7 milyon 974 bin 226 erkeğin bulunduğu Türkiye’de 8 milyon 226 bin 468 kadın varmış.

Yani, erkek nüfusu kadından az.

Neden? Analar çok mu kız doğururmuş?

Hayır!

Savaş… savaş….savaş!

Savaşa savaşa erkek kalmamış ki ülkede.

9 Eylül 1922’de düşman İzmir’den denize döküldükten sonra, ancak ta 1935 sayısında bu rakama ulaşılabilmiş.

Aklınız eriyor mu?

Ne sanayi, ne para, ne yetişmiş işgücü olmayan bir ülkede sen tutup Cumhuriyet kuracaksın, bir çok devrimler yapacaksın, Osmanlı’nın borçlarını ödeyeceksin, fabrikalar kuracaksın ve kalkınma başlatacaksın.

Sonra da, nüfusun eşitlenmesini bekleyeceksin.

Hey gidi TARİH hey!

Sen neler neler yaşadın da ta bugünlere bizi getirip, özgür bir ülkede yaşama şansı verdin.

Ve seni de bugün teşekkürlerle yad etmesi gerekenler arasında ne yazık ki, küfredenler var.

Ne diyelim?

Süt herkeste aynı etkiyi yapmıyor.

Kimi zaman su katılmış oluyor,

Kimi zaman b… katılmış oluyor.

Kimi zaman da it eti katılmış oluyor.

Ama bizi yetiyor değil mi, katkısız ve saf süt emenler.

Onlar koruyor tarihimizi.

Tarihimize hep minnet ve şükranlarını dile getiriyor.

ZONGULDAK NEREYE KOŞUYOR?

Koskoca bir il.

Adına da “Emeğin Başkenti” demişler.

Sonraları “Emeklinin kenti” diye adını değiştirmeye kalksalar da, bağrından iki ayrı il koparılsa da O’nun adı büyük.

Koskocaman bir adı var, o da Zonguldak.

Hep veren ve verdiğini hiçbir şekilde geriye alamayan ve demokrasinin ve de Avrupa Birliğinin tek geçiş tüneli olan Zonguldak’ta nüfus yine azalmış.

Doğurduğu Bartın ve Karabük’te bile nüfus artarken, Zonguldak göç vermeye devam etmiş.

Neden peki?

Yanıtı açık ve net.

Yukarıda vurguladığım gibi, Zonguldak hep verir ve besler ama geri dönüşü olmaz.

Vermezler Zonguldak’a.

Arada bir iki tünel açıp göz boyayıp giderler.

Ne yolu yoldur Zonguldak’ın ne de ekonomisi güçlüdür.

Kaderi midir sürünmek ve de süründürülmesini izlemek?

Öyle ki, düştüğü/düşürüldüğü çukurdan bir türlü çıkamıyor.

Çıkarılmasını isteyen ah bir olsa.

Bir olabilse!