Merdiven gibidir yaşam.

Bebeklikten başlayarak hep çıkarsın basamak basamak.

Bir.

İki.

Üç, dört ve beş derken kazaya belaya uğramazsan tırmanmışsın tepelere.

50, 60, 70 ve sona bir kala.

O basamaklarda neler gizlidir.

Ne yaylanmalar.

Ne türküler.

Ne oynaşmalar.

Ve de ne acılar.

Yaşam derler bu merdivene.

Yaldızlısı da vardır, yağışlısı da.

 

Merdivenlerin  çıkışı kadar düşüşü de vardır kimi zaman.

Düşmeden önce sinyal verir tökezlemeleriyle.

“Çıt” diye ses gelir bir taraftan.

O “çıt” dikkate alınır ise onarılır bir şeyler.

Yaşamın ara tedavileri denir bu süreçlere.

Doğal ise problem yoktur.

Ama, “bana birşeyl olmaz”  denilmiş ise vah ki vah!

Keten meten bütün helvalar diğer basamaklardan yangın olarak çıkar meydane.

“Dur!”der.

O “dur” tükeniştir.

Bitiştir…

 

Tükeniş ve bitiş süreci “sap döner keser döner” sözleriyle ile gelmiştir tarihten bize.

Yaşanmışlar erenleri böyle konuşturmuş ve özetletmiştir sap ile keseri.

Sap döner.

Ve keser döner.

Ya sonra?

 

Yaşamı sağlıklı götürmeyi başaranların yürekleri samimidir.

Naiftir her şeyi.

Yine erenlerin sözü ile “olduğu gibi görünmektir” düsturları.

Yalansız, talansız ve vicdanlı.

Dupduru.

Dışı bir,i içi bir…

 

Bugünler çok şey anlatıyor.

O kadar da dolu ki.

Sanki merdivenlerden ses geliyor.

“Çıt” da demiyor o sesler.

Çatırdıyor da bir yerler.

Acaba neredekiler?

 

 

**

 

nesi vardır koyunların...

mel mel bakan,sürmeli gözleri...
yağdan oluşan kuyrukları...
kuyruk altından sağılan memeleri...
içine güneş ve de soğuk işlemeyen kürkleri...
"burrrrrrtttt.." sesiyle yürüyen ayakları...
"burrrrrtttt.." sesiyle duran ayakları...
yaz gününde gölge arayan bakışları...
sürü sürü sürtünerek uyuyan beyinleri...
kurt görünce köpeği unutan korkuları...
he valla
bu sürüyü güden çoban yaşadı!

                                  tayyibe atay