AKP Milletvekili Sayın Fazlı Erdoğan?ın refikimiz Demokrat Gazetesi?nde yayımlanan konuşmasındaki bazı sözlerinin altını çizdim. Aynı sözler Önder?de de var. Ama ben Demokrat?ta çıkan sözlerini sizlere aynen aktarayım: ???..O yazdıklarınla bana istinat edilen suçlarla özellikle bildiriyle ilgili, tekbir bildiğim, yazdığım, çizdiğim, dağıttığım varsa Allah beni kahretsin, beni süründürsün. O gün ben geldim elinden tuttum karakola gittim. Uzun Mehmet?ten gelenlerin önüne kendimi siper ettim. O gün insanlık yaptım vefa borcumu yüzde 1 de olsa unutmaman lazım. O gün bunu yaparken düşmana kendimi senin için siper ettim. Tükürükle seni burada boğarlardı???.? Erdoğan?ın söylediği sözlerde en çok dikkatimi çeken ?düşmana kendimi senin için süper ettim? ve ?tükürükle seni boğarlardı? sözleri oldu. -Düşman kim? -Tükürükle boğulma olayı nedir? Fazlı Bey çok şey söylüyor. Bunca söz kalabalığı arasında sıkışıp kalmış bu iki vurgusunu hiç ama hiç anlayamadım. Dahası ürktüm. Sevgi, Barış, Dostluk kentinin omurgası bozulduğundan bu yana, bir çok çevreden farklı üslupta açıklamalar dinliyor ve okuyoruz. Çok ilginç! İktidar milletvekili ?düşman? diyor ve ?tükürükle boğarlardı? sözleriyle de önlediği bir tehlikeyi dile getiriyorsa, demek ki bu şehir tamamen zıvanadan çıkmış. Vay anam var!.. Toplumsal barışı korumaktan yana olması gerekenler ve bu konuda kamusal sorumluluk da taşıyanlar, söz ve davranışlarıyla gerilim yaratmaktan özellikle uzak durmak zorundadırlar. Bu gidiş hiç hayırlara işaret değil. KELEŞ?DEN BİLGİ AKP?li Kdz. Ereğli Belediye Başkan vekili Aslan Keleş başta olmak üzere AKP?ye ANAP?tan geçen belediye meclis üyelerinin topluca DSP?ye geçeceklerine dönük kamuoyunda konuşulan bir komplo teorisinden söz etmiştim. Yazım yayımlanıp gazete dağıtıma çıktıktan çok kısa bir süre sonra (09.15 sıralarında) Aslan Keleş?in aradığını söylediler. ?Uyandırmadım inşallah? diye söze başladığında; uyandırmadığını tak aksine sabah 08.00?de işe geldiğimi söyledim. Keleş ?Abi ben 07.45?de geldim belediyeye? dedi. Maşallah... Takılamadım ?evden mi kovdular? sözlerimle. Güne nasıl başlanırsa öyle geçer saatler denir ya. Keleş ?Bu ilçe insanlarının bir çoğunun aklından geçtiği gibi; genç, eğitimli, vizyon objektifi geniş açılı, yürekli, belediyenin kaynaklarını doğru işlerde kullanan, festivalleri iptal eden, yanlı ve yandaşlara değil topluma eşit mesafede duracak bir kadro hareketi ortaya çıkmadı. Diye yazmışsın. İşte bu yazıda vurguladıkların beni tarif ediyor? diyerek dün sabah yayımlanan yazıma atıfta bulundu. Bu vurgudaki görüşlerimle ilgili olarak bir çok yazıyı kaleme aldığımı ve Kdz. Ereğli?nin sanal belediye başkan adayı olarak da yapacaklarımı ?Vaatlerim? yazı dizisinde ortaya koyduğumu açıklama gereği duydum Aslan Keleş?e. ?Hepsini okudum ve biliyorum? diye yanıtladı. Konuyu yazının ana içeriği olan komplo teorisine getirdi. DSP?ye geçmeyeceğini ve 29 Mart?a kadar AKP?nin Kdz. Ereğli Belediye Başkan vekili olduğunu ifade etti. Konu Keleş açısından aydınlandı. Teorinin Keleş ayağı boş çıktı. Hemen bu arada; saydamlık adına gerçek veya gerçek dışı bir çok söylentilerle gündemde sıkça konuşulan belediye-basın ilişkilerinin maddi boyutunu açıklayıp açıklamayacağını, araya küçük bir soru olarak sıkıştırıverdim. -?Abi ben kimin ne verdiğine değil, kendimin ne verip vermediğine bakarım. Ben 29 Mart?a kadar bir tek basın organına tek kuruş vermeyeceğim. Abonelik de yapmayacağım. Ne yapayım aleyhime yazarlarsa. Olsun, belki doğruları da yazanlar olur. Belediye-basın ilişkilerini 29 Mart?tan sonra gelen kadro düzenlesin ve yapsın.? İki konu ve bu iki konuyla ilgili iki açıklama da aynen böyle. RÜŞVET Tunceli?de devletin valisinin nasıl hükümetin valisi olarak yardım dağıttığını izliyoruz hep birlikte televizyonlardan. İnsanın içi cız ediyor. Devletin valisi nasıl olur da, üzerindeki ?devlet? üniformasını çıkararak ?hükümet? forması giyer ki? Nereye gidiyor bu Türkiye Cumhuriyeti? Türk toplumunun kişiliği ve geni bozuluyor. Değişiyor toplum. Dilenci bir toplum yaratarak, besleme bir halk oluşturuluyor. Üretmeyen, çalışmayan ve devletin, belediyelerin, yandaşların yardımlarıyla geçinen bir Türkiye adım adım ve hızla gerçekleştirilirken, devletin valisi kantarın topuzunu falan atıp ayarı kaçırtıyor. Yazık! Türk insanının onuruna yapılan en büyük saldırı bu ?sadaka kültürü?nü gerçekleştirmeye çalışanların kirli oyunudur. Ve bu halka karşı işlenmiş en büyük suçtur.