Senelerdir özlenen, her sezon öncesinde o sene bu sene diye hedeflenen menzile nihayet varıldı. Eli değen emeği geçen herkese teşekkür edildi, şampiyonluk töreni şölene dönüştü doyasıya kutlandı.

Gelecek senenin planları, daha büyük başarıların hesapları yapılırken, başkan da başarıda payı inkâr edilemeyecek kadar büyük olan yardımcısı da bizden bu kadar dediler.

Bence olması gereken, çokta yerinde alınmış bu karar nedense kasabalının birçoğunu şaşırmış.

İş profesyonel futbola döndüğünde, işler bir kurumun, bir kişinin veya kişilerin desteğiyle, itelemesiyle, fedakarlıkları ile yürümez, yürütülemez.

Hatta zaman zaman kasabanın şöyle büyük, böyle cirolu firmaları var diyerek, onların elini taşın altına çekme davetlerinin ciddiyetine ne söyleyenler ne de söylenenler inanıyor.

Zirvede bırakmak gerekir sözü işte tam da bu zamanlar için saklanır, bu günler geldiğinde ortaya çıkartılır kullanılır.

Gerisi laf kalabalığıdır avara gasnak söylemlerdir.

............................

Kasabalı öncelerde de bu duyguları bu coşkuyu, günlerce süren kutlamaları yaşamıştı. Hem de defalarca.

Hep söylerim, bizim gibi kasabalarda sporun amatör ruhla yapılanı oyuncusuna da taraftarına da ayrı bir heyecan ayrı bir keyif verir.

O arenadaki tek hedef, en saf en temiz duygularla, karşılık beklemeksizin başarılı olmaktır.

Öyle olduğunda hiçbir hesap kitap yapılmaz alacak verecek yazma çizme olmaz.

Özellikle 1975 li yıllardan itibaren kasabanın öz takımı Ereğlispor, Zonguldak Amatör lig şampiyonluğunu tekeline almıştı. Lige ambargo koymuştu.

Başarı büyüktü ama tevazu da büyüktü, yine para gerekiyordu ama kimseden de salma misali para talep edilmezdi.

Bazılarına garip gelebilir ama Kasabanın başarıdan başarıya koşan öz takımının lokal gelirinin dışında tek bir gelir kaynağı daha vardı. Belediye mezarlığında büyüyen otların satışı.

Şimdilerde adına Bal ligi denilen o zaman 3. Profesyonel lige çıkma gurup finallerinde çok kez vilayeti temsil etmişti. Şampiyon olmuştu.

10-15

11-21

12-13

Türkiye Kupası maçlarında da boy göstermişti.

13-9

.......................

O günlerin üzerinden uzun seneler geçti.

Amatör ruhla büyük çekişmelere sahne olan final maçları, bazı genç futbolculara ayrı bir heyecan yaşatırdı.

Menajer veya futbolcu simsarı, eğer bir kulüp tarafından görevlendirilmişlerse o kulübün Scout ekibi olarak tanımlanan bazı kişiler, ekipler bu maçlarda genç yetenekleri takip ederlerdi.

O dönemlerde Ereğlispor ’un efendiliği ile oynadığı futbolla, hırsıyla, enerjisiyle oldukça dikkat çeken çok genç bir oyuncu vardı.

Yetenek avcılarının takibindeydi.

Sakarya’daki final maçlarında gruptan lider çıkmışlardı.

Hocası Agop Mehmet, gel oğlum Denizlispor’ dan arkadaşlar gelmişler seni izlemişler, görüşmek istiyorlar demişti.

Öncesinde Şekerspor’dan da gelmişlerdi onlarla da görüşmüştü. Bazen yüz yüze, bazen de aracılar üzerinden böyle temasları oluyordu.

Bir yanı büyük bir kulübe transfer olmak istiyor, diğer tarafı ailesinden kardeşlerinden, memleketinden arkadaşlarından ayrılmak istemiyordu. Kasabanın dışında yaşamak nasıl olacaktı bilmiyordu, açıkçası biraz da korkuyordu.

Yine böyle bir grup maçının finalinde Muğlaspor ile final oynayacaklardı.

Maç öncesinde kendilerini takip eden Boluspor yetkilileriyle görüştüler. Bu sefer iş oldukça ciddiye binmişti. Hatta Şafak’la seni alıyoruz hazırlanın diye adeta söz kesilmişti.

Kararlıydı, bu sefer gidecekti hem de en iyi arkadaşıyla birlikte, Bolu kasabaya da çok yakındı.

Final maçını kaybettiler, herkes çok üzüldü.

Ama esas üzüntü, hayal kırıklığı birkaç gün sonra oldu.

Boluspor kendileri yerine, finaldeki rakipleri Muğlaspor ’un oyuncuları Rıdvan ve Sercan’ı transfer etmişti.

Sonraki yıllarda Rıdvan Dilmen ülkenin Fenerbahçe’nin Milli takımın, Sercan Görgülü Sarıyer’in Fenerbahçe’nin tanının bilinen başarılı oyuncuları oldular.

Tesadüfler, şans, o veya bu adına ne denilirse denilsin bunlar yaşamın cilveleri, bazen de yaşamın kırılma noktaları oluyor.

.....................

Üzerinden kırk yılı aşkın bir zaman geçmişti, unutulmuştu.

İzmir Karşıya da bir tekel bayisinde zaman zaman yapılan sohbetin koyulaştığı bir anda, muhabbet da futbol üzerinde dönerken, kapıdan giren bir kişi de sohbete dahil olmuştu.

Hâl hatır, nerelisin faslına girildiğinde.

Artık İzmirliyim desem de aslında Ben Bolu’luyum, futbolla sahanın içinde değil ama saha dışında epeyce bir zaman ilgilendim.

Sen Ereğli’liyim dedin ya benim orası ile pek hatırlamak istemediğim bir hatıram var, biz bir yanlışlık yapmıştık hala aklıma geldikçe üzülürüm.

Boluspor adına görev yaptığım bir dönemde sizin oradan iki genç futbolcuyu almayı planlamıştık. Çocuklara sizi alıyoruz diye sözde vermiştik. Son maçta Muğlaspor galip gelince arkadaşlarla o iki gencin üstünü çizip Muğlaspor’lu iki futbolcuyu yazdık.

Neyse ki onlarda iyi futbolcu çıktı da vicdanen biraz rahatladık dedi.

Aklına Dünya o kadar büyük değildir lafı geldi

Benim kaderimle kariyer’imle oynayanlardan biri, demek ki senmişsin demedi, diyemedi.

Nuri ÖZTÜRK / İzmir