GMİS’in eski Başkan Yardımcılarından yakın dostum Rahmi Yaman geldi gazetenin merkezine.

Rahmi ile Kandilli’den baba dostluğumuz var.

O’nun babası da, benim babam da başmadenciydi.

Hüseyin Yaman’ın (Paşa Dayı) oğlu Rahmi, çok uzun yıllara dayanan sosyal ve siyasal yaşamdaki birikimiyle TTK’nın Karadon Müessesesi’nde meydana gelen grizu faciasıyla ilgili düşüncelerini anlattı.

İki madenci çocuğunun maden ocaklarında yaşananlar ile ilgili duyarlılığı fazla oluyor.

Ki, Rahmi halen daha madenci.

Madenciliğini uzun yıllar sendikacılık ile sürdürmüştü.

Sendikacılığına son verildikten sonra da, madenciliğe dönmekten gocunmadı.

Çalışıyor Kandilli’deki TTK’ya ait maden ocağında.

Karadon’da yaşanan facianın “tedbirsizlikten” kaynaklandığını anlattı.

Kazayla ilgili raporlar yazılıp açıklandığında konunun gerçek yüzünü daha iyi öğreneceklerini dile getirirken “Ancak bu kaza sırasında bakanlar Zonguldak’ta ikamet ettiler. Başbakan geldi. Hükümet, somut bir öneri gelse belki de kanun değişikliği bile yapabilecekti bana göre. Zonguldak bu süreçte, acısını yaşadı sadece. Her şeye rağmen hükümet üyelerine Zonguldak anlatılabilir ve bu kazaların bir daha tekrarlanmaması için bazı somut adımlar atılırdı” dedi.

Rahmi Yaman’ı dinlerken “evet” dedim.

Öyle ya; “neden olmasındı?” sorusu çöktü beynime.

Hemen aklıma, Zonguldak’ın kurtuluşunu sağlayacak tek reçete olan TTK’nın özerkleştirilmesi ile ilgili yaptığımız yayınlar geldi.

1998’de TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifini unutturmamak adına 2007’de konuyu gündeme taşırken bu kanun teklifini yeniden yayımladığımızı anımsadım.

Ve hemen, Karadon’daki kazanın ardından bir kez daha aynı kanun teklifini gazetemizin manşetine taşımış “özerkleştirme” vurgusunda bulunduk.

Evet özerkmeştirme.

Rahmi ile bunu konuştuk.

Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın hazırladığı TTK. AŞ.’nin kuruluş yasasının içini doldurarak ülke gündemine taşınmasının Zonguldak’ın kurtarılması anlamındaki önemini tartıştık.

“Bakanlar Zonguldak’ta iken bu konuyu da tartıştırabilirdik” dedi.

Olmadı.

 

Şehitler kenti Zonguldak.

Maden ocaklarında ölüm kokuyan Zonguldak.

Kocasız kalan kadınlar ve babasız bırakılan çocukların çok olduğu Zonguldak.

Göç alan Zonguldak.

Emeğin başkenti.

İş-ekmek-özgürlük derken, bugün göçveren Zonguldak.

Ölümler sıra sıra.

Kandilli’de, Kozlu’da, Üzülmez’de, Karadon’da.

Bartın’ın Amasra’sında.

Ölümün ocakta yakaladığı bedenler.

Ve çözüm noktasında, Zonguldak’ın bütününe nefes aldıracak bir adımdan ise bir haber yok.

Rahmi Yaman’a baktım uzun süre.

Paşa Dayı’nın oğlu eski sendikacı Rahmi Yaman’a.

Bir de en son Karadon ocaklarında galeride grizunun aleviyle cansız yatan bedenlerin yüreği geldi oturdu önüme.

Sordu:

Zonguldak niye böyle?

Niye çaresiz?

Niye suskun?

Ve niye teslim?

Bir şey diyemedim.