Siyasetle az-çok ilgilenen herkes son günlerdeki gelişmeleri; Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan, R.T.E, PKK, MHP, AKP gibi aynı cümlede yan yana gelen isimleri soruyor.

Süreç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) açıklama yapmaya davet etmesiyle başladı. Bu hafta sonu, terör örgütü kendini feshettiğini açıkladı.

Örgütün silah bırakması herkes için inandırıcı olmasa da genel anlamda memnuniyet yarattı.

Ancak örgüt adına yapılan açıklamada, üst perdeden bir söylemle, Mustafa Kemal Atatürk’ten Lozan’a kadar uzanan ifadelere yer verilmesi, bu süreçte sorumluluk alanların ayaklarının yere basmadığını gösteriyor.

Yelkenleri, dış rüzgârlara ve onların yerli işbirlikçilerinin rüzgârlarına açarak Türkiye’nin gerçeklerini görmeyecek kadar yükselen örgüt sözcülerinin, sadece tarihten değil, yakın geçmişten de ders çıkartmadıklarını düşünüyorum.

DÜNYA BANKASINDAN TÜRKİYE’YE

Biraz uzun ama geriye bakmadan bugünü anlamak zor.

Önce DEM’lilerin sevgiyle yad ettikleri Turgut Özal’ı hatırlayalım. Çünkü asıl süreç o zaman başladı.

1980 askeri darbesiyle, Türkiye’de demokrasi güçleri ve 1961 Anayasasından kalan demokratik haklar ortadan kaldırıldı. Türkiye’yi, NATO’ya ve ABD’ye daha bağımlı hale getirmeye başladılar.

1980 öncesi darbe ortamını yaratan süreçte, o dönmemin MHP yöneticileri ve gençlik örgütü olan ülkü ocaklarının yöneticileri de sol örgütlerle birlikte yargılandı. Dönemin ülkü ocakları başkanı Muhsin Yazıcıoğlu cezaevinden çıktıktan sonra arkadaşlarıyla birlikte MHP’den ayrıldı ve Büyük Birlik Partisini kurdu, ama MHP gibi güçlenemedi. Ölümüne sebep olan helikopter kazası hala araştırılıyor.

ABD’nin 12 Eylül darbecileri, son başbakan Süleyman Demirel’in müsteşarı, Dünya Bankası uzmanı Turgut Özal ile yola devam etti.

Muhalefetsiz bir siyasetle Özal, önce 1983 de Başbakan, sonra cumhurbaşkanı oldu. Türkiye için Başkanlık sistem ilk kez ortaya atıldı.

ABD, Türkiye üzerinden Ortadoğu’yu dizayn etme sürecini bu dönemde başlattı.

PKK İLK BÜYÜK EYLEMİ

PKK ilk büyük eylemini 1984 yılında yaptı. 1980-1988 yıllarında İran-Irak savışı vardı. 1 milyon insan öldü. Kazanan olmadı.

2 Ağustos 1990’da Irak, Kuveyt’i işgal etti. ABD, İngiltere, Fransa, bölge ülkeleri ile birlikte 37 ülkenin Irak’a müdahalesine Türkiye’yi de dahil etmek istediler. Özal, ABD’nin isteğiyle, Körfez savaşına katılmak ve 1 koyup 3 alma hesabı yapıyordu.

30 Kasım 1990’da Zonguldak’ta büyük madenci grevi başladı. Zonguldak’tan “savaşa hayır-savaşa değil emekçiye bütçe” sloganları yükseldi. Madenci Ankara’ya yürüme kararı aldı. Çankaya’da önlemler alındı.

Irak savaşına karşı duran Genelkurmay başkanı istifa etti. Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut ve Dışişleri Bakanı Ali Bozer de karşı çıktılar.

4-8 Ocak 1991 tarihlerinde maden işçileri ve Zonguldak halkı Ankara-Çankaya yolundaydı.

16 Şubat’ta grevler ertelendi. 17-28 Şubat’ta körfez savaşı Türkiyesiz başladı.

ABD zaman ve para kaybetti.

1991 yılı sonunda ise Özal iktidarı son buldu. DYP (Demirel) SHP (İnönü) hükümeti kuruldu.

ÖCALAN TÜRKİYE’DE

Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan 16 Şubat 1999’da Türkiye’ye verildi. İktidarda Bülent Ecevit (DSP) azınlık hükümeti vardı.

18 Nisan 1999 da yapılan seçimlerde 1.DSP, 2.MHP oldu. 28 Mayıs 1999’da Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz (ANAP) koalisyon hükümeti kurdular.

25 Kasım 1999 tarihinde Abdullah Öcalan’ın idam kararı onaylandı. 1984 tarihinden itibaren Türkiye’de ölüm cezası uygulanmıyordu.

3 Ağustos 2002’de bazı suçlarda ölüm cezası kaldırılınca, Öcalan’ın cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. 21.7.2004’de Türk Ceza Kanunundan ölüm cezası tamamen kaldırıldı.

Kimse Öcalan’ın idamını gündeme alamadı.

ECEVİT KABUL ETMEDİ, AKP GELDİ

2002 yılında Ecevit, ABD’nin Irak operasyonuna izin vermeyince hükümet karıştı ve Devlet Bahçeli’nin önerisiyle erken seçime gidildi. Bahçeli’nin genel başkan olduğu MHP ve DSP, TBMM dışında kaldı.

ABD, Ortadoğu’da 11 yıl ve milyarlarca dolar kaybetti.

AKP tek başına iktidar oldu. Genel Başkan Recep Tayip Erdoğan, Büyük Ortadoğu projesinin (BOP) eş başkanı olduğunu açıkladı.

Türkiye bu arada siyasi cinayetler, mafya cinayetleri ve ekonomik krizler yaşadı. PKK eylemleri de kesintisiz devam etti. PKK’nın üzerine giden Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis de şaibeli bir helikopter kazasında öldü (17 Şubat 1993) (Muhsin Yazıcıoğlu benzeri)

***

AKP iktidarında, Abdullah Gül Başbakan iken ABD’nin Irak operasyonuna izin verecek olan 1 Mart 2003 tezkeresi TBMM’den geçmedi.

Yasaklı olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ara seçim ile milletvekili oldu ve 14 Mart 2003’de Başbakan oldu. Türkiye için “Başkanlık” yine gündeme geldi.

ABD ve ortakları yine zaman ve para kaybetti.

ERGENEKONDAN AÇILIMA

Sonra AKP içinde mücadele başladı. Ergenekon davaları ile orduda ve diğer kurumlarda operasyonlar devam etti. MHP sesini yükseltmedi.

2010 referandumu ile Yargı ele geçirilirken MHP muhalefet görünse de sahaya çıkmadı.

Tam da bu aşamada Deniz Baykal ile bazı MHP yöneticilerinin kasetleri patladı.

Operasyonlar 17-25 Aralık 2013’de Erdoğan ailesine kadar giderken ortalık tekrar karıştı. Hava döndü.

2013’de PKK ile görüşmeler ve çözüm süreci duyuruldu. 15 Temmuz 2014 yasal düzenleme yapıldı. Akil adamlar heyeti kuruldu, kamuoyu yaratma çalışmaları yapıldı.

10 Ağustos 2014 R.T. Erdoğan, ilk turda yüzde 51.79 oyla cumhurbaşkanı oldu.

Sonra hükümetin oyalamaları devam etti ve 17 Mart 2015 tarihinde TBMM grup toplantısında 3 kelimelik konuşma Yapan Demirtaş; “Seni başkan yaptırmayacağız” dedi. 22 Mart günü Erdoğan, örgütün 10 maddelik taleplerini doğru bulmadıklarını açıkladı. İpler koptu.

BAŞKANLIK DİREKTEN DÖNDÜ

2015 Haziran seçimlerinde, HDP yüzde 13 oy ve 80 milletvekili aldı. AKP yüzde 41 oy aldı. Tek başına iktidar için gerekli 276’yı bulamadı.

AKP 258, MHP 80, HDP 80 oy aldı. CHP 132’de kaldı.

Muhtemeldir ki bu tablo seçim öncesi anketlerde görünüyordu. AKP-MHP arasındaki sert milliyetçi söylemler ile güçlenen MHP, CHP’den uzaklaştırılan Kürt kökenli seçmenler ile güçlenen HDP’li bir tablo.

Bu tablo bilinmese Demirtaş, o saatte “seni başkan yapmayacağız” der miydi!

HDP, PKK ve uzantıları, ya da AKP içinden birileri görüşme sürecini sabote etmeseydi, MHP’nin son dakika çarkıyla yani 418 oyla Anayasa değişimine gidilecek, ABD’nin çok istediği Türkiye’deki düzen değişikliği ve Ortadoğu senaryoları hayata geçirilecekti.

Ancak olmadı ve ABD bir on yıl daha ve milyarlarca dolar kaybetti.

Şimdi, bu seçimin ve diğerlerinin sadece Türkiye’nin seçimi olduğunu, bölgede emperyalist hesaplar içinde olanların sadece seyrettiğini düşünebilir miyiz?

BEDELİ DEMİRTAŞ VE YAKINLARI ÖDEDİ

AKP Haziran 2015’de ilk kez TBMM’de çoğunluğu kaybetti.

PKK silahlanma ve ayaklanma çağrısı yaptı. 2013’lerde adı duyulan IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) bombalar patlattı. Türkiye kan gölüne döndü. Türkiye’nin dört bir yanına şehit cenazeleri taşındı.

Ve Kasım 2015’de AKP tek başına iktidar oldu.

“Seni başkan yapmayacağız” diyen, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Kasım 2016 da tutuklandı ve halen cezaevinde.

Demirtaş, cezaevinde iken örgütün başı Öcalan’ın, Haziran 2019’da İmralı’dan gönderdiği tarafsızlık mektubu, İstanbul seçimlerinde AKP’nin işine yarayacağı düşünülerek okutuldu. Ama işe yaramadı. Öyle anlaşılıyor ki Demirtaş ve ekibini DEM Parti içindeki etkinliği kırılamamıştı.

FETÖ’DEN BAŞKANLIK DÜZENİNE

Başkanlık rejimi direkten dönmüştü.

Bu kez FETÖ darbe kalkışması yaşandı ve devamında iktidar tüm muhalefeti susturacak operasyonlara başladı. Ve ABD çevrelerince Başkanlık rejimi dayatma aşamasına geldi.

İktidarın en keskin muhalifi Devlet Bahçeli, bir manevra ile başkanlık rejiminin önünü aştı. 16 Nisan 2017 referandumunda tartışmalı bir sonuçla düzen değişti.

Bahçeli’nin bu tavır değişikliği, 1980 sonrasında olduğu gibi MHP’den milliyetçi ve ülkücülerin kopmasına başka partilerin doğmasına neden oldu.

AKP-MHP ve diğer küçük partiler Cumhur İttifakı ile iktidar oldular.

YENİ SORULAR

Bugüne geldiğimizde;

Selahattin Demirtaş’ın DEM parti içindeki gücü kırıldı mı? PKK’nın içinde Öcalan, tek söz sahibi mi?

Sırrı Süreyya Önder’in ölümünde şüphe var mı?

Örgütün talepler çok değişmese de 2015’e göre, Lozan gibi ifadelere neden yer verildi?

Bildiride, kendi ifadeleriyle Türkiye halklarına, özellikle Türk ve Kürt halklarına ve demokrasiye güven vurgulanacağına, emperyalist güç odaklarına güvenen ayrılıkçı bir hava neden verildi?

DEM Eş Başkanı neden bildiriye mesafeli duruyor ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak demokrasi vurgusu yapıyor?

ERDOĞAN’IN İŞİ ZOR

TBMM’de, AKP-MHP ve küçük ortaklarına, DEM tam destek verse de 400’ü bulamıyor. Diğer partilerden oy almaları gerekiyor. Bana sorarsanız kolay olmasa da alırlar.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı garantiye alınsa da seçilmesi kolay değil.

Seçimde ciddi bir operasyon gerekiyor. Bu kez DEM’in, aktif olduğu bölgelerde sadece tarafsız ya da sessiz kalması da yetmez. Erdoğan için aktif bir sandık çalışması yapması gerekiyor.

Tabii ki, muhalefetten kimin aday olacağı da önemli. Yan çizmek isteyenler bahane arayacaktır.

Yine de bu saatten sonra Erdoğan’ın işi zor.

CHP 1. OLDU, BOP HIZLANDI

İşin aslına bakarsanız başta ABD olmak üzere emperyalist devletler, CHP birinci parti olduğundan beri telaş içindeler ve Ortadoğu projelerinin kesintiye uğramasını istemiyorlar. 1990’dan buyana Türkiye’de yurtseverlerin mücadelesiyle çok zaman kaybettiler. Enerji maliyetleri arttı.

Türkiye’de erken seçimin kaçınılmaz olduğunu görüyorlar ve Erdoğan gitmeden zamanı değerlendirmek istiyorlar.

Yani asıl olan Büyük Ortadoğu projesi, Bahçeli ve Erdoğan bu projeyi hayata geçirirken kendi iktidarlarını da sürdürebilmenin yollarını arıyorlar.

İsrail’e güvence, Suriye ve Irak’ta Kürt devleti ve çok parçalı yapılar. Başta ABD olmak üzere emperyalistler için ucuz enerji kaynakları ve limanlar.

YENİ BİR DÜZEN KURULACAK, BUGÜNKÜLER OLMAYACAK

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Devlet Bahçeli için; “Biz kumanda edilen, bir düğmeye basmakla 180 derece dönen siyasetçilerden değiliz” dedi.

Evet, MHP ve Bahçeli her zaman stratejik hamleler yaptı, ama başkanlık rejimine geçiş ve Abdullah Öcalan çağrısı ile çok açığa düştü.

Barış, demokrasi söylemleri hep hikaye; Doğulu belediye başkanları, meclis üyeleri, eş başkanlar, parti kadroları, muhalif gençler, dünyanın en büyük şehirlerinden birisi olan İstanbul’un büyükşehir Belediye Başkanı ve muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul ilçe belediye başkanları ve belediyelerin üst düzey yöneticileri, Hatay milletvekili Can Atalay, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ cezaevindeler.

DEM partili bazı yöneticiler Türkiye’de olduklarını unutmuş, hayal satmaya çalışıyorlar.

Eş başkan Tuncer Bakırhan işin farkında ve vaziyeti idare etmeye çalışıyor.

Yarın gündem yine ekonomi olacak.

Erdoğan, aday olabilecek mi? İmamoğlu’nu durdurabilecek mi? sorularını konuşacağız.

Suriye’de yeni devletler kurulacak, İsrail ilerleyecek. Öcalan İmralı da kalacak.

Artık birileri siyasal misyonlarını tamamladı, diye düşünüyorum.

Belki 2002’deki gibi DSP ve Kemal Derviş gibi olmaz ama AKP ve Mehmet Şimşek hızla kaçınılmaz sona gidiyor. Bedelini ölçemiyorum.