, Op. Dr. Barbaros Bey aradı ve “Eyüp yapacak bir şey yok, eksi” diye bilgi verdi.

Sevgili Eşi Yasemin Hanım’ı gördüğümde “kaybettik” diyebildi.

Vay be Mustafa Kılıç vay!

Bundan sonra Ereğli meselelerini konuşacak kimse de kalmadı.

Kimin umurunda ki Ereğli.

Ortalık cımbız ve aynadan geçilmiyor.

Herkes  makyajda.

199’a düşmek bile  uyandırmıyor ise vah Ereğlim vah!

**

Mustafa Kılıç da benim unutmayacağım bir kimliktir.

O Ereğli sevgisiyle dolu yüreği ile yaşayacak ben de!

Tabi ki benim gibi düşünenlerde!